TANITIM 1

6.1K 153 39
                                    


Peri kızından anlatım...

Hayal;

Bizim gibi insanların hayal kurmaya hiçbir zaman hakkı yoktu. Burada tanrının lanet ettiği veletler olarak anılırdık. Bir tek müdire Marla Krause, o şefkat dolu bir kadındı ve her birimizi ayrı ayrı sever, saçlarımızı okşar, bizleri mutlu ederdi. Onun aksine şeytandan bozma Anna vardı. Yemek servisimizi yaparken Türk olan yetimlerin yemeklerine tükürürdü. Bir gün onu yakalatıp kovdurduk diye, yurttan çıkmadan önce bizi bir güzel dövmüş ve sonunda hapsi boylamıştı.

Yine de sevenimiz yoktu bizim. En yakın arkadaşım Mia onunla yaşamlarımız benziyordu. O da annesi tarafından terk edilmiş bir çocuktu. Aramızdaki tek fark onun annesi bir fahişe değildi.

On altı yaşıma geldiğim de annemi araştırmaya başladım ve o zaman Madam Marla annemin bir hayat kadını olduğunu, Türk olduğunu ve Hıv yani AIDS virüsünden öldüğünü öğrenmiştim. Adımı o vermiş ama soy adım Alman hükümetine ait. Yaşadığım ülkenin kanunu özellikle çocuk konularından fazla hassas ve duyarlıydı. Her ihtiyacımızı devlet karşılamış ve belirli bir mesleğe tutunana kadar da arkamızda duruyordu.

Okul puanlarım oldukça iyiydi ve hayalimdeki meslek sinemaydı. O kadar çok dua etmiştim ki tanrıya bana bu şansı tanımış ve kazanmama yardımcı olmuştu. Almanya'nın en iyi üniversitelerinden biri olan Ludwig Maximilian University of Munich kazanmıştım. Madam Marla sonuçlara bakıp kazandığımı söylerken "ıch bin stolz auf dich Madchen" (seninle guru duyuyorum kızım) demişti. Bu gurur ona yaşattığım için ayrıca çok mutluydum ama vakit ayrılma vaktiydi. Kazandığım üniversitenin yakınlarında bir yurda yerleştirmişti beni. Elini üzerimden hiç çekmemiş ve son seneme kadar ise hep yanımda olmuştu. Tanrı bir gün bu kadar güzelliği bana yaşatan kadının yorgunluğuna dayanamamış ve onu yanına almıştı.

Hayata gelişim büyük bir yıkımdı ve bu en büyük yıkımım olmuştu...

***

En büyük yıkımım demiştim değil mi?

Keşke en büyük yıkımım Madam Marla'yı kaybedişim olsaydı. Üniversitenin o son döneminde üzüntü içerisindeyken Profesör Kevin Alfa sene sonu bitirme tezi için sosyal bir konuyu hedef alan kısa bir film çekmemizi istemişti.

Arkadaşlar ile konuşup bir gurup kurmuş ve iş bölümü yapmıştık. Aramıza tezden geçememiş birkaç kişi daha katılmıştı. Bunların içinde etkilendiğim biri vardı ki asla yakışıklılığını inkar edemeyeceğim Leon'du. İnanılmaz yakışıklı, ve etkileyici bakışları vardı. Her fırsatta gözlerimdeki hüznü soruyor ve benimle konuşmak istiyordu. İtiraf etmeliyim ki baharat kokusunu sevmememe rağmen, bu adamın muazzam baharat kokusu korkunç derecede hoşuma gitmişti.

Hep birlikte kafa kafaya verip çekeceğimiz kısa filmin konusunu seçerken Leon "prostituirete und sucht" (hayat kadınları ve bağımlılık) dedi. Bu konu istemsizce canımı yakarken ağırca yutkunup susmuştum. Ana karakter ben olacaktım ve kesinlikle bu rolü oynamak istemiyordum. Birkaç kişi sıcak bakarken ben hiçbir şey söylemeden kalkıp gitmiştim.

Benim annem bir hayat kadınıydı. Onu hiç görmemiş, tanımamış olsam da bu konu içimi çok acıtmıştı. Kolumdan tutulduğumda büyük bir sarsıntı yaşadım ve sert bir gövdeye çarptım. O an yoğun baharat kokusu hisseden uzuvlum döktüğüm gözyaşlarından utandı.

Bir insan nasıl bu geçmişi anlata bilirdi?

Genç bir kız nasıl olurda benim annem bir hayat kadını diyebilirdi?

Üstelik o adi işi yüzüne kaptığı virüs nedeniyle öldü diyebilirdi?

Onca olayın üzerine ben kendimi sil baştan yazmaya çalışırken, geçmişimden kurtulmaya çalışırken bunu yapamazdım. Leon kolları ile bedenimi sarıp "schrei" (ağlama) dedi. Burnumu çekip "ıch kann es nicht spielen" (yapamam ben bunu oynayamam) dedim. O ise şefkatle bedenimi sarıp "okay, weine nicht mehr" (tamam ağlama artık) dedi.

Birlikte saatlerce yürümüştük. Bana hayatını ve ailesini anlatmıştı. Babasının bir alkolik olduğunu, annesinin ise bu zulme dayanamayıp onları terk ettiğini. Bir kız kardeşi olduğunu ve Fransız biri ile evlenip gittiğini anlatmıştı. İnanmıştım ona sevmişti bu aptal kalbim ve Eros'un attığı o oku kabullenmişti.

Nereden bilecektim bu kadar canımı yakacağını?

Nereden bilecektim kaderimin tanımadığım annemden farksız olmayacağını?

Bir umut ile kabullendiğim bu hayatın kıyametim olacağını nereden bilecektim?

Bir kurtarıcımın olacağını bilemeden kıyameti kabullenmiştim.

Peki o kurtarıcının umudu ile tekrardan terk edilişimi, canhıraşlarımı ve gözyaşlarımı nasıl dindirecektim.

Bunca acının üzerine, bir kıyamet gecesinin üzerine doğar mıydı yeni güneş?

Akan kan, giden can bir hayata umut olacak mıydı?

Dediği tek şey ise "SİL BAŞTAN HAYAT"...

Karakterlerimiz 

( Elif Maier - Daria Chebanova )

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

( Elif Maier - Daria Chebanova )

( Burak Karahan - Kevin Lütolf )

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

( Burak Karahan - Kevin Lütolf )

( Burak Karahan - Kevin Lütolf )

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

( Leon- Mario Rodriguez )

Her zaman dediğim gibi emeğe Saygı. Vote ve ilk yorumlarınız bekliyorum...

İnstagram: SELİN FESCİ - BIÇAK SIRTI AŞKLAR...

AŞK-I KIYAMET II & OKYANUSUN KALBİ (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin