Multimedia var.:)
"Çünkü o.."
"...Bunu sana söyleyemem"
Meraklandır ve git,Çünkü o? Çünkü o ne ? Çünkü mükemmel cheeriomuzu sana tercih edecek değil.Olay bu.
Zilin sesi düşüncelerimi bozdu,her zamanki gibi.10 dakikadır burada dikiliyordum yani..İçeri son olarak Artie de girdiğinde tamamlanmıştık.
İçeri Quinn ile birlikte iki Cheerio daha girdiğinde , hepimizin yüzü anlamsız bir hal aldı.
"Quinn,Santana ve Brittany size birşey göstermek istiyorlar"
Bu üçünü hep beraber görüyordum zaten,meşhur Unholy Trinity.(Kutsal Üçlü anlamına geliyor)
Santana denilen esmer kızın el hareketiyle,orkestramız çalmaya başladığında,ilk olarak Quinn çıktı sahalara.Bu şarkı..Tanıdıktı.I Say a Little Prayer!Bu şarkıyı kimse benden iyi söyleyemez! Cheeriolar minicik etekleriyle önümüzde dans ederken,bizim erkeklerin gözleri fal taşı gibi açılmıştı tabii ki.Eğildiklerinde yumurtalıklarına kadar gözüktüğünü duymuştum.İç ses sen sapık mısın ? Düşündüğün şeye bak!
Ve tabiiki alıştığınız gibi düşüncelerimi bölen birşey olması lazım.Bu sefer U.T'nin şarkı bitiminde bana attığı bakışlar oldu.
Bay Schuester bir yandan alkışlarken "Harika deyil mi?" dedi.
Harika ya harika.Tahtım elden gidiyor,harika!
"Evet çocuklar,bugün ki konumuz"
konuşmayı bırakıp tahtaya birşeyler yazdı ve devam etti
"BÖLGESEL YARIŞMA! Biliyorum ki ,çok yeniyiz ve sevilmiyorsunuz,bu yarışma dönüm noktası olabilir.Eğer kazanırsak..ULUSAL YARIŞMA NEW YORK'TA!
Ve çığlığı bastım.Üçlünün bakışlarını umursamadan.Benim için bundan özel birşey olamaz,New York! Odamın Broadway yazılarıyla dolu olduğunu söylemiş miydim? Uyandığımda gördüğüm ilk şey tavandaki New York resmi!
Bu yarışmayı kazanmalıydık.Kazanmalıydım.
................
"HAZIR OLUN ÇOCUKLAR ÇÜNKÜ OHİO'YU İNLETECEĞİZ!"
"I'm gonna hit the city" diye şarkının melodisiyle bağırarak girdi içeriye Brittany.
"Hadi prova alalım" diye heyecanla bağırdı Tina.
Evet popülerlerdi,yatmadıkları erkek kalmamıştı ama bu odaya girdiğiniz anda herşey değişiyordu.Herkes birbirbiriyleydi,ezik,kilolu,zayıf,popüler,uzun,kısa.Hatta benim gibi burnunuz büsbüyükse bile birşey değişmiyordu.
"Gidemiyoruz.Engelli girişi olan ayrı bir otobüsümüz olmadığı sürece.Bunun için ayrı bir para vermiyorlar,üzgünüm.Ama birşeyler satarak,bu parayı elde edebilirsiniz."
"O gelmesin.Böylece çözülmüş olur." Brittany parmağıyla Artie'yi süzdü ve ;
"Aynen."
diyerek katıldı Santana ona.
Nasıl bu kadar acımasız olabiliyordı ki?
"Buranın farklı olduğunu sanmıştım.." dedi Artie mahçup bir sesle,kendimi gerçekten kötü hissettim o an.
"Çocuklar.." diye söze girerek ayağa kalktı Finn
"Ben sizden önce,tek söylerdim.Kendimde birşeyler keşfetmeme o kadar yardımcı oldunuz ki.Ve biz,bu iki seneyi beraber geçireceğiz.Şimdi.Artie'siz gitmek gerçekten içinize siner mi? Ben sinmeyeceğine eminim,fazla iyi kalplisiniz.Ve,onun gelmesi için de herşeyi yapıyoruz.Benim aklımda şimdiden bir fikir var bile!Quinn harika cupcakeler yapar ve,bizde satar,para elde ederiz."Sanırım beni Finn'e çeken şeyi bulmuştum.Yakışıklı gülümsemesi,harika yeteneği..Ama en çokta,o çok güzel kalbi.
Onu seviyordum ve bunu anlamama bir kez daha neden oldu.
O başkasına ait olsa bile.Quinn bu fikirden çokta memnun olmuşa benzemiyordu,ama sevgilisine mahçup olmamak için yapmacık bir gülüş atıyordu etrafa.
Mercedes her zamanki alışkanlık olmuş hareketiyle elini beline koyup ayağa kalktı ve lafa koyuldu
"Gerçekten birilerinin bizden birşeyler satın alacağını mı söylüyorsun,kendin inanıyor musun şu dediğine?"
Bense sessiz kalmayı tercih ettim.Çünkü konuşmaya başlarsam saçmalarmışım gibi geliyordu.
"Halledeceğim"
diyerek odadan çıktı Finn,tıpkı Will Schuester'in yaptığı gibi.En son bu söz bu odada söylendiğinde,Finn gelmişti.
Bakalım yeni üyemiz kimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Quarterback
Fanfiction"Peri masalları her zaman mutlu sonla bitmez,öyle değil mi ?"