''Kapatıyorum gözlerimi, yanıma yalnızca kalbimi alıp.. Öylece kimseye dokunmadan kimseye bakmadan bi akşam üzeri yürüyüp gitmek istiyorum''
Jin dik bir yamacın yanına geldiğinde kurt kokularının yeni olduğunu fark etti. Burada oldukları belliydi. Onun yanına gelmeyeceklerini bildiği için seslenmek istedi.
''Siz Jungkook'un arkadaşları olmalısınız. Sizinle konuşmam gerek. Amacım kavga etmek değil, buraya sadece sizinle konuşmak için gel-''
Jin daha sözünü bitiremeden sırtından ağır bir darbe almıştı. Gri renkli ve kalın bacakları olan bir kurt onun üzerine atlamıştı. Jin asla savunmaya geçmemişti kendini. Jungkook'un ailesine zarar vermek en son isteyeceği bir şeyde olamazdı.
Karşısında duran öfkeden ağzı köpüren kurdun sakinleşmeye niyeti yoktu. Jin yerden kalkmaya çalışırken kurt onun üzerine tekrar atıldı.
''Hemen kalk üzerimden. Bak seninle kavga etmek istemiyorum.Buraya sadece konuşmaya geldim. Beni dinlemek zorundasın''
''Jimin bu kadar yeter.'' Aniden tepeden aşağıya doğru Namjoon ve Hoseok koşarak geldiler. Namjoon sert bir hareketle Jin'in üzerindeki Jimin'i ittirdi. Yalpalayarak ayağa kalkan Jimin dönüşüp insan formuna girince bulduğu bir taşın üzerine oturup saçını düzeltti.
Namjoon Jin'in karşısına geçip gözlerinin içine bakıp beklenen soruyu sordu. ''Burada ne işin var neden bizi takip ettin?''
''Sadece sizinle konuşmak istiyorum. Bakın Benden hoşlanıp hoşlanmamanız önemli değil. Jungkook için burdayım. Sizler onun ailesi ve sevdiği kişilersiniz..Siz gibi bende onun mutlu olmasını istiyorum. Bu yüzden buradayım. Onu seviyorum hemde tahmin edemeyeceğiniz kadar. Bu yüzden sizin onayınıza ihtiyacım var. İstemeseniz bile vazgeçecek değilim.''
Hoseok Jin'in omzunu tutup sıktı. gözlerinde hem şefkati hem öfkeyi barındıran bu adam Jin'e çok gizemli gelmişti.
''Bizler sadece bir klan değiliz, dediğin gibi aileyiz. Sen bizim türümüz için tehdidsin ve yasak olan. Jungkook bizim için küçük bir kardeş gibi. Onu korumak için canımızı bile veririz. Sen onu korumak için ne verebilirsin?''
''Onun için sonsuz hayatımdan vazgeçerim'' Hoseok bu sözle tatmin olmuştu. Ona bakan bu iki kızıl göz bir canavarın değil aşık bir adamın gözleriydi.
Jimin yavaş adımlarla Jin'e yaklaştı. Şimdi üç kurt adam arasında kalmış bir vampir, dıştan bakanlar için bermuda şeytan üçgenine takılan gemi gibiydi.
''Her ne kadar bu ilişkiyi onaylamasam da kardeşimiz seni seçmiş. Buna engel olamam ama gözüm senin üzerinde. Ona iyi bak.''
Son cümlesini söylerken Jin'e sert olmayacak şekilde bir yumruk atmıştı. Namjoon ve Hoseok yumuşayan atmosfere sevinmiş ve rahatlamışlardı. Jin ile vedalaşıp oradan ayrıldılar. Jin mutlu bir şekilde Jungkook'a güzel haberi vermek için hızlıca onun evine doğru yola koyuldu.
Telefon sesi onu kurduğu düşten çıkardı. Arayan kuzeni Taehyungdu.
''Umarım araman için iyi bir sebep vardır. Çünkü şuan yanına gitmem gereken önemli biri var.''
Taehyung'un sesin de ciddiyet hakimdi. '' Jin bugün sana ulaşamayınca seni aramak için Teyzemin evine gittim. Ben malikaneye girerken korumalar bir şey taşıyordu ve onu takip ettim. Atıldığı yeri bulup onu oradan çıkardım. Bu bir kurt adam Jin. Bunu alt dünyadan birileri görecek ya da duyacak olursa savaş başlar. ''
''Sakin ol şimdi. Bahsettiğin kurt adam ölü mü? ''Aslına bakarsan anlamıyorum ölü gibi bir şey. arabama aldım. Onu nereye getirmemi istersin.?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ask Me Your Name...
Fanfictionbana göre imkansızdı ama ona göre değil..Ona doğru adımımı attığımda hayatımı değiştirecek insan ile karşılaşacağımdan haberim yoktu..Bu bir aşk mıydı yoksa ölüm arzusu mu???