BK-3

287 11 4
                                    

-Bölüm geciktiği için çok özür dilerim :/ Multide Demet var, Playistte Demi Lovato - Nightingale-
Gözlerimi hemen açmama sebep olan şey yatakta kimsenin olmadığı farketmemdi. Hemen yatakta doğruldum. Etrafa bakındığımda kimse yoktu. Kalktım ve sessizce tüm odaları gezdim. Ev şuan aydınlık olduğu için kendini belli etmişti. Normal bir apartman dairesiydi. Samir ortalıklarda görünmeyince, ilk önce banyoya girdim elimi yüzümü yıkadım. Aynaya bakınca boynumdaki kesiği farkettim. Dün gecekinden daha iyiydi. Müdahale edemeden banyodan çıktım ve yattığım odaya döndüm. Sandalyenin üstünde duran montumu hızlıca giyip dışkapıya yöneldim. Kapının açık olmasını dileyerek kapı kolunu aşağı çektim ve kapı açılınca gözlerimi kapatıp derin bir nefes verdim. Fazla bekleme yapmadan evden çıktım ve kapıyı kapatarak merdivenlerden aşağı indim. Sokak arası gibi biryerdi. Kafama estiği gibi sağ tarafa koşmaya başladım. Yavaş yavaş araba kornalarını duyar gibi oldum. Biraz durup sesin nerden geldiğini anlamaya çalıştım. İki yol vardı. Soldan daha iyi geldiğine karar verip sola saptım. Hızlı adımlarla yürüyüp bir caddeye çıktım. İnsanlara sorarak otoyolu buldum ve taksi beklemeye başladım.
Dün gece sinir krizi geçirmek üzereydim. O yüzden Samir fazla üstüme gelmemişti. İlaç vermişti ama almamıştım ama o zorla içirip beni sakinleştirmişti. Eğer beni yakalarsa daha kötü şeyler olacaktı. Belki evden birkaç dakikalığına çıkmıştı ve dönecekti. Beni göremeyince ne olacağını bilmek istemiyordum. Birdaha onu görmek istemediğime emindim. Telefonumu kırdığı için kimseden yardım isteyemiyordum.
İlerden gelen sarı taksiyi görünce durdurdum ve taksiye bindim. Şöföre okulun ismini verdim.
"Telefonunuzu kullanabilir miyim?"
Adam anlayışla kafasını sallayıp telefonunu bana uzattı.
"Teşekkürler."
Hemen Poyraz'ın numarasını tuşladım ve kulağıma götürdüm.
"Ne var!?" Telefonu ilk çalışta açıp bağırınca kulağımın zarı patlayacak zannettim.
"B-benim Demet."
Bir süre ses gelmedi.
"Demet!? Nerdesin? O piç-"
"Ben iyiyim Poyraz."
"Nasıl iyisin!? Sana...Sana dokunmuş Demet! O orospu çocuğunu bir bulursam-"
"Bildiğin gibi değil Poyraz, o lanet yerden çıktım. Bana dokunmadı, öyle birşey yapmadı. Sen okulda mısın?"
"Hayır! Okula gitme! O piç heryerde olabilir. Biz hep birlikte bizdeyiz bize gel."
"Tamam."
"Dikkat et."
Telefonu kapatıp şöföre verdim.
"Şey okula gitmiyoruz, başka bir yere gideceğiz."
Yarım saat sonra Poyrazların evinin önüne gelmiştik. Şanslıydım ki cebimde yetecek kadar param vardı. Ücreti ödeyip taksiden indiğim gibi kapıya koştum. Birkaç kez zile bastım. Üçüncü çalışımda kapı hızla açıldı. Karşıma Poyraz çıkınca resmen üstüne atılıp ona sarıldım. Gözlerim doldu. Yüzü çok kötü görünüyordu. Saçlarımı ard arda öptü. Boynum yanmaya başlamıştı ama gözlerimi sımsıkı kapatıp belli etmedim.
"Çok korktum Demet, Sana dokundu diye..."
"Hayır, hayır. Dokunmadı."
O kadar rahatlamıştım ki, Poyraz'ın kokusunu aldığımda içim huzurla dolmuştu. Ondan ayrıldığımda yüzümü iki elinin arasına alıp alnımı öptü.
"İyisin değil mi?"
Kafamı olumlu anlamda salladım. Arkamızda Korkut ve Selin'i görünce onlara doğru gidip Selin'e sarıldım.
"Özür dilerim, Selin."
"Şuan saçmalıyorsun. Sen iyi misin, asıl önemli olan bu."
"Evet."
Selin'den ayrılıp Korkut'a sarıldım. Korkut'tan ayrıldım. Poyraz tek eliyle belimi kavrayıp yanımda durdu.
"Annen," Poyraz'a döndüm. Salak kafam. Annem meraktan ölmüştür!
"Annem?"
"Sana ulaşamayınca çok meraklanmış ama sonra bizi aradı durumu idare ettik."
Rahatlamışçasına derin bir nefes verdim. Poyraz'ın odasına çıktık ve dün ki olaylar hakkında birbirimize konu yönelttik. Ben Poyraz'ın boynunun girintisine kafamı yasladım, o da elini belime koydu ve konuşmaya başladık. İlk soruyu ben yönelttim,
"Nasıl oldu?"
Kimseden ses çıkmayınca Korkut konuştu, "Sen lavobonun kapısından girdiğin anda, iki tane çocuk kalkıp yanımıza geldi. Selin'e laf atınca Poyraz'la bende diklendik normal olarak, sonra hepsi kalkıp yanımıza geldiler ve masayı devirdiler. İki tanesi Selin'i yanımızdan alınca sinirlenip bir tanesine yumruk attım. İki tanesi tuttu bir tanesi de vurdu piçlerin. Sonra Selin Demet diye bağırmaya başladı."
O arada Selin lafa karıştı, "Ortalığı yumruklar, tekmeler götürürken o çocuk senin arkandan baktı ve senin girdiğini görünce peşinden geldi. Sana birşey yapabilirdi sonuçta. Hiçbir faydası olmayacağını bile bile bağırdım."
"Sana ne yapmıştı?" Korkut'un sorusuyla nefesimi tuttum. İçimden ağlamak geliyordu ama kendimi tutabilirdim. Göstermeli miydim? Eğer sonradan farkederlerse daha kötü olurdu. Poyraz'ın boynunun girintisinden çıkıp ayağa kalktım. Hepsi pür dikkat beni izliyorlardı. Dağınık saçlarımı yavaşça geriye itip boynumu açıkta bıraktım. Poyraz hızla ayağa kalktı.
"Bunu sana o mu yaptı?"
Kafamı olumlu anlamda salladım. Aniden yanımdaki çekmeceye yumruk atınca yerimde sıçradım.
"Daha yapıpta bize söylemediğin ne var!?"
Diye bağırdığında geri adım attım. Hemen sonra Selin gelip bana sarıldı. Poyraz elini saçlarından geçirdi ve etrafa saldırdı. Korkut ona müdahale edince biraz olsun sakinleşmemişti.
"Poyraz sakin ol! Kızın üstüne niye gidiyorsun?"
Poyraz kafasını çevirip bana baktı ve sonra tekrar Korkut'a baktı. Gözleri hafif kızarmıştı. İşaret parmağıyla beni göstererek,
"Belki ona daha fazlasını yaptı ve bize söylememesi için tehdit etti. Ne biliyoruz?!" Dedi. Ne ima ettiğini kavrayınca sinir damarlarımdaki kan akışı hızlandı.
"Öyle birşey olmadı Poyraz! Olsaydı emin ol şuan burada olmazdım!"
Diye bağırdım Selin'in kollarının arasından çıkarak.
"Ama seni aradığımda-"
"Birşey olmadı! Bana inanmıyor musun?"
"Bana onu mu savunuyorsun?"
Cevap vermek için ağzımı açtım ama sonra tekrar kapadım çünkü buna birşey anlatmak kolay değildi. Dün o kadar ağladığım yetmezmiş gibi.
"Eve götür beni."
Diye kesin bir dille konuştum. Gözünü kapatıp derin bir nefes verdi.
"Deme-"
"Eve götür dedim. Yoksa tek başıma gideceğim."
Cevap vermeden sinirle aşağı indi. Sandalyenin üstünden montumu alıp bende aşağı indim. Arabayı çoktan çalıştırmıştı. Ön kapıyı açıp bindim.
Eve gidene kadar ikimizdende ses çıkmadı. Evin bahçesinin önünde durdu. Kapıyı açıp inecekken elimi tuttu. Bir elime bir de ona baktım.
"Özür dilerim. Bilip bilmeden konuşup seni üzdüm."
Sinirlerim yatışmıştı ve sakindim. Ona küs kalamazdım.
"Önemli değil, bende biraz kaba davrandım."
Gülümsedi. Bende gülümsedim. Bir süre yüzüme baktı.
"Sadece bir kere seni öpmeme izin verir misin?"
Yanaklarım yavaştan yanmaya başlamıştı. Yutkundum. Bir kere bu girişimde bulunmuştu ama ben izin vermemiştim çünkü kendinde değildi. Şimdi ne yapmalıydım? Derin bir nefes verdim. Bir kereden birşey olmazdı? Benim için ne kadar meraklanmıştı ve ben onu ne kadar özlemiştim, bu yüzden bir sakınca göremiyordum.
"Yanaklarının kızardığında çok komik oluyorsun." deyip güldüğünde omzuna yavaşça vurdum.
"Sorum cevapsız kaldı."
Kafamı olumlu anlamda salladım. Sonuçta iki senedir çıkıyorduk. Bana yaklaştığında, bende hafifçe ona yaklaştım. Dudağıma kapandığında, aklıma Samir geldi. Lanet olası. Çünkü Samir'in aksine daha nazik bir şekilde öpüyordu ama bana hiçbirşey hissettirmemişti yani Samir'e göre.
O piçi kafamdan silmem gerekiyordu!
Bir süre sonra ayrıldığımızda yanağını öptüm.
"Görüşürüz."
"Dikkat et."
Gülümsedim ve arabadan indim. Ona el salladığımda bana gülümsedi ve arabayı çalıştırıp gitti. Beklemeden. Bahçe kapısının yanındaki zile bastım ve beklemeye başladım. Soğuktu. Tekrar bastım.
Birden saçımın diplerinde bir acı hissedince nefesim kesildi.
"Benden kurtulabileceğini mi sandın?"

Buz KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin