1.7 Biliyorsun. Değil mi? ❓ (yılbaşı özel)

27 22 18
                                    

“Sinem!” diye andı kardeşinin adını bir kez daha Ezgi. Sesi ağlamaklı, titrekti. Gözleri dolmuştu.

Mustafa da ondan ne eksikti ki? Her şey bir anda olmuştu. Kaybediyorlardı kardeşlerini.

“Yapma bunu bize…” dedi giderek kısılan sesi ile. Kolu hafifçe yanına düştü. “Yapma…”

“Kardeşim!” haykırdı Mustafa. Sesi ilk defa böyle yüksekti. Sesi çarptı eski duvarlara,yankılandı. Ses yavaşlayarak, tabiri caizse kaybolarak yok oldu.

Kısıldı…

Kısıldı…

Kısıldı…

“Orda kal. Döneceğim!” dedi ve bir anda attı kendini suya Mustafa. Ezgi’nin ağzı bir şey diyecekmiş gibi bir an açıldı ancak geri kapandı. Elleri ile yüzünü sıvazlayarak titrek bir nefes daha çekti ciğerlerine…

⚪Playback ▫ Sinem’in Ağzından ⚪

Nefes nefeseydim. İster demin kazayla bastığım bloğun sebep olduğu olay olsun, ister su an altımızdan kayan merdivenler olsun artık ümidimi tüketen son olaylardı bunlar.

Her şey bir anda gerçekleşmişti.

En son yukarı çıkıyorduk, sonra ayağım adeta boşluğa düştü. Bir an ayağımda değişik bir enerji yayılımı, ısı hissettim. Yüreğim ağzıma gelmişti. Ön dişlerimi dudaklarıma bastırdım. Gözlerimi aşağı indirerek ayağıma baktım.

Gerçekten korkmuştum. Hep böyle şeylerde başımıza bir şey geliyordu.

Ben bir bela mıknatısıyım, kesinlikle.

Mustafa ile Ezgi bir yerlere baktı buna engel olacak bir şeylere. Kağıt buldular. Ancak kağıtlar boştu. Pencerede de bir şey yoktu. Ne yapmıştım ben böyle?

Sonra Mustafa ile Ezgi bana cesaret vermeye çalıştı. Üçten geriye saydık, ayağımı hızla çektim ve koşmaya başladık. Bir müddet boyunca koştuk. Korkudan, adrenalinden olsa gerek aynı zamanda da koştuğumdan dolayı nefes nefeseydim. Nefesim daralmıştı. İçime nefesi çeksem de yeterli gelmiyor adeta göğsümün ortasında içime oksijeni çekmeme engel olan bir baskı oluşuyordu. Ondan biraz geride kalmıştım. Ezgi ile Mustafa ulaşmıştı. Bana sözleriyle destek olmaya çalıştılar hızlanabilmem için.

Ancak, olmadı.

Başaramadım.

Son bir çabayla ileri atılsam da kurtulamadım altımdaki ahşapın yok olarak oluşturduğu boşluktan.

Ayağımın altı boşaldı, ilerleyemedim. Sırt üstü bir saniyeden kısa bir süre için düştüm. Sırtım soğuk bir maddeye çarptı. Adeta beton gibi bir an sertlik oldu. Sırtım adeta yandı. Sonra suyun içinde buldum kendimi. Nefesimi tutacak zamanım dahi olmamıştı, neye uğradığımı şaşırmıştım. Saçlarım, suyun içinde zarif hareketler ile bedenime bağlı olarak aşağıya doğru süzülüyordu.

Keşke daha önceden yüzme öğrenseydim.

Nefes alamıyordum. Adeta çırpınasım geliyordu. Adeta göğsümde bir baskı oluyor, ciğerlerim adeta içine çöküyordu. Bunu tabii ki yazıya dökerek ifade edebilmek, bu anı yaşatabilmek o kadar zor ki… Eğer beni anlamak istiyorsanız zorlanana kadar nefesinizi tutun. Işte o an içiniz çöküyor gibi oluyor. Onu yaşıyorum ışte.

Görüntüler niteliğini kaybediyor ve sonsuz bir maviye gömülüyordum. Gözlerim kararıyor, görüntüler birer siluete dönüyordu. Artık dayanamadı gözlerim. Yavaş yavaş perde çekti gerçekliğe. Beraberinde ise, kapıları kapattı bilincim…

Kaçış « Düzenleniyor »Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin