1.2 Göz yaşı 💧

27 23 22
                                    

“Ay!”

Camın kenarına ellerini dayamış kömür karası saçlara sahip, kirli beyaz olan uzun kıyafetinin üstünde kurumuş kan lekeleri vardı. Bir sağa bir sola arada da bir öne bir arkaya sallanıyordu. Boyu yaklaşık Ezgi’nin omzuna geliyordu. Camdan dolunay gözüküyor dolunayın ışığı muhtemelen yüzüne vuruyordu. Ezgi bu manzaradan korkmuş olacak, ki çenesi titriyordu, koşarak arkadaşlarını bulmaya gitti.

Birkaç dakika sonra üç kişinin koşma sesleri odaya yaklaştı. Yavaşladı. Sonra üç arkadaş kapının önünde belirdi.

Bu üç arkadaşı bir arada tutan tek duygu kardeşlik duygusuydu. Arada tartışırlar, kavga ederler, birbirlerini biraz döverler ama kimseyi yarı yolda bırakmazlardı.

“Ne zamandır böyle?” diye sordu Sinem.

“Bilmiyorum. Ancak muhtemelen bayağıdır böyle sallanıyor,” dedi Ezgi gözünü kızdan ayırmadan.

“Öbür tarafta fırtına vardı. Ama bu tarafta hava açık ve dolunay var. Anormal…” dedi Sinem düşünceli bir ses tonuyla.

“Zaten burada ne normal ki?” diyerek iç çekti Mustafa.

“Sen hiç konuşma Mustafa,” diye tersledi Sinem.

“Hâlâ mı kızgınsın bana?”

“Evet. Sen görürsün, eğer dönersek bir ay sana biyoloji notlarını vermeyeceğim,” diye çemkirdi Sinem.

“Nasıl istersen,” diye ağırdan aldı Mustafa. Ancak Ezgi kızgın bakışlarını attı. ‘Sizin konunuz ne? Su an bulunduğumuz ortam ne?’ demek istemişti.

“Ne yapacağız?” diye sordu Ezgi tedirgin bir ses tonu ile.

“Sırtından dürtüklesen kanka?” dedi Mustafa.

“Olmaz! Ya zarar verirse?” diye itiraz edecek gibi oldu ancak sonra iç çekerek kabul etti Ezgi. İlerledi. Kolunu uzattı, omzuna nazikçe dokundu. “Hişşt,” dedi.

İrkilerek Ezgi’ye doğru hafifçe döndü. Ağlamış olmalıydı. Yanağından bir damla yaş süzülmüştü. Bebeksi bir yüzü vardı ancak buna rağmen ürkütücü bir havası vardı. Cansız dudakları, kocaman gözleri vardı. Birkaç kahkül alnına düşmüş bir kaçı ise arkaya doğru yatarak dağınık bir şekilde dizilmişti. Gözleri Elenco’nun gözlerine neredeyse tıpatıp benziyordu. Sadece ortada, bir çukur vardı. Gerçekten garip gözüküyordu. Göz kapağını yavaşça indirdi, bir göz yaşı daha süzüldü. Sonra cansız dudaklarının arasından bir hıçkırık fırlayarak yere yığıldı.

Ezgi korkuyla ellerini ağzına kapattı. “Aman Allah’ım! Ne yaptım ben böyle. Hayır!” sonra gözlerini iki arkadaşına çevirdi. Kendisi kadar arkadaşları da hayretler içindeydi. Ezgi yere yığılan kızın yanına çömelip kafasını avuçlarının içine aldı. Sanki cansız gibiydi. Cildi buz gibiydi, bunun yanısıra pürüzsüzdü.

“Özür dilerim! Lütfen, uyan. Lütfen! Sadece iyi misin diye soracaktım!” diye haykırdı adeta Ezgi. Yere yığılan kızın başına Sinem ile Mustafa da geldi. Ancak saniyeler sonra arkalarından sinirli ve korkmuş bir ses yükseldi.

“Hey!”

---

Herkese merhaba arkadaşlar 🌙

Kış adı altında kış anlamı taşımayan ılık bir Cumartesi sabahından herkese merhaba ve günaydın!

Kış gelmedi dimi bir türlü :d

Zaten kış bitecek arkadaş doğru düzgün yağmur bile görmedik. 😂

Ne diyorum ben ya :P

Soralım soruları :))

Bölüm nasıldı? Beğendiniz mi? Düşüncelerinizi bu satıra,

Önerilerinizi bu satıra almak istiyorum. 😊

Aa bölüm hakkında soru sormadan olmaz 😉

🌙 O kız neden ağlıyordu?

🌙 O kız neden hem Elenco'ya hem de normal ruhlara benziyordu?

🌙 O kız neden bayıldı?

🌙 Arkalarındaki kişi kim?

Kelime Sayısı: 477 kelime

Bu gün içinde bir bölüm daha yayınlama ihtimalim var 😊

Hadi bakalım, sağlıcakla kalın!

Kaçış « Düzenleniyor »Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin