dört

219 32 3
                                    

Bu sefer ise yine ilk gördüğüm rüyamdaki odamdaydık ancak bir fark vardı. Bu sefer duvarlar belli ve duvarların üstünde resimler var. Resimlerde dağda bir ev var ve bütün çerçevelerde aynı resim.

Ona bakıyorum. Bir kapıdan çıkıyor ve bana bakıyor. Ağzımı aralıyorum bir şey söylemek için. Bu sefer söyleyebiliyorum, hiçbir şey bana engel olamıyor.

"Kimsin sen?"

"Kim olduğumu ne yapacaksın?"

"Tanıdık geliyorsun." diyorum. Bunun üzerine duruyor.

"Rüyamda gördüğüm bir kişiye niye ismimi söyleyeyim ki?" Rüyam mı? Ama bu benim rüyam.

"Hey, bu benim rüyam!" Kaşlarını havaya kaldırıyor.

"İkimiz de birbirimizin rüyasında mıyız yani?" diye soruyor. Bilmiyorum, öyle miydik?

"Öyle miyiz?"

"Hiçbir fikrim yok." diyor. Ben yavaş yavaş uzaklaşmaya başlıyorum. O da benden uzaklaşmaya başlıyor.

Ve yine boşluğa düşüyorum.

Gözlerimi açtığımda düşünmeye başladım. Çok saçmaydı. Nasıl aynı rüyayı paylaşabilirdik ki? Üstelik rüyada bilincimiz yerindeydi. Çok garip. Gerçekten.

Bir sonraki gece, rüyada ona kim olduğunu soracaktım. Bunu gerçekten çok fazla merak ediyordum.

Düşüncelerimden beni ayıran şey alarmın çalması oldu. Kalkıp hazırlanmaya başladım.

Aklım hala rüyadaydı.

dream • jung hoseok Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin