13. Bölüm

13 1 0
                                    

Serap

Birilerini pataklamak iyi gelmişti. Evet biliyorum bu normal değil ama iyi gelmişti işte. Bu benim işim. Hem alışkanlıklarımızdan öyle kolay vazgeçmeyiz değil mi?

Lanet boğuk mekandan çıktık. Gökyüzü bulutsuz, berrak ve ışıl ışıldı. Nasıl kıştı bu anlamamıştım. Aralık ayındaydık fakat çok da soğuk değildi hava. Küresel ısınma sağolsun. Günden güne hissettiriyordu kendini.

Arabaya atlayıp bir an önce adam gibi bir yere gidip yerleşmek istiyordum artık. Geceden kalma bir şekilde arabanın içinde geceyi geçirmek hiç de hoş olmamıştı.

Atakanla arabaya bindiğimizde Rüya'nın gelmediğini farketmiştik. Bize geleceğini söyleyip içeri geri girmişti. Atakan bu duruma çok sinirlenmişti.

"Biz gidelim kızı adamların elinden kurtaralım. O ne yapsın? O ne yapsın? Ya Serap bırakalım ne hali varsa görsün gidelim ya yeter." Dirseğin arabanın camına yasladı. Kaşlarını çatarak kaldırıma gözlerini dikti.

Niye son zamanlarda bu kadar fevri davranıyor anlamıyorum. Rüya'nın o adamla konuşmak için tekrar içeri girmesi bana batmamıştı. Bu fikrimi tabiki onunla paylaşmadım çünkü curcuna havamda değildim.

Radyoyu açtım. Şansıma Neşet Ertaş çıktı. Benden hiç beklemeyeceksiniz belki ama Neşet Baba hayranıyımdır. Eserlerini de severek dinlerim. Radyoda çalan Karadır Bu Bahtım'dı. Sesini açıp şoför koltuğunda arkama yaslandım ve Neşet Babaya eşlik ettim.

Atakan beni izliyordu hissediyordum ama hiçbir şey yapmadım sadece eşlik ettim.

"Karadır bu bahtım kara
Sözüm çare etmiyor yare
Yüreğimi yaktın eyvah eyvah ey...
Kendim ettim kendim buldum
Gül gibi sararıp soldum
Eyvah eyvah ey..."

Biri polislere bizi gösteriyordu. Babanın şarkısını böldükleri için hem kızgındım hem de neden bizi gösterdiğini merak edip korkmuştum. Hızlıca arabayı bize sürdüler. Silahları bize dönüktü. O sırada baba tam şu satırları okuyordu;

"Bilmez yar gönülden bilmez
Akar göz yaşlarım dinmez
Bir kere yüzüme gülmez
Eyvah eyvah eyvah eyy"

İkimizde ellerimizi kaldırmış bir onlara bir birbirimize bakıyorduk.

Rüya

"Bu ne demek oluyor? Benim ve annemin resimlerinin burda ne işi var!"

Annemin resimlerini görmek içimi acıtmıştı. Kabuk bağlayan yaramdan artık kanlar akıyordu. Ağladığımı belli etmeyerek annemle resimlerimizi toplamaya çalıştım.

İlkten engellemedi fakat etrafa zarar vermeye başlayınca durdurmaya çalıştı. Onu ittim.

"Benim annem öldü. Bunları kim yaptıysa artık bilsin ki o yaşamıyor!"

Sesli sesli ağlıyor ve kollarımda biriken fotoğrafların yere düşmemesi için savaş veriyordum. Hepsi kucağıma sığmamıştı. Yere düşenleri toplamak için eğildim fakat tümüyle yere yığıldım.

"Bu kaçak, uykusuz, rahatsız, garantisiz hayatı istemiyorum. Kalbimde bu boşlukla, bu batan acıyla yaşamak istemiyorum anne! Gel artık yaşayamıyorum tek başıma yapamıyorum!

Normal insanlar gibi bir hayatım neden yok benim! Neden mezarının başına gidip sana içimi dökemiyorum! Can güvenliğim bile yok. Niye yaşıyorum ki ben? Niye yanına gelmiyorum?"

Etrafıma baktım. Hiçliğin kıyısında sürüklenmiş ve savrulmuş halde yere yattım. Uzun zamandır boyası yapılmamış tavana baktım.

"Si-silahın var mı?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 31, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

K A Y I PHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin