<8>

140 18 14
                                    


Ayrıldığımı söylemek için erkenmiş. Bir el daha önümden kurşun geçti . Onu tanımıyordum . Bi zamanlar tanıdığımı iddia ediyordum .

Ne yapacağını bilemiyordum . Silahımı cebime geri koydum . Ellerimi havaya kaldırdım ve gülümsedim . Ona döndüm .

Çok net bir insandı kazansa bile gülümsemezdi . Bunun nedenini hiç öğrenmedim . Sorsam da öğrenemezdim zaten herhalde .

Ona dönüktüm ama koridordaki ayak seslerini duyabiliyordum. Seokjin buraya geliyordu . Kapıya döndüm .Seokjin odaya girince şaşırdı .

   Ona da yapmacık bir gülümseme attım . Seokjin'in mimiklerinden anladığıma göre Jungkook ile iletişim kurmaya çalışıyordu . O sırada aniden namlu çekme sesi ve ateş sesi geldi .

   Sanırım nereye geldiğini tahmin edebiliyordum . Bana gelmişti . Sırtıma yan bir açıyla . Şimdi tam sırasıydı . Yaralanmış gibi yapacaktım .

   Diğerleri hâla nereye isabet ettiğini anlayamamıştı . Seokjin'le göz göze geldik . Ufak gülümsedim ve gözlerimi devirir gibi yaparak kendimi bıraktım.

-"EUN-Mİ!.."

  Hayır ! Bunu yapmamalıydı . Belimde 2 el hissettim . Büyük bir ses çıktı . Büyük ihtimalle Seokjin de kahveleri kenara fırlatıp koşuyordu . Son anda silahımı cebimden çıkardım ve amcasına doğrulttum ve benim düşmemle silah da düştü .

  Hafif gözlerimi aralamaya çalışır gibi yaptım. Jungkook amcasına bakıyordu . Onun yanına koştu . Amcasına baktım . O da yerdeydi . Nereye isabet ettirdiğimi anlamaya çalışıyordum .

  Ayağına gelmişti . İçimden bir küfür söyledim . Amacım göğüsünden veya kalbinden vurmaktı . Jungkook beni tutunca hedef alamadım .

   Seokjin ismimi söyleyerek yüzüme hafifçe vuruyordu . Gözlerimi yeni uyanmışçasına açıp elimin tersiyle onu ittirdim . Ayağa kalktım .

Jungkook'un masasından odanın anahtarını aldım ve odaya gittim . Kapıyı açarken böyle girip çıkmanın daha rahat olduğunu düşündüm .

Üzerimdeki gri kazağımı çıkarttım ve kurşun geçirmez yeleğin bağlarını çözmeye başladım . Üzerimde sadece atletim ve yelek vardı . Gittikçe yaklaşan ayak sesleri duymaya başladım .

Duymamak imkansızdı çünkü yeri delmek istercesine sert ve hızlı adımlardı . Gittikçe daha iyi duyuyordum . Ve sesin sahibi bulunduğum odanın kapısını hızla çarparak açtı .

   Yanımda durdu . Burnundan soluyordu ama görmezden geliyordum . Yeleği askıya astım ve askılığa yerleştirirken hızla dolabın kapağını kapadı . Ben de derin nefes verdim .

-"Hey ! Derdin ne ? Elimi sıkıştırıyordun !"

-"Asıl senin derdin ne ? Neden başıma iş açıp duruyorsun ! Kaç yıldır karşına çıkmayan bela kalmadı daha ne istiyorsun !"

-"Benim derdim de belam da seni ilgilendirmez Jungkook ! Kurşun geçirmez yeleği giymeseydim gebermemi seyredecektin ! Amcanı vurmam kanun namınaydı!"

-" Ne kanunu Eun-Mi ? Kanunlara uymayan sen kanun namına hareket ettiğini mi söylüyorsun !"

-"Evet söylüyorum hatta söyledim bile ! Bu seni ilgilendirmez ! Geçmişten farklıyım ! Bu gün buraya dönmemin sebebi buraya dönmek istemem değildi ! Bırak gidiyim artık ! Kaç yıldır olduğu gibi benden uzak dur ! Eskiden arkadaştık ! Ama şimdi değiliz ! Sen bu dünyadaki en pislik insansın benim için ! Senden nefret ediyorum ! 28 yaşındayken bırak artık özgür kalayım !"

  Bunu söylerken beyaz tişörtünü çıkarttı ve kenara attı . Sinirlendiğinde bir şey fırlatırdı ama bu oda boş olduğu için fırlatacak bir şey  yoktu .

-"Özgür olmadığını mı zannediyorsun ! Sen zaten o kadar başına buyruksun ki bi insanı vurabiliyorsun ! Ki bu benim amcam ve bunu sana ödetirim !"

-"Ödet madem ! Ne yapacaksın her sinirlendiğin adama yaptığın gibi beni de mi vuracaksın ?! Yoksa yavaşça boğarak mı öldüreceksin ? Ya da canımın acıyışını izlemek için bıçakla mı ? Diğerlerine yaptığın gibi mi YOKSA YANİ BİR ÖLDÜRME YÖNTEMİ BULDUN MU ? ZEHİRE NE DERSİN ? SİYANÜR ? KOLAY SATILIR BAK-..."

Bir eliyle ağzımı kapattı ve diğer eliylede beni kendine çekti . Yeni bir öldürme yöntemi bulmuştu . Kalbine gömerek . Cidden nefes alamıyordum . Ve diri diri beni gömseler ancak bu kadar nefessiz kalabilirdim.

Bana sıkıca sarılıyordu . Kalp atış sesini duyabiliyordum . Onu itip kurtulmak istedim ama daha sıkı sarılmıştı . Bir kez de kendimi ittim ve kafamı havaya kaldırdım . Saçı gözüme giriyordu . Ona karşılık vermiyordum . Çünkü sarılmak istemiyordum .

Sonrasında aklıma biz çözüm geldi . Parmak uçlarıma kalktım . Şimdi hem nefessiz kalmaktan hem de o siyah saçlarından kurtulduğumu düşünüyordum . Acaba kaç dakika olmuştu ? Ayakta yorulmuştum . Sanırım tek bir çözüm vardı . Ben de ona karşılık verdim . Kollarını biraz gevşetti . İmdat diye bağırsa mıydım acaba ? Eğer nefessizlikten bayılırsam ki bu mümkün bir şey (!) bunlar beni gömer mi emin değilim .

    Sıkıldım ya . Zaten ayakta duracak kadar enerjik değilim . 7 dakikadır kolumda dahil her yerimi sıkıca kollarıyla sarıyordu . Birden kolum hiç olmayacak kadar acıdı ve bir ıslaklık geldi . Kolum kanıyordu . Çatışma sırasından kalma olan yaram kanıyordu . Kendimi hızlıca geriye çektim .

-"Acıyor mu ?"
-"Çok az."

    Midem bulanmaya başlamıştı . Sanırım ayakta durmaktandı. Yere oturdum . Jungkook sargı bezi almaya gitmişti . Başım dönüyordu . Tansiyonum mu düşüyordu acaba ? Kafamı yere koydum . Karanlık ...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 10, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

[ &quot;𝙽𝚎𝚟𝚎𝚛&quot; 𝚝𝚑𝚎 ~𝙻𝚎𝚜𝚜 ] | 𝙹𝙹𝙺Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin