Ödül gibi gelen ceza bittikten sonra tekrar okula dönmek zorunda kalmışlardı ve Jungkook hiç özlemediği lavaboda ellerini yıkarken karşısındaki aynadan sarışın olanın gelip pisuvara doğru ilerlediğini görmüştü. Bıkkın bir iç çekti. Uzun süredir canlı canlı görmek zorunda kalmadığı yüzle uzaklaştırma biter bitmez lavaboda karşılaşmak hayatın bir şakası gibiydi.
Elini yıkamayı bitirip peçete almak için yanına döndüğünde, yine hayvani güçlerle hareket eden liselilerin parçaladığı makineyle karşı karşıya geldi. Yüzünü buruşturup ceketinin cebinden kendi peçete paketini çıkardı ve bir tane alıp ıslak elini kuruladı.
Kullanılmış peçeteyi çöpe atmak için ilerlerken yan tarafından sarışın olanın işeme sesini gayet net duyabiliyordu.
Taehyung tam işini bitirip pantolonunun fermuarını çekerken lavabonun kapısı çarparak kapandı. Jungkook'un çıkarken kapattığını düşünüyordu ama arkasını döner dönmez onunla karşı karşıya gelmişti.
Küçük olan telaşla kapıya gidip kolunu aşağı indirdiğinde açılmadığını fark etmişti. Birkaç kez daha zorladıktan sonra kapıya resmen bir yumruk geçirdi ve "Kim var orada!" diye bağırdı. "Aç şu kapıyı, hiç komik değil!"
Tuvalet kapıları sonuna kadar açıktı ve bu içeride Taehyung'la yalnız kaldığının göstergelerinden sadece biriydi. Hemen arkasından içerideki sessizlik geliyordu.
Birkaç kez daha vurup "Kim olduğunu bulursam seni mahvederim!" dedi tehditvari bir ses tonuyla. Bu ellerini yıkamakla meşgul olan Taehyung'u güldürmüştü. Oysa daha okuldan gönderilmeden önce çıkardıkları kavganın izlerini her aynaya baktığında görebileceği şekilde suratında taşıyordu.
"Ah, kahretsin. Yine biri lanet peçeteliği tekmelemiş. Peçeten var mı Jeon?" Jungkook yüzündeki şaşkın ifadeyle alfaya döndü ve "Şaka mısın sen?" diye sordu. "İçeride kilitli kaldık farkında mısın?"
Bunu fazla umursamadığını belli edecek şekilde omuz silken sarışın "Nasıl olsa açılacak o kapı. Bana da dövecek adam çıkmış oldu beleşten." dedi onun aksine, gayet sakin bir şekilde. Bu durum küçük olanın öfkelenmesine ve kollarını göğsüne bağlayıp ne kadar temiz olduğu muamma olan lavabo tezgahına umursamaz bir tavırla yaslanmasına neden oldu. Sarışın olanın gözünden ise her şeye alınan ve küsen küçük bir bebek gibi görünüyordu.
Gülmemek için kendini sıkarak "Peçete vermeyecek misin?" diye sordu. İki elini havada tutuyordu ve hâlâ ıslak parmaklarının arasından sular damlıyordu. Jungkook sinirle cebindeki paketi çıkardı ve karşısındaki alfanın yüzüne fırlattı. Sarışın olan güçlü refleksleriyle paketi havada yakalamıştı.
İçinden bir tane peçete çekip paketi geri gönderirken "Sağol." dedi kısaca. Ardından tıpkı Jungkook'un yaptığı gibi ellerini kurulayıp ıslak peçeteyi çöp kutusuna attı.Aralarında uzun bir sessizlik oluşurken Jungkook, yaptıkları yüzünden alfaya ne kadar kırgın olduğunu düşünüyordu. Bunu daha fazla düşünmeyeceğine dair kendine söz vermişti ama şimdi onunla aynı ortamda, başbaşa kalmak küçük olanı buna mecbur bırakmıştı.
Ne kadar yaptığı şeyin arkasında dursa da sonuçlarının acısını yaşamaya devam eden Taehyung ise bu sessizlikte boğulduğunu hissediyordu. Sırf, şu an çekinmeden izlediği yüzü hergün görmeye devam edebilmek için vazgeçmişti bebeğinden. Hiçbir bağının olmadığı alfa için kendi canından bir parçaya kıymıştı. Çünkü değer vermişti. Karşısındaki çocuğa çok büyük bir değer vermişti ve onun yokluğunda kucağında minik bir bebek olursa her yüzüne baktığında bu değerin kalbine büyük bir ağırlık yükleyeceğinin farkındaydı. O bebeğin gülüşünde, kokusunda, saçlarında... Her şeyinde karşısındaki çocuk gelecekti aklına ve bunun sadece düşüncesi bile boğazına dikenli teller sarılmış gibi canının yanmasına neden oluyordu. Bencillik yapamazdı. Sırf kendi çocuğu dünyaya gelecek diye başkasının hayatını bitiremezdi ve şimdi de bu bencilliği yapmadığı için suçlanıyordu. Çünkü bilmiyordu. Şu an kollarını göğsünde bağlamış küçüğünün kendisine ne kadar kapıldığını, aşık olduğunu bilmiyordu. Onun için aşık olduğu adamdan yediği darbenin ne kadar zor geldiğini bilmiyordu. Taehyung'un kendisini o anlamda sevmediğinin farkındaydı Jungkook. Yine seven tek kişi kendisiydi. İlk defa durumlar farklı olacaktı. Minik bebeğini kucağına alıp her şeyini ona adamanın, karşılığında 'baba' kelimesini duyarak bile sevgisini iliklerine kadar hissetmenin hayallerini kurarken Taehyung kadar olumsuz taraflarını düşünemiyordu işin. Her ne kadar sözde kendisine bir şey olursa bebeğini diğer babasına emanet ettiğini söylese de, ona göre o bebek hep doğacaktı ve birlikte yaşayacaklardı.
İkisi de kendi içinde haklı olduğunu düşünüyordu. Dışarıdan bakınca ise bir tarafta bebeği için savaşan, diğer tarafta onun katili olan iki babadan fazlası yoktu.
Taehyung iyice daraldığında kapıya gitmek için yerinden aniden doğruldu ama birden gözü kararmış, dengesini kaybetmişti. Öne doğru sendeleyerek en yakınındaki tezgaha zar zor tutunurken ise kolunu sarıp düşmesine engel olmaya çalışan elleri hissetti.
Görüş açısını yeniden kazandığında küçüğüyle yüz yüze gelmişti. Eğer Jungkook destek olmasaydı neredeyse onun üzerine düşecekti.
Uzun süre sonra, şampuanının kokusunu alabileceği kadar yakın olduğu alfadan ayrılmak istememişti. Geri çekilmek yerine öylece beklemeye devam etti. Kırgınlık dolu gözlere, kurumuş dudaklara ve pürüzsüz tene baktı. Sırf işine engel olmamak adına yüzüne çalışmadığı için kendisinin aksine küçüğünün yüzünde tek bir morluk bile yoktu.
Nefesleri ağırlaşırken ve ortam olduğundan daha sıcak bir hal alırken ikisi de bu kırgınlıktan kurtulmak için ne kadar istekli olduklarının farkında değildi. Öyle ki, hareket dahi etmeden durdukları süre boyunca kapının kaç defa çalındığını duymamış, öğrenciler tarafından çağırılan temizlik görevlisi kapıyı açana kadar ise ayrılmayı düşünmemişlerdi bile...
ᚔ
-Bunny 🐰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Errorist≒TaeKook [Completed]
FanfictionKurdumun temas etmek için yanıp tutuştuğu kişi bir omega değil, sensin. ᚑMpreg, Boy×Boy ᚑTaekook (Uke Jungkook) ᚑTexting ᚑOmegaverse ᚑTarih: 22.11.2019 - 12.02.2020✔