Namaz

43 15 5
                                    


2.3: Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.

Bu Ayetti kerimede Allahu teala Mümin Kulların vasıflarını sıralamıştır Mümin bir İnsanda görmek istediklerini belirtmiştir

ayette geçen ''NAMAZI DOSDOGRU KILARLAR'' Gösteriş yapmadan tamamen karşılığını Allah'tan bekleyerek Kılınan Namazdan Bahsetmektedir. Mümine Cennetin Kapısını Aralatan Miraca Çıkaran Namaz Bu Namazdır

23.2 - Ellezîne hum fî salâtihim hâşiûn.

23.2 - Ki onlar namazlarında huşu'ludurlar

Huşu ile kılınan namaz İnsanın Manevi olarak Huzura erdirecek Ve Namazın lezzetıne Kavusturacaktır Bizden istenilen Namaz Budur.

Namaza Duran Kul Tamamen Dünyadan Bağını Koparacak Ve Rabinin Huzurunda Olduğunun bilincine Varmalıdır.

Efendimiz "–Namaza kalktığında, dünyaya vedâ eden bir kimse gibi namaz kıl! Özür dilemen gereken bir sözü söyleme! İnsanların elinde bulunan şeylerden de ümidini kes!" buyurdu. (İbn-i Mâce, Zühd, 15; Ahmed, V, 412)

Maun Suresi 4-7 ayetlerinde

4- Şu namaz kılanların vay haline!

5- Onlar namazlarından gafildirler.

6- Onlar gösteriş yaparlar.

7- Ve onlar en küçük bir yardımı da engellerler. Buyurmuştur Rabbimiz


Herne Olursa olsun Mümin Bu ayetlerin Muhattabı olmaktan Allah'a sığınacak Ve Rabbinin Buyruğunu En güzel Şekilde Yerine Getirecektir.

2.45 - Sabrederek ve namaz kılarak (Allah'tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah'a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir.

Namaz Rabbinle aranda olan bağın Adıdır. Efendimizin (s.a.v) Gözümün Nuru Dediği İbadettir
Namaz Allah'ın Kulunu Huzuruna Yükselterek Emir Ettiği Bir İbadettir
Diğer Emir Ve Yasakların Hepsi Gökyüzünden Cebrail (a.s) vasıtası İle Yeryüzüne İnmiştir Ama Namaz Miraç Olayında Allah'ın Bizzat Peygamberine Emir ettiği bir İbadettir

Kulun İlk Suali Namazı Olacaktır

Fahri Kainat Efendimiz Hadislerinde

"Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet farzlarından bir şey noksan çıkarsa, Azîz ve Celîl olan Rabb'i: 'Kulumun nâfile namazları var mı, bakınız?' der. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir." (Tirmizî, Mevâkît 188; bk. Ebû Dâvûd, Salât 149; Nesâî, Salât 9; İbni Mâce, İkâmet 202) Buyurmuştur

Bu kadar Önemli Bir İbadetin Günümüzde Artık Unutulmaya Yüz Tutması Artık Sonun Başlangıcı olduğunun göstergesidir

Böyle Bir Zamanda Mümin Namazına SımSıkı sarılmalı Ve Allah'tan Yardım Dileyerek Sabır Ve Sebat İle Emr Olunduğu Şeyleri Yerine getirmeye Çalışmalıdır.

Ahir zamanda Allah'ın Kuluna 1'e 10 vereceği Hadislerde belirtilmiştir

"Siz öyle bir zamandasınız ki, içinizden kim emredildiklerinin onda birini bırakırsa helak olur, sonra öyle bir zaman gelecek ki, o zamanda yaşayanlardan kim emrolunduğunun onda birini yaparsa kurtulacaktır." Buyurur

"Ümmetim mübarek bir ümmettir, evveli mi yoksa sonu mu daha iyidir bilinmez."

Ahirzamanda Allah'ın emir ve yasaklarına dikkat etmek Ve onun Resulunun Sunnetlerini uygulamaya çalışmak Büyük bir cihattır.

Bunun Yerine getiren Kul Allah'ın Rızasına Emin Adımlar ile İlerleyen Kul Olacaktır Biiznillah 

Bu hususta şöyle buyurmuştur:

"Dünyadan veda edeceknıişçcsine, Allah'ı görür gibi namaz kıl. Sen Allah'ı görnıiiyorsan da O seni görüyor." (Buhari)

İşte namazdaki dağınıklıktan kurtulmak için nebevi şifre; sanki dünyada kılmakta olduğumuz son namazmış gibi...

Acaba Hz. Peyganıbcr (sav)'in dünya hayatına veda ederken namaz hassasiyeti nasıldı?

Enes b. Malik diyor ki, Rasulullah (sav) hayatının en son günlerinde vasiyetinin büyük bölümünde şu üç konuya ağırlık verdi.

"Namaz, kadın ve köle..."

Öyle ki Hz. Peygamber (sav) göğsü hırıldamaya ve konuşma gücünü yitirinceye kadar bunlar hakkında vasiyette bulundu.

Son anlarında doyasıya namaz kılmak için hep çırpındı... Ölüm öncesi baygınlıklar yaşarken her gözünü açtığında çevresindekilere şunu sordu:

"İnsanlar namaz kıldılar mı?"

"Hayır, Ya Rasulallah! Seni bekliyorlar" dediler.

Su istedi, abdest alıp mescide çıkmak için çabaladı, ama olmadı, tekrar bayıldı... Tekrar gözünü açtığında yine aynı soru vardı.

"Ashabım" diyordu... "Namazım" diyordu...

Namaza çıkmak için her ayıldıkça, hep çırpındı... Fakat mecali yoktu. Ashab Mescitte toplanmış onu bekliyordu... Gidemeyeceğini anlayınca:

"Ebubekir'e söyleyiniz de insanlara namazı o kıldırsın" buyurdu. Hz. Aişe:


"Ebubekir ince (ruhlu) bir insandır. Ağlamaktan senin kamında bulunmaya takat getiremez" dedi. Hz. Peygamber (sav):

"Ebubekir'e emredin cemaate namazı o kıldırsın."

Onu hep önlerinde gören ahşab bu defa mihrapta onsuz namaz kılacaklardı. Ebubekir'in iki gözü iki çeşme... Arkadaki cemaatte onu önlerinde bulamadıkları için gözyaşlarına boğulmuştu... Hıçkırıklar içinde kılınan bir namaz...

Efendimiz (sav) ise ağır geçen hastalığının sancılarına katlanırken şimdi bir de cemaate katılmamanın acısı buna eklenmişti... Kıvranıyordu...

Hz. Aişe'ye seslendi kapının perdesini açmasını istedi... Kapı mescidin içine bakıyordu... Yatakta belini doğrultup namaz kılmakta olan ashabını seyretmeye durdu... Yüzüne renk gelmeye başladı... Cemaat Hz. Ebubekir'in arkasında saf tutmuştu, kıyam halinde idiler... Hz. Peygamber (sav) ümmetini derin derin süzdü, ferahladı... Yüzünü bir beyazlık sardı, ışıl ışıldı... Sonra gülümsedi... Gözlerinin içi gülüyordu... Ashabı, "gözümün nuru" dediği namazı kılıyorlardı... 0 an mutlu idi... Çünkü geriye namaz için saf tutmuş bir ümmet bırakmıştı... Artık ölse de gözleri açık gitmeyecekti...

Bu tablo bir nebze ağrılarını hafifletmişti... Daha fazla dayanamadı, Hz. Abbas ve Hz. Fadl'dan destek istedi, koluna girmelerini talep etti, kendisini mescidin içine kadar taşımalarını arzuladı. Her biri bir kolunda onun son arzusunu yerine getirdiler. Hz. Ebu Bekir'in yanına kadar taşıdılar. Hz. Ebu Bekir geri çekilmek istedi.

"Olduğunuz yerde durunuz. Namazınızı tamamlayınız" diye eliyle işaret etti.

Ayakta duracak takati yoktu. Oturdu. Ebu Bekir'e tabi oldu... Ashab sevinmişti, iyileşti zannettiler... Ama bu onun mescide son gelişi idi... Bir daha da gelmek nasip olmayacakti... Evet, dünyadaki son namazıydı... Ölmeden önce mescit atmosferinde soluklanmak istemişti... Namaz ikliminde gezinerek nefesleniyordu...

Dünyada kendisine en çok sevdirilenlerin başında gelen namaza sanki, doyamadan gitti... Onun namaz ve cemaat hasşasiyet ve gayretini gördükten sonra hangi gerekçelerin bizi camiden ve cemaatten mahrum bıraktığını tekrardan kendimize sormamız gerekiyor...

Onun terbiyesinden geçen ilk Kur'an neslinin bu konudaki duyarlılığı göz kamaştırıcı ve yaşartıcı bir düzeydeydi...

Hz. Hubeyb (ra) Mekkeli müşriklerin eline esir düşmüştü... Bedir de yakınlarını kaybeden gözü dönmüş cellâtlar onun bedenini mızraklarla parçalamak için saatleri sayıyorlardı... Şehadet şuuru iliklerine nüfuz etmiş olan Hubeyb kendisini idam edecek olanlardan son bir talepte bulunuyor:

"İki rekât namaz kılmak için bana müsaade ediniz."

İzin verilince hemen namaza durdu. Namazı uzatmadı. Kendisini merakla takip eden şaşkınlara şöyle seslendi:

"Vallahi eğer hakkımda ölümden korktu da namazı bunun için uzatıyor diye suizanda bulunmayacağınızı bilseydim, namazımı uzatırdım." dedi.

Onun için namaz ve Müslüman'ın onuru her şeyin önündeydi. Sonra ellerini Rabbine açıp şu niyazda bulundu:

"İlahi, Rasulüne benim selamımı iletecek bir elçi göremiyorum. Rasulüne selamımı sen tebliğ et" dedi ve idam edildi.

Cebrail (as) Hubeyb'in selamını Rasulullah'a iletti. Rasulullah da ashabına bildirdi. Ona dua ettiler...

Ahir zaman GenciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin