Bir bağırma sesi. Dışarı çıktığımda Doğukan yerde kanlar içindeydi. Direk koşarak merdivenlerden indim ve direk Doğukan'ın yanına gittim. Durumu çok kötüydü.Konuşamayacak haldeydi. Hemen ambulans çağırdılar. Doğukan'ı kanlar içinde elimden aldılar. Ağzından kanlar çıkıyordu. Amiral 'da Doğukan'la birlikte gitti. 1 2 saat boyunca amirali aradım ama cevap vermiyordu üzüntüden kafayı yiyecektim artık. Bizimde amiral olmadan kurtarma operasyonuna gitmemiz lazımdı. Mecburen gittik de. Operasyon boyunca Doğukan'ın kanlar içindeki hali aklımdan çıkmıyordu. Operasyon bitti kurtarma operasyonu çok iyi geçti. Geri döndüğümüzde koca bir askeri üst bomboştu sadece nöbetçiler vardı. Önce gidip nöbetçilere sordum hangi hastaneye gittiler diye ambulansın üstünde hayat hastanesi yazıyormuş direk taksiye atlayarak gittim. Hastaneye vardım kapıda bir sürü asker bekliyordu. Direk amiralin yanına gittim amiral bana "şu an yoğun bakımda ameliyata hazırlıyorlar" dedi. Hala kimse Doğukan'a neler olduğunu bilmiyordu. 2 saat bekledikten sonra doktor geldi. Bize direk neden daha önce getirmediniz dedi. Biz şaşırdık tabi. Amiral direk bizim bir şeyden haberimiz yok dedi. Şaşkın bir şekilde doktora bakıyorduk doktor bize Doğukan'ın vücudunda bir virüs tespit ettiklerini ve virüsün vücuda çok fazla zarar verdiğini söyledi. Peki Doğukan ne zaman kurtulur diye sordum. Bana kurtulamaz dedi. Amiral direk sert bir şekilde nasıl kurtulamaz doktor değil misiniz kurtarırsınız askerimi deyince. Doktor "daha önce getirseydiniz bu mümkündü dedi ama şu anda sadece ilaçlarla hayatta tutabilirsiniz" Dedi yani bu demek oluyor ki Doğukan'ın artık askerliği bitti. Bir an düşündüm kendi kendime bana da aynısı olursa diye sonra bu düşünceden çıkmam gerektiğini anladım. Amiral Doğukan'ın kıyafetlerini eşyalarını benim toplamamı ve evine götürmemi istedi. Ben hangi evi diye sordum bana Sivas'ta annesiyle yaşıyormuş. Oraya götür dedi. Bende direk yola koyuldum.Yolda annesine nasıl söyleyeceğimi düşünmeden edemiyordum. Sivas'a vardığım da yolda beni bir adam karşıladı yol boyu bana eşlik etti arabasıyla. Eve vardığımda acaba siz Doğukan'ın nesi oluyorsunuz dedim. Bana abisiyim dedi. O an biraz rahatladım iyi ki bir abisi var dedim. Abisinin her şeyden haberi varmış. Ama annesinin yokmuş. Abisi ben söylersem çok daha üzülür. Benim yerim esen söyle dedi. Ben o an söyleyeceklerimi düşünmeye başladım. Eve vardık Doğukan'ın annesi bizi karşıladı. Çok iyi bir kadındı bana direk Doğukan nerede diye sordu. Ben o sonra gelecek dedim. Abisine döndüm keşke eşyaları sonra getirseydik. Kadıncağız eşyalardan anladı geleceğini Dedim. Girdik eve Doğukan'ın annesi bize içecek bir şeyler getirdi. Annesi nasılsın oğlum diye lafa başladı ben iyiyim efendim dedim. Önce biraz sohbet ederek kendimi toplamaya çalıştım. Sonra oğlum bir şey mi oldu neden bu saatte geldin dedi bana. İşte o zaman gelmişti annesine "annecim öncelikle Doğukan iyi ama çok ciddi bir hastalığa yakalandı. Ve bunu da bize söylemedi bu yüzden şu an da Doğukan askerlikten uzun bir süre uzaklaştırıldı ve artık ilaçlarla yaşamak zorunda annecim bu dünyanın sonu değil. Hatta senin için güzel bir şey. Artık oğlun yanında. Dedim annesi "Onur benim için tek önemli olan şey sağlık". Doğukan nasıl bir hastalığa yakalandı? diye sordu. Ona dürüst olmalıydım. Doğukan'ın vücudunda bir virüs olduğunu söyledim ama bu virüs ilaç kullanarak atlatılır dedim. Annesi oğlum gelsin ben ona bakarım ben onu iyileştiririm dedi. Biraz daha sohbet ettikten sonra beni amiral aradı Onur orada işin bittiyse artık gel dedi. Tamam amiralim dedim. Annesiyle vedalaştıktan sonra abisi beni yine havalimanına bıraktı. Bana Doğukan'ın ziyaretine sık sık gel dedi. Tamam geleceğim dedim. Sonra uçağıma atlayıp Kocaeli'ye geri döndüm. Direk olarak Doğukan'ın ziyaretine gittim. Odasına gittim. Ayağa kalkmıştı. Beni gördüğünde çok duygulandı. Yanına gittim. Sorun ne diye sordum. Üzgün bir surat ile senden özür dilerim dedi. Hangi konuda diye sordum. Sana hastalığımı söylemediğim için dedi. Ona herkes sır saklar. Ama bazı sırlar kötü sonuçlanır dedim. Bana direk askerliğim yandı değil mi dedi. Hayır kısa bir süreliğine izinlisin dedim iyileşince geri dönüyorsun dedim. Çok sevindi bu habere. Sonra ona abisiyle görüşmesi gerektiğini söyledim. Ve oradan çıktım. Dışarıya çıktığım anda telefon çaldı. Amiral arıyordu telefonu açtım. Benden hızlı bir şekilde üsse gitmemi istedi. Telefonu kapattım direk üsse gittim. Üst baya karışmıştı.Herkes bir işten tutuyordu. Amirali buldum benden ekibi toplamamı istedi. Hala kimse bana bir şey söylemedi bir yandan ne olduğunu sorup bir yandan ekibi toplamaya çalışıyordum. Herkesi buldum gemimize bindik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVAŞ GEMİSİ
ActionBir Türk askerinin hayatı adlı hikayemde bir askerin başına gelmiş olaylar anlatılmakta ama bu olaylar tamamen hayal ürünüdür. umarım hikayemi seve seve okursunuz. (Bazı yazım hataları görürseniz kusura bakmayın).