Efendimiz (sas) şöyle buyurdular " En hayırlı Nikah/Evlilik kolay olanıdır"Yaşadığımız zaman ve zeminden şartları olabildiğince agirlastiriyoruz ve bu şartlar altında ezilen gençler evliliği daha sonra gerçekleşmesi gereken bir iş olarak görmeye başlıyor..
Böyle olunca da şeytan boş durmuyor.
Efendimiz (sas) başka bir hadisinde şöyle buyuruyor. "Bir zaman gelecek, kisinin helakı; karısınin, çocuklarının, anne ve babasının elinden olacaktır. Kişinin ehli onu fakirlikle ayıplar ve gücünün yetmediği şeyleri kendisinden ister. Adam, bu şekilde tehlikeli işlere girerse dini gider ve kendisi de helak olur." Evlenmek istiyen gençleri bir çok masraf altına sokarak bankalara teşvik eden insanlar var.
Helal bir yuva kurmak isteyen bir insan ne yazık ki bu masraf engelini aşamıyor ve caresiz bir sekilde kendi sonunu hazirlicak olan bankalara yöneliyor...
Yuvasinin temelini haram ile atan insan
Yine o haramla alınmış esyaciklar içinde huzuru mutluluğu arama çabasına giriyor ama Nafile!
Evliliğin ilk 4 5 senesinde düğününden kalan borclari temizlemek icin kendini paralayan insan tabiki eşini evliliğini yuvasini unutuyor...ve sonunda ortaya keşke evlenmeseydim diye bir cümle çıkıyor. Evlilik bu değildir evlilik bu olmamalıdır mobilya beyaz esya uzerine kurulu banka kuyruklarinda düğün hazırlığı yapılmış evlilikler olmamalıdır.
Hz. Fâtıma'nın çeyizinin tam listesini Ibn Sa'd verir: "Uç minder, saçaklı bir halı, hurma lifi ile doldurulmuş bir yastık, iki el değirmeni, bir su tulumu, topraktan yapılmış bir su testisi, meşsinden
yapilmış bir su bardağı, bir elek, havlu,yatak için birkaç post, yemen işlemeli bir kilim, bir elbise ve kadife bir örtü." Hepsi bu... Peygamber kizinin ceyizi... Bizim bir odamız bile bu sayılanların kat kat fazlası maalesef. Hâsılı buradan almamiz gereken iki mesaj var: Hz. Fâtıma'nın evi böyleyken kendi evimize bakalım ve hiç değilse israfları önleyelim! Ikincisi de şunu unutmamalıyız ki mutluluk ve saâdet esyada, mobilyada değildir! Eğer
saâdeti orada ararsak hayal kırıklığına uğrarız.
Evlilik, insanı günahtan koruyan bir kalkandır.
Evlilik, el ele verip doğruya koşmaktır.
Evliliğe bu açıdan baktığınızda, izdivacın insanı Allah’a yaklaştırması gerektiği görülebilir.
Delikanlı okulunu bitirdi ve işini kurdu. Artık evlenip çoluk çocuğa karışmak istiyor.
Bunun için de düşünüyor ve soruyor: “Acaba kiminle ve nasıl biriyle evlensem?”
Akıl verense çok oluyor: “Evleneceğin kişi şöyle şöyle olsun”.
Ama anne ille de güzel gelin istiyor.
Genç kızın da evlenme yaşı geliyor.
O da düşünüyor.
“Acaba evleneceğim kişide nasıl bir özellik arasam?
Dini diyaneti önemli olmalı mı?
”Bu anne de kızının bir zenginle evlenip rahat etmesini düşlüyor..
Genç kız da delikanlı da şaşkın.Çünkü eş, insanı saadetin beşiğine götürdüğü gibi; felaketin eşiğine de sürükleyebiliyor.
Kur’an, eşleri tarif ederken, “Onlar sizin için günahtan koruyan bir elbise, siz de onlar için bir elbise hükmündesiniz.” buyuruyor. (Bakara 187)
Özellikle de günümüzde bu ayetin daha dikkatli okunması gerekiyor.
Çünkü her sokak başında bir ateş yanıyor.
Her yerden binler günah insana saldırıyor.
Her şey ağız birliği yapmış gibi insanı Allah’tan uzaklaştırıyor.
Allah’a giden yollara barikatlar kurulmuş.
Ahiret yurdunu gösteren işaretler ters çevrilmiş.
Sefih medeniyetin getirdiği cazibe ister istemez insanları o yoldan alıkoyar hale gelmiş.
Herkes, akın akın “insanın ve bilhasa Müslüman’ın bir nevi cenneti olan aile sığınağından” çıkıp o yöne doğru koşuyor.
Sığınaktan çıkan askerin üzerine yağan mermiler gibi günahlar aile fertlerinin üzerine yağıyor.
Kişi evinde oturup TV’sini seyrederken, gazetesini okurken, hatta penceresinden sokağa bakarken bile müstehcenlik ateşi onu yakabiliyor.
İşte bu arada eş denilen “elbise” o ateşe perde olmalı.
Kişiyle ateş arasında set oluşturmalı.
Eşinin üzerine gelen günahlara paratoner olup, onu Allah’a yaklaştırmalı..
Sadece dünya hayatı için giyilen bir elbise değil, kişiyi cennet bahçelerine uçurabilen paraşüt görevi yapmalı..
Çünkü, insan bu dünyaya sadece rahat yaşayıp, zevk ve lezzet peşinde koşmak için gönderilmemiştir.
Onun esas gayesi kendisini buraya gönderen Cenab-ı Hakk’ı tanımak, bilmek ve ibadet etmektir.
Dünya yolunda yürüyüp ahiret yurduna varmaktır.
Evlilik de o yol arkadaşını seçmektir.
Şayet yol arkadaşı Allah’a yakınsa kişi dünyada da ahirette de huzurlu olacaktır.
Çünkü Cenab-ı Hak buyuruyor:
“Erkek olsun, kadın olsun mü’min olarak güzel işler yapanlara dünyada temiz ve huzurlu bir hayat yaşatırız.
Ahirette ise, onları, yaptıklarının daha güzeliyle mükâfatlandıracağız.” (Nahl 97)
Asr-ı saadette yaşanan şu olay evliliğin insanı Allah’a yaklaştırması hususunda örnek olsa gerek.
Peygamberimiz (s.a.v), sahabeleriyle birlikte otururken fakir ve muhtaç olanlara vermenin öneminden bahsediyordu.
Al-i İmran Suresi’nin 92. ayetini okudu:
“Muhtaçlara ve fakirlere yardım ederken, malınızın kötüsünü değil de iyisini vermedikçe olgun bir imana kavuşamazsınız.
İmanda en yüksek mertebeye çıkmak istiyorsanız, yoksullara malınızın en hoşunuza gidenini bağışlayınız.”
Bu sözler orada bulunanlardan Ebu Talha’yı (ra) can evinden vurdu.
En değerli malını Medine’deki hurmalığını ve evini hemen oracıkta bağışladı.
Evine gitti. Bahçenin dışında durdu. Eşi Rumeysa (ra) Ebu Talha’yı (ra) görünce neden eve girmediğini sordu. Ebu Talha (ra) evini ve bahçesini tasadduk ettiğini söyledi.
Eşi:“Kendin için mi yoksa ikimiz için mi?” diye sorduğunda Ebu Talha (ra) “ikimiz için” cevabını verince
eşi Rumeysa:
“Allah senden razı olsun Talha. Ben de aynı şeyleri düşünürdüm.
Bekle geliyorum.” diyerek dönüp arkasına bile bakmadan evinden çıkıp gitti. (Buhari)
Bizler de onları örnek almalıyız.
Bunun için de evlilikleri nefsani duygulardan ziyade uhrevi duygularla yapmalıyız.
Eş seçerken bizleri dünyaya çağıranı değil Allah’a yaklaştıranı seçmeliyiz.
Bizim evliliğimiz yani Müslüman’ın evliliği farklı olmalı. Müslüman aile, karanlık dünyalara ışık saçmalı…
Sıkıntıda boğulanlara şefkat elini uzatmalı. Sevgiye hasret, mutluluğa hasret olanları sevginin ve mutluluğun yurduna iletmeli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahir zaman Genci
Non-FictionSen Dik Dur, Sebat et, Ve yürü Kudus Hayali kurduğun yollarda Bu ümmetin umudu, teminatı sen ol Kevserde Gül Nebinin Elinden Su içirdiği Gençlerden Ol Arşın Gölgesindeki Gençlerden biride Sen Ol Cennet Delikanlıları Hasan Ve hüseyinin Yanında Olman...