Ahlak

9 4 0
                                    

"Ey Şems-i Tebriz, suskun ol! Sus ki bu bir ilâhî sırdır. Ancak şu kadar söylenebilir, dile gelebilir ki, geceleri ve karanlıkları aydınlatan iman mumunun en parlak ve en üstün aydınlığı edebtir."

(Mevlâna)

Ahlâkın kaynağı ilâhîdir. Topluma huzur ancak Allah'ın sevgisini kaybetme korkusu ve ahîret inancı ile yerleşebilir. Edep, Arapça bir kelime olup Türkçe karşılığı saygıdır. Ancak, o da terbiye mânâsında artık Türkçe'ye mâl olmuş kelimelerden biridir.

Edep, insanın kendi içinde, diğer insanlarla, mürşidiyle ve özellikle Allah ile ilişkilerinde en saygılı davranış biçimini sergilemesidir. Bir kişinin makamının altında davranışı tevâzu, makamı seviyesinde davranışı vakar, makamından ötede davranışı kibirdir.

Edep, konuştuğun zaman dilini korumak, yalnız kaldığın zaman kalbini korumak, dışarıya çıktığın zaman gözünü korumak, yediğin zaman boğazını korumak, uzattığın zaman elini korumak, yürüdüğün zaman ayağını korumak ve bütün işlerinde vaktini korumaktır.

Ahirzaman gençlerinin en büyük problemlerinden bir taneside edep ve ahlâk problemidir.

Gençliğin vermiş olduğu heva ve özgüvenle Yapilan yanlışlar kişinin ahlâk zayıflığını ortaya koymaktadir

Oysaki bizim atalarımız tam bir teslimiyet ile Efendimizin sünnetine bağlanmış ve harfiyen uymaya çalışmıştı. Üstün Bir Ahlaka sahibi olan efendimiz elbette ki bu ümmetin örnek Alacağı en güzel zattır.

"Osmanlı terbiyesi görmüş, Osmanlı Beyefendisi ya da tam bir Osmanlı Kadını" diye onun terbiyesini överiz. Çünkü Osmanlı toplumunda tanıdığımız birçok kabiliyetli ve büyük insanın kendini anlatırken, nefsin afetlerinden uzak sözler kullandıklarını görürüz.

Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim." (Muvatta, Hüsnü'l-Hulk, 8; Ahmed b. Hanbel, 2/381

İste kendimize örnek almamiz gereken mükemmel bir rol model eşi ve benzeri bulunmayan Muhammed Mustafa (sav) onun hayatindaki her bir davranisi nezaket ve zerafette zirve idi

Kâinatın Efendisi (s.a.v.), bir gün evinde yarı uzanmış halde dinleniyordu. Kendisini ziyarete gelen Hz.Ebubekir ve Hz. Ömer'le konuştuğu esnada kapı çalınmış ve kendisine Hz. Osman'ın da geldiği bildirilmişti. Hz. Osman'ın geldiğini öğrenen Hz. Peygamber, hemen yerinden kalkarak oturdu. Bunu gören Hz. Ayşe(r.anha): "Neden böyle davrandınız ey Allah'ın Resulü?" dediğinde: "Osman, o kadar hayâlı ki beni o halde görseydi çekinir ve söylemek istediklerini söyleyemezdi. Ey Ayşe! Melekler bile ondan hayâ ediyor, ben nasıl etmem?"buyurdu.

Hz. Osman (ra) ticarette Mekke'nin sayılı tüccarları arasindaydi öyle ki bütün servetini müslümanlar icin harciyor adeta müslümanlara zenginliği ile kol kanat geriyordu

Hz. Osman, malını Rabbi'nin davası güçlensin diye tasadduk eden güzide bir kuldu. Tebuk Seferi'ne çıkacak olan ordunun teçhiz edilmesinde yaptığı yardım tarihe kaydolmuştur. Ordunun üçte ikisini tek başına teçhiz etmiş, malından üç bin deve, yetmiş at, on bin altın getirerek Resulullah(s.a.v)'a teslim etmiştir. Bunun üzerine Allah Resulü "Bugünden sonra Osman'a günah yazılmayacaktır." buyurmuştur.4 Peygamberimiz(s.a.v), bir gün mescitte bulunduğu esnada; "Mescidi kim genişletecek? Karşılığında Allah(c.c) da ahirette yerini genişletecek." buyurduğunda Hz. Osman yerinden hızla kalkarak: "Ben Ya Resulallah!"diyerek Peygamber Mescidini genişleten ve Efendimizin "Benim cennette arkadaşım Osman'dır." buyurduğu müjdenin sahibi olmuştur

Hz.Ebubekir döneminde kıtlık olmuştu. Şehre giren Hz. Osman'ın ticaret kervanı tüm ihtişamıyla tüccarların ilgisini çekmiş ve her biri "Bize satar mısın?" diyerek cazip fiyatlar sunmuştu. "Daha fazlasını veren var." diyerek satışı kabul etmeyen Hz. Osman'ın tavrını anlayamayan tüccarlar, malı iki kat fiyatına satın almayı teklif ettiler. Bunu da kabul etmeyen Hz. Osman, "daha fazlasını veren var." deyince malını satmak istemeyen Osman(r.a)'ı halife Ebubekir(r.a)'e şikâyet ettiler. Durumu öğrenen Hz. Ebubekir, Osman(r.a)'ı yanına çağırarak malını neden satmak istemediğini sordu. "Ben malımı herkesten daha fazla verecek olan Allah'a satıyorum, kervandaki mallarımı ve develerimi Rabbim için veriyorum."diye karşılık verdi.

İşte Osman olmak böyle birşeydi akıllı tüccar olmak boyle birşeydi Allah'a teslim olmak buydu. Dünyanın hic bir yerinden böyle bir ümmet bulamazsiniz bulamicaksinizda. Kolaymiydi osman olmak Ebubekir olmak Ömer olmak. Hepsini fahri kainatın birer incisiydi

Ahir zaman GenciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin