Sonunda artık buradaydım . Uzun yıllar sonra . Yıllar önce buradan ayrılmadan önce verdiğim sözü tutmuştum . Amerika'ya gidip en iyi polis eğitimini alacaktım . Kore'ye geri döndüğümde olanlar pek hoş değildi .Uçaktan indikten hemen sonra emniyet müdürlüğüne gitmiştim . Ülkenin en güçlü siber veya ulusal hatta toplumsal tehlike arz eden grupla polis arasında çatışma çıkmıştı.
Adamları kaçırmıştık . Kaç yıldır yakalanamıyormuş . Çatışma sırasında kolumdan bir mermi sıyırıp geçmişti. Ambulans ve cankurtaran ekipleri geldiğinde ben ve diğer polisleri ambulansla özel bir hastaneye getirmişlerdi .
Acil biraz yoğundu . Saate baktım . Saat çok geç olmuştu . Bu kadar yoğunluk arasında bir hemşire yanıma gelip 4. katta nöbetçi olan doktor Jae-Hyun'un yanına gitmemi söyledi.
Dediğini yapmıştım . Olduğum kat diğer yerlere göre biraz daha tenha idi . Odayı bulmayı çalışıyordum . Yerini sorabileceğim tüm kat görevlileri ve hemşireler yoğundu.
Sonra odasını bulup içeri girdim . İçeri girdiğimde beyaz önlüklü , kesinlikle bir Koreli'ydi . Beyaz çikolata renginde ten rengi vardı . Kurnaz görünüşlü ve nazik ; bir kaplanı andıran davranışları , bir yılanın zehrini taşıyan kibar bir konuşma tarzı vardı .
Masasının karşısındaki sedyeye oturdum . Telefonuyla oynuyordu. Beni fark etmişti ama görmezden geliyormuş gibiydi . Ona karşı bir güvensizlik duydum içimde .
Sandalyesini ayaklarıyla iterek yanıma geldi . Yarama baktı . Sonrasında konuşmaya başladım .
-"Sen doktor değilsin ."
-"Doktor olmasaydım burada işim ne ?"
-"Gelirken nöbet listesine baktım . Adınızda 32 saatlik bir nöbet gözüküyor ."
-"Eee? Zaten nöbetçiyim."
-"32 saatin başlama vakti dün sabah saat 9:00. Şimdi de nöbette olduğunuza göre 17 saattir nöbettesiniz . Eğer doktor olsaydınız uyku düzeninizden dolayı göz altınız morarır ve uykusuz olduğunuz için cevap verme hızınız yavaşlardı ."
-"Gördüğün gibi bu kat o kadar yoğun olmadığı için uyuyabiliyorum."Sandalyesini ittirerek üzerine ilaçlar sargı bezleri ve diğer şeylerin olduğu tezgahın yanına gitti .
Enjektör almıştı . Bana iğne mi yapacaktı ? Büyük bir kutudan bir ilaç kutusu çıkardı . Bir tetanoz iğnesiydi .-"Ne yapıyorsun ?"
-"İğne yapıcağım."
-"Aşım tam . Aynı zamanda şu an tetanoz isem bu iğneyi yaptırman beni daha hızlı öldürür. Bakterilerin sayısını ikiye çıkarmış olursun."
-"Uykusuzluktan."
-"Doktor olmadığını kabul et ."
-"Neden?"
-"Eğer gerçekten bir doktor olup bu hastanede çalışıyor olsaydın vücudun bu kadar yapılı olamazdı ."Bunu dedikten sonra sustu. Bir şey mırıldanmıştı .
-"固执的女孩。说大话"
-"Bir doktor tıpla alakalı Latince şeyleri ayrıca bir yandan İngilizce şeyler öğrenirken Çince de öğrenmesi çok zor . Ayrıca ne inatçıyım ne de geveze . Konuşmamda seni rahatsız edecek bir şey mi söyledim ?"Tekrar sustu . Sanki onu tedirgin eden bir şey vardı . Bir şey fark etmiştim ve düşündüğünü direk söyledim .
-"Kemer bağladığın halde pantalonun sürekli düştüğü için çekiyorsun . Silahın ağır olduğu belli . Modeli ne ? CZ 75 SP-01 mi ?"
Bana doğru baktı . Yüzünde saklamak istediği derin bir ifade vardı . Cevap istediğimi belli eden bir bakış attım . Yüzüme sinsi bir gülümseme yerleştirdim . Ve sormak istediğim soruyu sordum .
-"Sen kimsin ?"