Öncelikle birkaç bilmeniz gereken şey var.Hephaestus aslında Zeus ve Hera'nın oğlu ama bu kitapta Zeus onun öğretcisi.Hephaestus: Ateş Tanrısı
Zeus: Gök Tanrısıİyi okumalar. Umarım beğenirsiniz. Lütfen yorum yapın...
~Sugar
Min YoonGi
Sinirle yürürken içimdeki ateşin beni bile yaktığını iliklerime kadar hissettim. Öfkeliydim hayatımdaki her şeye...Yanlarından geçtiğim bedenler saygı ile eğilirken hiç birini umursamadım. Onlar sadece korktukları için bana yakın davranıyorlar çünkü bana karşı yapacakları en küçük hata onlara pahalı patlayacak...
Ben onların gözünde korkulan biriydim ve bu saygıyı böyle aldım. Büyük işlemeli beyaz kapıyı açıp içeri baktım. Oradaydı. Oturuyor ve bana gülerek bakıyordu. Biliyordu,buraya geleceğimi biliyordu.
"Bende seni bekliyordum Yoonie. Epey oldu değil mi?"
Gülerek bakarken onu süzdüm. "Epey oldu çünkü buraya gelmeme izin vermedin ama şimdi izin veriyorsun..."
Yumruklarını sıkmaya başladım. Ateşim çıkmak istiyordu lanet olsun ve benim de istediğim buydu!
"Bazı şeylerin farkına varmalıydın. Ve bakıyorum da farkına varmışsın."
Sakinlik ile konuşan bedenine yumruğunu geçirmek istiyorum.
"Sen,"elimle onu göstererek konuştum ve sinirden güldüm." Sen karışmadan önce her şey daha iyiydi ama sen o lanet burnunu siktiğimin her şeyine sokmaktan asla vazgeçmiyorsun! "
Sinirden sesimi kontrol edemiyorum ve içimde bir ses bana hiç iyi şeyler olmayacak diyor." Ben yapabileceğim en iyi şeyi yaparak seni Dünya'ya gönderdim sen rahat durmayıp orayı da karıştırdın YoonGi."
"Ben mi? Sana hatırlatayım beni böyle yetiştiren sendin."
Tehlikeli bir şekilde fısıldadım ve ona baktım güldü ve ayağa kalkıp yanıma geldi. Ensemden kavrayıp beni kendine doğru çekip fısıldayarak konuşurken ona şaşkınlıkla baktım. Bu tür hareketleri yapmazdı o.
"Sen kendini yatıştırmak için bir şey bulmalısın. Ateşin her şeyi yakıyor ama sen inatla bunu görmeyerek hâlâ yakıp yıkmaya ve önüne gelen her şeyi küle çevirmeye devam ediyorsun Gi."
Ona dikkatle bakıp bir adım geriye çekilip mesafeyi açtım.
"İçimdeki ateş her güçsüz olan şeyi yakmak isterken sen ," onu süzdüm ve "Bana neyden bahsediyorsun?"
Bana bakıp gülmeye başladı ve en sonunda duvardaki tabloyu gösterdi.
Bu tablonun anlamını her zaman merak etmiştim. Ona bu tablonun anlamını sorduğumda bana sadece 'büyümen' gerek demişti. Ve şimdi ise karşımda duran bu tablo ile nasıl bir alakam olabileceğini sorguluyorum.
"Seni bulduğum da YoonGi çok küçüktün YoonGi ve bana geldiğin günden beri bu tablonun anlamını sordun. Bu tablo ihanet eden bir grup meleğin düşüşünü ve cennetten kovulmalarını anlatıyor."
Bana baktı ve "Sende kovuldun,'' derin bir nefes aldım o bunları söyleyince.
"Bunun konumuzla alakası ne?" Ona bakıp sorduğum soru gülmesini sağladı.
"Anlayacaksın ama şimdi gitmen gerek."
"Hayır... Daha bitme-" gözlerimin kararması üzerine küfür edip karanlığa bıraktım kendimi.
🌹🌹🌹
Min YoonGi gözlerini araladığında karşısında görmeyi beklemediği bir kişi ile duraksamış ve ona bakmıştı. Ölmek isteyen beden odadan gelen sesler üzerine ikilemde kalsa da odaya girip ona yardım etmek istemişti. Çünkü inanıyordu ki yerde acı içinde kıvrandığını gördüğü bedenin hala iyi biri olabileceğine dair içinde umut vardı. Gözlerini açan beden karşısındaki onu endişe ile süzen bedene baktı.
"Ne oldu burada?" Başını ovalayıp ölmek isteyen beden ile gözlerimi buluşturdu.
"Bilmiyorum, birden... Bir çığlık geldi bu, sanki biri yanıyor gibiydi. Sonra senin sesini duydum ve buraya geldiğimde seni yerde yatarken buldum. Bir şey sayıklıyordun.... Çok korkutucuydu."
Beyaz olan beden gözlerini yumdu. Aklına gelen şeyler ile küfür etti. O sırada yanındaki korkmuş olan bedenin sesini duydu.
"Tüm bunlar da ne... Böyle?"
Ölmek isteyen beden yerde duran bir kağıda dokunacak iken sert ses ile durdu.
"Sakın dokunma... Ve bunlar," gözlerimi açarak karşıdaki genç olan bedene baktı."Seni şu anda ilgilendirmiyor."
Ölmek isteyen bedenin kaşları çatılmıştı." Nasıl şu anda ilgilendirmiyor? Daha sonra beni ilgilendiren mi yani?"
Min YoonGi şunu fark etti kendisinden küçük fakat uzun olan bu beden gerçekten kişi gerçekten dikkatliydi.
JungKook onu süzerken Yoongi rahatsız bir şekilde kıpırdandı. Şu anda her şeyden rahatsız eden bu konuşmadan kurtulmak istedi. Bu yüzden ayağa kalkarak odadan çıkmak için yürümeye başladı.
"Neyden korkuyorsun? Yada neyden kaçıyorsun?"
JungKook da onun gibi ayaklanmış ve elini tutarak onun durmasını sağladı. YoonGi kafasını ona çevirdiğin de kahve gözleri büyük bir merakla ona bakıyordu.
"Ben bir şeyden korkmam." Sert bir şekilde konuşurken kaşları çatılmıştı.
"Ama kaçıyorsun. Bunu inkâr etmedin." Ve işte o zaman Min YoonGi JungKook karşısında ilk kez titredi ve kolunu çekip bakışlarını kaçırarak odadan çıktı.
🔥🔥🔥
Min YoonGi
Benim hakkımda bunları düşünmesi bana onu hatırlattı. O çok güzeldi. Tıpkı bir melek gibi fakat beni bırakıp gittiği an gözümdeki değeri eksilere indi.
Okyanus onun en sevdiği şeylerden birisiydi. Bende çok severdim ama o gittikten sonra onun sevdiği şeyler bana sadece acı getirdiği için nefret etmeye çalıştım. Ama yapamadım çünkü o benim bu hayatta kıyamadığım ilk kişiydi....
Merhaba epey oldu bu kitaba bölüm atmayalı... Bu yüzden buna attım ve yeni bir kitap yazmaya başladım. Omegaverse olacak umarım beğenirsiniz.
Sugar~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meet Evils ∞ YOONKOOK∞
FanficMin YoonGi ateşi ile her şeyi yakıt yıkarken bir gün karşısına bir beden çıkar, ilk defa karşısında ağlayan birini öldürmez çünkü o diğerlerinden farklı olarak onu öldürmesini ister. YoonGi'nin içindeki ateş he şeyi yakmak isterken önüne çıkan beden...