Hayat, bazen insana öyle bir çelme takıyordu ki, kalkmak için çok fazla güç toplaman gerekiyordu, mücadele vermen gerekiyordu, hissiz olman gerekiyorduki önündeki engelleri canının yanmadığını gösterek aşabilesin. ancak bu şekilde zorlukları aşabiliyordun. Ama bazen öyle derin yaralar açıyordu ki, unutamıyordun, aklından çıkmıyordu, her kış aklına geliyordu, her kar kokusunu aldığında, her titrediğinde.
Söküp atamıyordun. Dıştan nasıl hissiz gibi gözüksende, içinde fırtınalar, derpemler oluyordu, Her yalnız kaldığında.
Merhaba, ben Demet, Demet Esen. En iyi arkadaşı ve sevdiği çocuğun arkasından iş çevirdikleri kişi. Belkide çoğunuz bunu yaşadınız. Bilemiyorum. Sadece bunu atlatmam kolay olmadı.
Aradan iki sene geçmişti. O yıl okula gitmemiştim. Haftanın her günü rehabilitasyon merkezindeydim, aynı filmleri tekrar tekrar izleyip kendimi daha da çıkmaza sürüklemiştim, İyice asosyal olmuştum ama hala unutmamıştım. Ama bu sene herşey farklı gelişmişti. Lise'ye devam ediyordum. 21 yaşındaydım, Olgunlaşmıştım ve artık hiçbirşeyi umursamıyordum. En garibi ise Poyraz'la çıkmaya başlamıştım. Poyraz beni lisenin ilk senesinden beri karşılıksız seven bir çocuktu. Aynı zamanda o lanet yaz aylarında Samir'in en yakın arkadaşı olduğunu öğrenmiştim ama kavga ettikleri için artık görüşmüyorlardı. Herneyse. Bana psikologluk yaptı. Beni dinledi, güldürdü, kalabalık bir arkadaş grubuyla tanıştırdı. O da eğitimini dondurdu. Okuldan sonra değişik kafelerde takılıyorduk. Değişik derken bol dumanlı yerlerde. Hayır, sigara içmiyordum ama o ortamlarda serseriler takılıyordu. Poyraz tanındığı ve sevildiği için rahattık. Bazen başımıza bela alıyorduk ama bu macera yaşamamıza neden oluyordu. Bir sürü belalıya karşı gelip kaçıyorduk ve eğleniyordum.
Sırtımda bir anlık baskı hissedince arkamı döndüm.
"Özür dileriz, kartopu savaşı yapıyordukta yanlışlıkla sana geldi." Onlara tebessüm ettim. "Önemli değil."
Tam yanımda bir araba kornası duyunca kafamı çevirip baktım.
"Atla."
Poyraz gelmişti sonunda. Ön kapıyı açıp içeri bindim.
"Özür dilerim beklettim."
Gülümsedim ve eğilip yanağını öptüm. Aslında aramızdaki şey farklıydı. Bir kere beni öpme girişiminde bulunmuştu ama ben izin vermemiştim. Değişik birşey işte.
"Bugün nereye gidiyoruz? Daha doğrusu başımıza hangi belayı alacağız?" Küçük bir kahkaha attı.
"Bela denince akla ilk gelen yere gidiyoruz. Hazır ol."
Suratımda istemsizce bir gülümseme oluştu.
"Korkut ve Selin'de gelecek mi?"
"Onlar şimdi orda bizi bekliyorlar."
Konuşmayı bırakıp arabayı çalıştırdı. Arabanın içinde olduğum için çok sevinmiştim çünkü dışarısı çok soğuktu. Kar yağıyordu.
--
"Demet!" Selin sevinçle cırlayarak bana sarıldı. Beni çok seviyordu ve çok iyi anlaşmıştık. Korkut ve Selin'de bana çok yardım etmişlerdi. İkisi çıkıyorlardı ve çok yakışıyorlardı. Seline kollarımı sımsıkı sardım.
"Özledim ama." dediğinde beni daha da sıktı.
"Özlediğin kişiyi boğacaksın birazdan."
kahkaha attı ve daha da çok sıktı. Bu kız on İsmail Türüt gücündeydi.
"Fazla sevgiden zarar gelmez." bunu söyleyen Korkut'a baktığımda gülümsedim. Selin benden ayrıldığı anda korkut bana sarıldı ama Selin'in aksine nazikti. Kısa süreli sarılmamızdan sonra ayrıldık.
Poyraz'ın elimi tutmasına izin verdim ve içeri girdik. Burası daha önce girdiğimiz yerlere benzemiyordu. Çok fazla siyah ve kırmızı vardı, griyi unutmamak lazım. Nefes alınamayacak kadar duman vardı. Buradakiler insan mıydı? Pek rahatsız olmadım çünkü artık alışmıştım. Yine de çok fazla duman vardı. Yüksek sesle müzik çalıyordu. Yanımıza yapılı bir adam geldi.
"Poyraz bey, masanız şu tarafta."
Adamın gösterdiği yere gittik. Burası başka bir salon gibiydi. Yine çok fazla duman vardı ama sadece siyah ve beyaz hakimdi. Odanın kapısının hemen yanında bar gibi bir yer vardı ve orada bir tayfa oturuyordu. Hepsi siyah ve kapalı renkler giyinmişti. Bize bakmaya başladıkları an, onları incelemeyi bırakıp önüme döndüm. Burada hafif sesli müzik çalıyordu. Sadece o tayfayla bizim tayfa vardı. Onların konuşma sesleri de kesilmişti biz girdiğimizde. bize bakıyorlardı ve rahatsız olmustum. İki tanesi bize bakmıyordu sadece sigara içiyorlardı. Girdiğimiz her yerde insanlar bizi inceliyordu. Bu tayfa bayağı belalı bir tayfa gibiydi. Büyük bir macera olacağa benziyordu. Masamıza yerleştik. Garson yanımıza geldi.
"Ne alırdınız Poyraz bey?"
"Bey kelimesi çok resmi öncelikle. Kendimi yaşlı moruklar gibi hissediyorum. Poyraz diyebilirsin."
Bıyık altından güldüm. Poyraz, Selin ve Korkut bira aldı. Bira beni çok çabuk sarhoş ediyordu ve üzerimde büyük etkiler bırakıyordu.
"Sen ne alırsın?" Dedi Poyraz bana dönerek.
"Bira üzerimde hiç hoş etkiler bırakmıyor, biliyorsun ki. o yüzden meyveli gazoz."
Garson bana gülümseyip, yanımızdan ayrıldı. Gülmeye başladım ve Poyraz'a dönerek, "Poyraz bey? Nasılsınız?" Dediğimde bizim tayfa gülmeye başladı. Biz gülerken, birden o tayfadan siyah deri ceketli ve arkası dönük olanlardan biri sandalyeyi gürültülü bir şekilde düşürerek sandalyeden indi ve WC tabelası olan kapıdan içeriye girdi. Doğrusu hepimiz gülmeyi kedmiştik. Ben üç buçuk atıyordum.
Siparişlerimiz geldiğinde sessizce konuşarak içeceklerimizi içiyorduk. Göt yemiyor tabii çünkü yine buradaki yerine gelmişti.
Bir süre sonra çok tuvaletim geldi. İki şişe gazoz içmiştim.
"Ben lavoboya kadar gidiyorum." dediğimde başlarını olumlu anlamda salladılar. O deri ceketlinin girdiği kapıdan içeri girip kadınlar tuvaletini buldum. Kendimi direk tuvalete atıp ihtiyacımı gördüm ve çıktım. Ellerimi yıkayıp, kenardaki temiz peçeteye kuruladım. Saçlarımı düzeltirken kapı açıldı. Kim olduğuna bakmama gerek yoktu çünkü Selin girmişti. İçerden masa devrilme sesleri gelince kafamı hızla kapıya yöneltmemle yanımdaki duvara sertçe yaslanmam bir oldu. İçeride çalan müziğin sesi birden kulakları patlatacak seviyeye çıktı. Kafamı vurmuştum ve çok acımıştı. Acıdan dolayı gözlerimi yumduğum için kim olduğunu göremeden kulak hizzama geçmişti. Çığlık atmaya çalıştım ama o kadar yüksek bir seviyedeki müzikten çığlığımın duyulması imkansızdı.
"Poyraz!"
Kolunu boğazıma bastırdı ve nefesim kesildi. Çırpınmaya çalıştım. Ben çırpındıkça bana kendini daha çok bastırıyordu. Gözlerim dolmaya başladı çünkü Otelde yaşadığım şey aklıma geldi. Kolunu biraz gevşettiğinde nefes aldım.
"Bırak beni!"
Kulağımda nefesini hissettim.
"Bu ne mutluluk böyle?"
Sesi duyunca nefesimi tuttum. Gözlerim istemsizce doldu. Sesim çıkmıyordu. O an kalbimin nasıl hızlı attığını hissettim.
"Samir." Dedim çatallaşan sesimin çıktığı kadar.
"Aynen öyle. Nasıl bu kadar mutlu olabiliyorsun? Bana da anlat."
Yutkundum. Vücudum alev almış gibi yanıyordu. sesi çok sakin ve ciddiydi. Boğazımda oluşan kocaman bir düğüm yüzünden konuşamıyordum. "anlatsana." Dudağını yanağıma sürtünce, dudağının değdiği yerler buz kesildi. Boşta olan eliyle cebinden birşey çıkardı ve bana doğru yaklaştırdı. Küçük siyah şeyi, eliyle hızla ileri itip açtı. Parlak ve keskin birşeydi.
"Mutlusun. Hem de fazlasıyla. Hemen unutmuşsun. Bunun yanında... Poyrazlasın."
Neler çektiğimi bilmeden konuşması sinirlerimi harekete geçirdi. Aptal. Ondan o kadar nefret ediyordum ki!
"Benimle olmak yerine Poyrazlasın!" Diye bağırınca kalbim ağzımda attı. Hıçkırarak ağlamaya başladım ama bu sefer sessiz ağlamıyordum. "Şşşş. Tamam." yine sakindi. Ne olmuştu ona böyle. Bir bağırıp, bir de sakin oluyordu.
"Ama birazdan...Kirpiklerine kadar benim olacaksın."
Çakıyı boynumun biraz arkatarafına dayatıp kaydırdı. Gözlerimi o acıyla sıkıca yumdum ve acıyla çığlık attım. Bileğimi kestiğim zamandan bile daha da çok canımı yakmıştı ve bir süre sonra gözlerimi açık tutmakta zorlandığımı hissettim. Kendimi uyanık tutmam gerekiyordu. düşecek gibi oldum. Aniden sırtımda ve bacaklarımın altında bir sıcaklık hissettim ve ardından havalandım. Gözlerim bir bulanıklaşıyor, bir netleşiyordu. Boynumdan gelen sıcak sıvının sırtımdan aşağıya süzüldüğğnü hissedebiliyordum.
Tuvaletin kapısından çıktığımızda, O tayfayla bizim tayfa birbirine karışmıştı. Poyraz'ı iki kişi tutmuş, bir taneside dövüyordu. Selin'i tutuyorlardı. Gözleri beni bulunca bana bakıp bağırmaya başladı. Gözlerime direneniyordum. Korkut'uda aynı şekilde Poyraz gibi dövüyorlardı. Gözlerime daha fazla direnemedim ve kapanmalarına izin verdim...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz Kokusu
Random"Hayat ne tuhaftı, bize zarar veren şeyler aynı zamanda huzur bulduğumuz trk şey olabiliyordu." /Azra Kohen/