1

132 20 8
                                    

Merhaba canlar bu kitapta yazdığım bölümleri yeniden düzenleyip yeniden yayınlamaya karar verdim . Ve ayrıca askıda olan ibareyi kaldırıyorum çünkü bundan sonra devam edeceğim. 🤩
Ama baştan da söylemek istiyorum. Her hafta bölüm atmaya gayret edeceğim ancak ilk başlarda düzensiz bölüm gelebilir çünkü şu an sınav haftamdayım .Ve maalesef ki bu sınavlardan bir veya iki hafta sonra ikinci sınavlar başlayacakmış. Ondan dolayı affınıza sığınıyorum . Benim tarafından çok sevildiğinizi bilin sevgili okuyucularım. 😘
Keyifli okumalar 🤗

Beklersem gelmez ki...
Beklemesem gelir mi?
Umut vardır.
Beklemediğim zaman
umut vardır.
                        Sait Faik Abasıyanık



Yol kenarındaki yanan arabaya bir daha gözlerime inanamayarak dehşetle baktım .
Bu nasıl olabiliyordu ,akıl ve mantığa sığmıyor. Bir de hiç değilse bu olay akla ve bilime aykırı gibi gözüküyor. Arabanın içinde hiç kimse yok ama yanında bir şey var ,bu bir canavara benziyor. Gerçekten o çizgi romanlarda gördüğümüz canavarları gerçek hayatta görmek (?)Yani biri bana bunu açıklasın .Nasıl bir rüyadayım ben ?

Şaka gibi değil mi ama ?
Şu an saklanmış olduğum ağacın ardından o yaratığın ne yaptığını anlam veremeyerek izliyorum. Önceden biri bana canavarların gerçek olduğunu dese "Hadi canım hangi hayal dünyasında yaşıyorsun. "derdim.
Ama şimdi onu izlemeye devam ediyorum .Sanki birisiyle konuşuyor gibi yanan arabaya dokunarak ağzını hareket ettiriyor ve bununla beraber ağzının altındaki et parçaları da sallanıyor .
Ben ise ona bakarken tabi ki dikkat çekmemeye çalışarak kafamı fazla ağacın gövdesinden dışarıya çıkartmadan ona bakıyorum..
Sanki ağaçla tek vücut olduk ,o kadar çok terliyorum ki üzerimdeki beyaz elbise terden sırılsıklam olup ağacı ıslatıyor.
Birazdan heyecandan dizlerimin bağı çözülüp yere düşüceğim diye korkuyorum.

Buradan görebildiğim kadarıyla dış görünüşü gerçekten aşırı derece mide bulandırıcı !Bedeni en az iki buçuk metre kadar uzun, buruşuk ve zift karası. Ogözleriyse Ateş kırmızısıydı gözlerinde ölümü görebiliyor, buradan hemen kaçmak istiyordum.

Sahi bu karanlıkta arabayı sarmış alevlerden başka ışık kaynağı da yok. Beni göreceğine hiç ihtimal vermiyorum .Şimdi buradan yavaşça ormana doğru kaçsam ruhu bile duymaz, diye düşünerek

yavaş ve sessizce arkamı döndüm. Karanlık ormana doğru uzun ve büyük adımlarla  ilerledim .Ormanda biraz ilerledikten sonra arkamı dönüp canavar orada mı diye alevlerin oraya baktım .Ancak canavar yoktu

Sessizce "Lanet olsun"dedim.

Ormanda canavar kadar korkunç gözüküyordu .Yere eğilerek bir sopa aldım ve onu karşımda düşmanım varmışcasına bir kaç kez salladım. Gerçekten işe yarar gibi gözüküyordu.
Memnuniyetle yüzüme bir gülümseme yerleştirerek geceyi geçirebileceğim bir yer aramaya koyuldum .Ve bir saat kadar dümdüz ilerledim. Ayaklarımda sadece çorap olduğu için ayak tabanım oldukça çizikle doluydu bastıkça canımın acısından bağırmamak için kendimi zor tutuyordum . Ayrıca aşırı derece de üşümüştüm .
Tanrı aşkına ben kimdim?
Nasıl buraya geldim?
Bunlar hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sadece şu an tek emin olduğum şey burada hiç güvende olmadığımdı .

Ve şu yaratıklar her neyse onlardan daha çok olabilirdi. Belki de şu an bu ormanın içinde beni izleyip nasıl öldürüceklerini tartışıyorlardı. Aklımda bunun gibi bir çok düşünceyi  uzunca bir süre düşünüp tarttım ancak hafızamda ki karadelik yüzünden bir sonuca ulaşamadım.
Ve bundan vazgeçip hızlıca üstüme başıma baktım.

Bu beyaz elbiseyle gerçekten çok garip duruyordum .
"Gerçi şu an bir canavar gördük bu beyaz elbise mi sana garip geliyor ." Nee  süper bir de iç sesim varmış.
"Neyse şu an konuşma düşünmemi engelliyorsun!"
Sanki birazdan kahkaha patlatacakmış gibi bir sesle,
"Peki öyle olsun bakalım bu iyiliğimi unutma."
Sakince gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım, bunlar gerçekten çok fazla gelmeye başlamıştı.ilk olarak şuna karar verelim.

Ben kimim?

Bu halde Nasıl buraya geldim .?

Ve ailem nerede?

Keşke burada olup beni koruyabilselerdi de bu korkunç ormanda tek başıma yürümeseydim. Umutsuzlukla etrafıma bakındım. Sanki hâlen aynı yerdeydim. Hayır hayır bir saat yürüdüğüme göre bir ilerleme kat etmem lazımdı! Gözlerim dolu dolu "Ya bu ne biçim iş ya !"diye soluk soluğa mırıldandım

Sinirle ayaklarımı yere vurarken  olduğum yerde hıçkıra hıçkıra zıpladım. Sanki fiziksel acıyla kalbimin acısını örtmeye çalışıyordum. Aptal çoraplarım şimdi kıpkırmızı olmuştu .
Acıdan yere düştüm ve sürünerek bir ağacın dibine gittim
Sırtımı ağaca yaslayarak çoraplarımı ve ayaklarımdaki kanlı kıymıkları çıkardım .
Elbisemin eteğinde bir bez parçası yırttım onu da yine aynı şekilde son gücümle ikiye yırtmayı başararak iki ayağıma da bağladım.

Ve topuklarımın üstünde ayağa kalkarak çoraplarımı ağacın dalına astım bu kanlı çorapların daha iyi kuruyabilmesi içindi. 
Bunu yaptıktan sonra yine aynı şekilde ağaca sırtımı yaslayıp bacaklarımı uzattım

Belki bir saat belki yarım saat kadar Bu şekilde biraz dinlendikten sonra .
Ayaklarıma sardığım bez parçalarının üstüne kurumuş çoraplarımı giyerek tekrar yola koyulacaktım .Ama bu sefer ayaklarımı daha beter kaynatmayacak yerlerden gideceğime  dair kendime söz verdim .
Ve yürümeye başladım...

Selam canlarım 🌹
Umarım ilk bölümü beğenmişsinizdir.
Nasıl buldunuz?
İleriki bölümlerde şaşırtıcı olaylara hazır olun😇

Nasıl buldunuz?İleriki bölümlerde şaşırtıcı olaylara hazır olun😇

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hoşçakalın 🙋🏻‍♀️🎉 (Sizi çok seven yazarınız) 💕

BilinmezlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin