Deli Kızın sonsuza dek uyumaya karar verdi, yorgunluğundan. Beni sevmedin güz yarası. Duydum, o kadına söylediklerine inandığını duydum.Sana duyduğum bu kör aşkın gözlerini açtın.
Ve güldüğünü de duydum.
İlk defa gülmen beni mutlu etmedi, aksine öl istedim.
Tüm gece boyunca duvarı izledim, sabah kalktım ve sana kahvaltı hazırlamaya başladım.
Çünkü gelip bana inandığını söylemene ihtiyacım vardı.
Benim bir tek senin inanmana ihtiyacım vardı.
Sonra elimden bi bardak kaydı.
O bardağın camlarını toplarken sen içeri girdin, gülümseyerek hatta.
Bana bakmadın ve direk sofraya diktin gözlerini. Ellerimde ki camları sıktım. Bana gözlerini çevirdiğinde acısını hissettim.
Elim çok acıdı.
Ve seni kapı dışarı ettikten sonra gece boyunca ağladım dedim ya, elim çok acıdı.
Deli kızın uyumaya karar verdi, asla uyanmamak üzere.
Bana Deli Kızım diyorsun ya, neden söylenenlerin yalan olduğunu söylemiyorsun.
Söylesene Tufan!
Deli Kızım uyuma! Söylenenler yalan! Desene...
Demiyorsun aksine susuyorsun.
Susmasaydın olmaz mıydı?
Lâl oluyorum yavaş yavaş. Kelimelerim birbirine karışıyor, cümlelerim birbirini dövüyor.
Küllerimden doğmadım ben aksine küllerim rüzgarına savrulup, senin benliğinde kayboldu.
Gidiyorum, seni öldürmeye gidiyorum. Baştan aşağı sen olan beni öldürmeye gidiyorum.
Geç oldu Tufan, çok geç.
Güneş doğuyor bak! Sende mutlu ol! Kurtuldun benden!
Hoşçakal güz yaram, hoşçakal...