2. Bölüm

5.4K 251 264
                                    

Multi medya: yakışıklı Arat'ımız. Bu arada Arat, Bora'dan büyük. Hem kitapta hem gerçekte.

Canımı acıtmamıştı ama sanki diğer tokatlarından daha ağırdı bu, sanki bu seferki uçurumdan düşmüş hissi vermişti.
Yana eğilen başımı öfkeyle kaldırdım.
Bu ilk kez dayak yediğim bir zaman dilimi değildi. Her seferinde suçlu bulunduğum için dayak yerdim. Ya da hadsizlik yapmışımdır ama bu sefer haklı olduğum için dayak yemiştim. Beynimde şimşekler çakıyor güzel her anıyı öldürüyordu. Her biri tek tek yok olurken saf nefret yeryüzüne doğuyordu. Belki de ilk kez böylesine bir nefret ile açılmıştı gözlerim. İlk kez karşımdaki kadın anne sıfatını benim için yitirmişti.
Gerek var mıydı böylesine bir yalana? Böylesine bir acıya. En başından söyleselerdi mesela. Evlatlıksın denseydi belki bunca sene gözlerinde bana ait duygular aramazdım. Her seferinde kendimde kusur bulmaz, evlatlığım ben der geçerdim. Ben o kara günlerimde bile böylesine bir acı çekmemiştim. Meğer bundanmış benim değersiz oluşum. Beni doğuran öz annem üstüme para vermiş benden kurtulmak için üvey annem niye sevsin ki.

-sen, siz.. diyecek laf bulamıyorum.
Gerçekten senin kızın değilim değil mi?

Kısık sesle sarf ettiğim sözler annemde şok etkisi yaratmıştı. Gözleri açılmış ne diyeceğini bilemez bir hale gelmişti. Ağzını açıp kapatıyor doğru kelimeleri bir türlü bulamadığından konuşamıyordu. Nihayet bir kaç kelimeyi bir araya getirmeyi başarmış, öfkeli sözlerini bir bir sıralamıştı.

Annem: sen ne diyorsun kızım? Sanki ateşe dokunmuş gibi havadaki elini indirdi.

-yalan söylemediğim aşikar.

Öfkeyle etrafta dolandım. En çok kendimyedi öfkem. Salaklığımaydı.

-Bende diyorum ki bana yalan söylüyorlar. Herşey saçma bir düzmece.

Hayal kırıklığıyla anneme baktım. Onun gözlerinde gördüğüm umursamazlık sinirimi daha da bozuyordu. Eminim tek düşündüğü benimle beraber gidecek paralardı.

-hah! Aptalın tekiyim..!

Kapı çalınca onunla birlikte annem kapıyı açmaya gitti.

Annemin yüzünü gördüğünden her halde "noluyor?" Diye sordu babam bildiğim adam.

-Gel gel, gerçeklerden bahsediyorduk.

Babam, salona girerken koltuğa oturdu. Bir yandan ceketini çıkarmış annemin ellerine tutuşturmuştu. Gözlerimdeki öfkeden midir, evdeki gerginlikten midir bilmem şaşkınca anneme bakıp ardından tekrar bana baktı.

Babam: ne gerçekleri?

Elimi havada bir kaç tur döndürüp yalandan bir şaşkınlıkla açtım gözlerimi.

-Imm... mesela kızınız olmadığım gerçeği yaa daa...para karşılığı bana baktığınız gerçeği..!!

Babam şok olmuş gözlerle bana bakarken sinirden çıldırmak üzereydim.

Neden inkar etmiyorlardı? Hayır kızım böyle bir şey yok, kim dediyse yalan söylemiş diyip neden bana sarılmıyorlardı? Neden yalanlamıyorlardı? Neden susuyorlardı? Yine kızsalardı bana. Yine öfkeyle elleri kalksaydı annemin. Babam yine saçmalama deseydi.

Hâlâ daha inkar etmelerini beklediğim için kendime acıdım.

'Hah' diye bir nida çıktı alayla ağzımdan.

-HERŞEY DOĞRUYMUŞ, HERŞEY GERÇEKMİŞ İNANAMIYORUM YA. NASIL OLUR BU? NASIL YA?

Bağıra bağıra, içimdeki öfkeyi kusmak istercesine karşımdaki insanlara haykırdım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YORGUN (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin