KAÇIŞ

27 4 0
                                    

Gözlerimi  yavaşça  açtığımda  sokaktaki  ışıklar  gözlerimi  yaktı.

Başımı  Savaş  tarafa  çevirdiğimde   çok  ciddi  duruyordu.

Direksiyonu  o  kadar  sıkmıştı  ki  ellerinin  rengi  çekilmişti.

Acaba  yine  ne  olmuştu?

Yerimde  kıpırdanıp   düz  oturdum.

Bana  kısa  bir  bakış  atıp  yeniden  yola  baktı.

Böylesine  sinirliyken  onunla  konuşmak  hiç  iyi  bir  fikir  değildi.

Bu  yüzden  bende  yola  döndüm.

Dışarda  hafif  kar  yağıyordu.
İnsanın  içini  ısıtıcak  derecede  güzeldi  manzara.

Ağaçlar   hafif  kar  yapmıştı.

Bu  zaman  arabada  telefonun  melodi  sesiyle  ikimizin  de  bakışları  telefona  kaydı.

Selcuk  yazılmıştı

Savaş  telefonu  açıp  kulağına  götürdü.

"Ne  var?" Dedi  sinirle.

Resmen  burnundan  tütüyordu.

Biraz  o  tarafı   dinledikten  sonra   yüzünde  afallama  olsada  kendini  toparlayıp
"Kes  tamam  anladım" dedi  kabaca.

Ve  telefonu  az  önceki  yere  bıraktı.

Bana  bakmadan  arabanın  hızını  artdırarak.

"Gidiyorsun...baban  parayı  hazırlamış...açıkçası  bu  kadar  çabuk  olucağını  bilmiyordum"dedi  sonlara  doğru  arabanın  hızını   daha  da  artdırarak.

Bu  haberle  yüzümde  kocaman  bir  gülümseme  oldu.

Savaşa  bakarak
"Ben   biliyordum" dedim

Savaş  yüzünü  bana  çevirip
"Baban  gibi  bir  katillemi  yaşicaksın?" Dedi  baba  lafını  iyrenerek  söyledi

"Babamla  yaşicağımı  söylediğimi  hatırlamıyorum" dedim  kaşlarımı  çatarak

Elini  yeni  çıkan  sakallarına  götürüp  kaşıdı  daha  sonra  yüzünü  yola  çevirip
"Kalmicaksın  yani" dedi   hesap  sorar  gibi

Artık  dayanamayıp
"Sanane?" Dedim  sinirle.

"Nehir  2 gün  sonra  gidiceksin  gide ayak  deli etme  beni"dedi  sinirle.

Bencede  susmam  en  iyisidi.  Sonuçta  o  sinirlendiğinde  ya  da  birşey   olduğunda  benim  başım  yanıyordu.

Arabayı   o  kadar  hızlı  sürüyordu  ki  yerime  sinmiştim  nerdeyse.

Aklımda  sadece  bir  soru  vardı.

Babamın  yanına  gitdiğimde  onu  ilk  gördüğümde  ne  yapıcaktım.

Ne  söylicektim.

Ama  onu  çok  özlemiştim.

Arabanın  hızına  baktığımda  200  gidiyordu  en  yükseği  ise  280di. 
Allahtan  yolda  çokta  araba  yoktu. Bazı  yollarda  hiç  yoktu.

Ama  yerler  kar  olduğundan   her  taraf  kaygandı.

Cesaretimi  toplayıp
"Biraz  yavaşlarmısın?" Dedim  ürkekçe.

Birşey  demedi  aksine  daha  da  hızlı  sürdü.

"Ya  yavaşla...korkuyorum" dedim  sonlara  doğru  kısık  sesle.

Savaş  son  dediğimi  duyucak  olucak ki  sırıtdı  ama  sırıtması  bile  sinirdendi.

Aklımdaki  soruyu  sordum  sinirden
"Neye  sinirlendinde  şimdi  onun  hırsını  benden  çıkarıyorsun?"dedim  ağlayarak

Artık  gerçekten   dayanamıyordum.

Savaş  dişlerini  sıktığından  yüzünde  çukur  olmuştu.

Aniden  arabayı  yolun  ortasında  durdurup  bana  taraf  döndü.

"Kes  sesini  Nehir...kes. sus  konuşma. Sesin  beynimi  sikiyor. Sana  her  seferinde  sus  diyorum  ama  sen  benim  sırf  inadıma  susmak  bilmiyorsun.
Üzülen  sen  oluyorsun  gerizekalı."dedi  bağırarak.

Ağlamam  daha  da  şiddetlenirken  kendimi  tutamayıp  arabanın  kapısını  açıp  dışarı   çıktım.

Savaşın  arkadan  "Nehir"diye  bağırmasını  duymamazlıktan  gelerek  büyük  adımlarla  burdan  uzaklaşmak  istiyordum.

Arkamdan  gelen  ayak  sesleriyle  koşmaya  başladım.

Onunda  koştuğunu  duyuyordum.

Sonu  bilinmeyen  bir  yoldu.

"Aptal  nereye  gidiceğini  sanıyorsun?" Dedi  bağırarak.

Hiç  birşey  söylemek  istemiyordum.

Sadece  ağlamak  geçiyordu  içimden.

Aniden  kolumu   tutup  beni  kendine  çevirdi.

Başım  göğsüne  deydiğinde  elektrik  çarpmış  gibi  hemen  kendimi  çektim.

Çok  sinirli  görünüyordu.

Ama  umrumda  bile  değil.

"Gerizekalı"dedi  bağırarak.

Gözyaşlarımı  elimin  tersiyle  silip  kendimi  toparlamaya  çalıştım  ama  gözyaşlarım  durmak  bilmiyordu.

"Senden  nefret  ediyorum. Hemde  öylesine  nefret  ediyorum  ki  gözümün  önünde   ölsen  bile  kılımı  kıpırdatmam."dedim  ağlayarak.

Sesim  ağladığım  için  kısık  çıkıyordu.

Savaş  gözlerini  kapatıp  açtığında  bi  öncekinden  biraz  daha   sakin  görünüyordu.

"Her  seferinde  nefret  ediyorum   nefret  ediyorum. Başka  bildiğin  bir  şey  olucakmı?"dedi  alayca

"Var...Öküzsün  odunsun...kalpsizsin   ayısın   ha  bide   senden   nefret  ediyorum"dedim  yine

Savaş  gülerek
"Çok   konuşuyorsun...boş  konuşuyorsun"dedi

"Ben  2 günü  duramam. Ben  şimdi  gitmek  isdiyorum" dedim

"Bende  senden  çabuk  kurtulmak  isdiyorum.  Merak  etme"dedi 

"Savaş  benim  bir  günahım  yok. Babamın..."lafımı  bitirmeme   izin  vermeden.

"Nehir  yürü"dedi  otoriter  bir  sesle.

SAVAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin