BK-5

235 7 0
                                    

-Çoğu bölümğ bir günde yayınlamayı düşğnüyorum çünkü öylesine yazdığım bir kitaptı ve bu yüzden ciddi anlamda yanlışlarım var. Yanlışlarım için özür dilerim. İyi okumalar. Unutmadan! Multideki şarkıyı dinlemenizi şiddetle öneriyorum! ya da boşverin uykunuzu getirebilir •-•_
"Anladın mı?"
Kafamı yavaşça olumlu anlamda salladım.
"Ayrıca diğerleriyle de görüşmeyeceksin."
Tekrar kafamı olumlu anlamda salladım.
"Güzel."
Yatağın üstünde duran montumu alıp giydim ve Samir'i takip ettim. Apartmandan çıktık ve arabaya bindik.
"Okula gitmeden önce bir yere uğramam gerek."
Gözlerim dalmıştı. Birşey demeden arabayı çalıştırdı. Okul yolunun tam tersine saptı. Kafamı koktuğa yaslayarak camdan dışarıyı izlemeye başladım. Samir ne derse kabul etmek zorundaydım. Eğer Poyraz'ı, Selin'i ve Korkut'u düşünüyorsam.
Dün gece beni kesin bir dille uyarmıştı. İçimde ki nefret gittikçe artıyordu.
"Geldik."
Kapıyı açıp indim ve karşımızda duran ihtişamlı, koskocaman eve baktım. Kapıdaki görevliler Samir'i görünce direk kapıyı açtılar. Samir'in elini avcumda hissettim ve ne olduğunu anlamadan evin içine girdim.
"Abi!" Deniz(Samir'in kardeşi. Demet, Samir'e aşık olduğu zamanlar tanışmışlardı)koşturarak Samir'e doğru gelince Samir çömeldi ve gülümseyerek kollarını açtı. Deniz bunu beklermiş gibi hemen Samir'in kollarına atıldı. Deniz'i son gördüğümden bu yana büyümüştü. Samir'den ayrıldı ve bana bakınca ağzı açık kaldı.
"Demet abla?"
Ona içtenlikle gülümsedim ve bende eğilerek kollarımı açtım. Hiç beklemeden bana sarıldı.
"Neredeydin? Çok özledim seni."
"Bazı işlerim vardı." benden ayrıldı. bende ona gülümsedikten sonra doğruldum.
"Ben üskata çıkıyorum. Bekleyin."
Deniz araya girdi,
"Annem ikide bir ismimi unutuyor abi. Gül teyze hasta olduğunu söyledi."
Kaşlarım çatıldı. Samir, Deniz'e baktı. Çenesi kasılmıştı.
"Gül nerede?" Diye sakince sorduğunda , Deniz mutfağı işaret etti. Samir bana baktı.
"Deniz'i al ve dışarı çık."
"Ned-"
"Çık."
Ona sinirle bakıp Deniz'i kucağıma aldım ve dışarı çıktım. Lanet kafam! Mont almayı unutmuştum. Tekrar içeri girdiğimde cam kırılma sesleri geldi.
"Sana kim Deniz'e birşey söyle dedi!?"
Tekrar kırılma sesi.
"O lanet çeneni bir daha açarsan, seni gebertirim!"
"P-peki Samir Bey."
Montu bırakıp koşarak dışarı çıktım. Samir beni görürse gebertirdi.
"Montumu unuttun Demet abla."
Ona gülümseyerek kendi montumu çıkarıp ona giydirdim. "sana birşey soracağım Deniz."
kafasını olumlu anlamda salladı.
"Annen ismini neden unutuyor?"
"O herşeyi unutuyor. Abim bana söylemese de annemin hasta olduğunu biliyorum."
Ona sarıldım ve alnını öptüm.
"Deniz, böyle düşünmemelisin. Annen hasta değil, sadece çok işleri vardır ve...bu da onun kafasını karıştırıyordur."
"Demet!" Kafamı yavaşça evin kapısına döndürdüm.
"İçeri gelin!"
Deniz'in elinden tutarak onu içeri götürdüm. Biz girdikten sonra Samir kapıyı kapattı.
"Ben yukarı çıkıp geliyorum, Deniz'i yukarı gönderme."
Merktan çatlıyordum.
"Bende gelmek istiyorum." dedim.
"Hayır."
"Samir, lütfen."
"Hayır dedim!"
Ona sinirli sinirli bakarken, o da aynı şekilde bana bakıyordu.
"Misafirler gelmiş, Bu küçük kız da kim? Evimde ne arıyorsunuz?"
Hepimizin bakışları merdivene yöneldi. Yasemin abla gecelikleriyle bize bakıyordu. Samir koşarak Yasemin ablanın yanına gitti ve ona sarıldı.
"Anne, benim Samir. Oğlun. Bak hatta bu da Demet. Hatırladın mı?"
"Benim oğlum yok ki."
Samir'in yüzünü göremiyordum arkası dönüktü.
"Gül!"
Adının Gül olduğunu öğtendiğim kadın koşarak ikisinin yanına gitti.
"Annemi odasına çıkar."
Gül kafasını olumlu anlamda sallayıp gittiğinde Samir hızla bahçeye çıktı. Hücrelerim donmuştu. Yasemin abla hiçbirimizi tanımamıştı.
"Deniz, bekle burada."
Hızla bahçeye çıktım ve Samir'i aradım. Bahçe kapısının dışında arabanın yanında telefon da kulağındaydı.
"Aç şu telefonu!"
Kendi kendine söyleniyordu. Durdu ve bekledi. Bende Yavaşladım.
"Sana o kadar para bayılıyoruz ve hiçbir işe yaramıyor!
"Elinden geleni yapıyor musun!"
"Oğlunu tanımadı!"
"Demans hastalığımıdır, her ne sikimse durdurun! Umrumda değil! Annem ölmeyecek!"
Demans mı? Bu hastalığın ne olduğunu bilmiyordum. Samir telefonu kapadı ve bu tarafa dönünce direk yana kaydım ve beni görmüş olmamasını umdum. Gözlerimi sıkıca yumup dudaklarımı dişledim. Araba kapısının açılma sesi gelince kafamı duvardan hafif çıkartarak baktım. Arabada birşeyler arıyordu. Bunu fırsat bilerek eve doğru koştum ve içeri girdim. Oturup Samir'i beklemeye başladım.
Onbeş dakika sonra eve girdi. Bana kısa bir bakış atıp Deniz'e seslendi. Çok geçmeden Deniz geldiğinde Samir ona sarıldı.
"Ben gidiyorum, sonra tekrar geleceğim. Olur mu?"
Deniz kafasını olumlu anlamda salladı ve Samir ona sarıldı. Bana gözleriyle onu takip etmemi söylediğinde ayaklandım ama Deniz önümde durup kollarını açtı. Gülümseyip ona sarıldım.
"Sende gel."
"Gelirim tabii."
Onu öpüp Samir'i takip ettim. Acele etmeden sürücü koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırdı. Bende ön koltuğa geçtim ve yok aldık.
Bizim okulun önüne geldiğimizdr arabayı durdurdu. Kapının önünde Poyraz,Selin ve korkut'a bağırarak birşeyler söylüyordu. Onları görünce istemsizce gözlerim doldu.
"Hadi."
Samir inince bende indim ve yürümeye başladım.
"Bekle."
Emir vermesinden befeet ediyordum. Bu kadar aciz olduğum için kendimden de.
Avcumun içinde onun elini hissedince Ona baktım. "Onlara bakmayı aklından bile geçirme."
İletlemeye başladık. Gözümdeki yaşlar görüş açımı bulanıklaştırırken gözlerimi kapadım ve yaşları düşürdüm. Göz ucuyla Poyrazlara baktığımda, hepsinin bana baktığını gördüm ve ağlayışım içten içe ağlamam dahada arttı. Okulun kapısından girdiğimizde herkes ilgilendiği şeyi bırakıp bize bakmaya başladı. Önümüzdekiler çekilerek bize yol verdiler. Fısıltılar başladı.
"Oha! Samir Çağan!"
"İyi de, Demet'le ne alakası olabilir?"
"Şanslı sürtük işte."
Gözlerimi kapatıp dişlerimi birnirine bastırdım. Bunlar bu piçi nereden tanıyorlardı?!
"Demet!"
Durup yavaşça arkama döndüm. Poyraz'ın sesini duymak içimi bir kez daha burktu. Hızla yanımıza geldi.
"Gücün bu kıza mı yetiyor lan!"
"Poyraz yapma." diye çatallaşan sesimle uyardım onu. Herkes toplanmış bizi izliyordu.
"Senin gibi bir aptala mı yem edeyim?"
Poyraz güldü,
"Senin konuşma gibi bir yeteneğin var mıydı? İstersen beynimi çıkarayım, eşitçe konuşalım?"
Herkes kıkırdamaya başladı.
"Senin belanı sikerim!" Poyraz bir anda yere düştüğünde küçük bir çığlık attım. Hiç beklemeden yerden kalkıp Samir'e vurmaya yeltendiğinde Samir onun kolunu tutup çevirdi.
"Yapma! Bırak!" Diye çığlık çığlığa ayırmaya çalışıyordum.
"Eğer Demet'e elini uzatırsan, elini sikerim."
Poyraz'ı bıraktı ve kolumu kavrayıp beni sürüklemeye başladı.
"Poyraz! Özür dilerim!" Diye bağırdığımda kolumu daha da sıktı.
"Kes sesini!"

Buz KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin