Bölüm 6

437 41 41
                                    

''Bu yaşadığımız  aşkın asıl inanılmaz yanı, aslında gerçek olması. Bu gelip gitmelerin, yer değiştirmelerin bir mantığı,bir kuralı var mı?''

Jungkook defilede ekip üyeleriyle dosyaların üzerinden son kez geçerken Jin odadan çıkmak üzereydi. Kapının koluna tutup derin bir nefes aldı. İçine doğan tüm bu karmaşık hislere rağmen işlerini kazasız belasız yoluna koyması gerektiğini biliyordu.

 İçine doğan tüm bu karmaşık hislere rağmen işlerini kazasız belasız yoluna koyması gerektiğini biliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Düşünceleri kafasından savuşturup kapısını sertçe kapatıp çıktı. Şu an da en iyi yaptığı şeyi yapmalıydı. Duygusuz davranmayı...

Defile başarılı bir şekilde bitmiş son anda Jin'in de gelmesiyle toplantı başlamıştı. Jungkook ve Jin toplantı boyunca göz göze gelmekten sakındılar. Ama arada birbirlerine fark ettirmeyecek şekilde kaçamak bakışları da olmadı değil.

Reklam sözleşmesi taraflarca kabul edilip imzalar atıldı. Jin ve ekibi büyük bir başarı elde etmişlerdi ve ilk uçakla evlerine dönmeyi umut ediyorlardı.

Jungkook Jin'den önce odaya gelip valizini hazırlamış ve lobiye inmişti. Jin odaya geldiği sırada odanın boş olduğunu görünce bi kırgınlık hissetti. Hala onun canını yaktığı için üzgün ve pişmandı.

Jin lobiye inmişti ve tüm ekibin orada hazır beklediğini gördü. Jungkook'ta oradaydı ve bu kez gözlerini kaçırmak yerine direk Jin'in göz bebeklerine bakıyordu.

Jin de aynı şekilde ona dikkat kesilmişti. ''yüzünün güzelliği kadar dikkat uyandıran özelliği gözleri olmalı. İlk bakışta kahverengi sanmıştım. Ama baktıkça, daha da baktıkça siyaha daha yakın olduklarını. Gökyüzünü anımsatan sonsuz dalga misali''diye geçirdi içinden.

''Pekala'' deyip aklını toparladı ve neden orada olduğunu anımsadı. Otelden çıkışları yapılıp onlara hava alanına kadar eşlik edecek olan araca binip yola koyuldular. Yolculuk boyunca Jungkook Jin'e kaçamak bakışlar atmaya devam etti.

Uçak indikten sonra Jin ve Jungkook dışındaki ekip üyeleri dağılmıştı. Jin şoförünü beklerken Jungkook ise otobüsü bekliyordu. Aralarında oluşan gerginliği fark etmemek mümkün değildi.

Bu gergin bekleyişi Jin'in şoförü bozdu. Jin arabaya binmek üzereyken:

''Jungkook eğer istersen seni evine bırakabilirim.'' Jungkook beklenmedik teklif karşısında çok şaşırmış olacak ki elinden bavulunu düşürmüştü. Jin bu durumu hafif tebessümle karşılık verdi.

''Geliyor musun? Gelmiyor musun ? Hangisi?'' 

''Rahatsız olmayacağınızdan emin misiniz?''

''Merak etme buna katlanabilirim.'' Jungkook otobüs beklemektense bu seçeneği daha cazip buldu. Şoför onun bavulunu alıp arabaya yerleştirdi. Jungkook arka koltukta Jin'in yanına doğru oturdu.

Ortamda sadece radyodan gelen klasik müzik ve arabanın motorundan çıkan ses vardı. İkili arasında yine gergin bir atmosfer ve sessizlik hakimdi. Jin bir kaç defa onunla konuşmaya yeltense de Jungkook'un sert bakışlarıyla karşılaşıp susmuştu.

Ask Me Your Name...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin