BK-7

268 4 4
                                    

-Herkesden çok çok çok özür diliyorum. Cidden kitabımın okunmaya değer olduğunu düşğnmüyordum. Sizin yorumalrınızı görünce çok mutlu oluyorum. Şu ana kadar hiç kötü yorum almadığım için hepinize ayrıca çok teşekkür ederim. Beni anlamasaydınız da size hak verirdim çünkü bir işe başladıysan tam yapacaksın değil mi? Evet. Eğer sizi çok kızdırdıysam affedin lütfen. İyi okumalar diliyorum hepinize. Tekrar çok özür dilerim ve teşekkür ederim..-

"Neden öyle birşey yaptın?"
Bana kısa bir bakış atıp tekrar sigarayı içine çekti.
"Canım öyle istedi."
Tek kaşımı kaldırdım.
"Korkmuş gibiydin."
"Şu çeneni kapasana sen. Meyvesuyunu iç."
Gözlerimi devirerek meyvesuyundan bir yudum alıp masaya koydum.
"bu arada, Emre'nin kaşına ne olmuştu ve neye gülüyordunuz?"
"Önemli birşey değil." dedikten hemen sonra istemsizce gülümseyip meyvesuyuna uzandım.
"Ama bilmek istiyorum."
"Aramızda Samir."
Kafasını geriye atıp güldü. Bense karşımda bir yaratık varmış gibi ona bakıyordum.
"Aranızda mı? Ne zaman bu kadar samimi oldunuz?"
Sıkılmışçasına nefes verdim.
"Bir espiri yaptı o kadar."
"Neyin seni güldürdüğünü öğrenmek istiyorum."
Delici bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Gözüm çiş gibi olan o sıvıya takıldığında garip bir şekilde bir yudum almak istedim. Aslında fena olmazdı. Kafamı biraz dağıtabilirdim. Samir buradayken başımda belaya girmezdi.
"Bir yudum alabilir miyim?"
"Ne?"
Gözümle birayı işaret ettim.
"Canına mı susadın?"
"Sadece bir yudum."
Bir süre bekledikten sonra omuz silkti.
"Ne yaparsan yap."
Yavaşça elime birayı aldım. Kokusu midemi ayağa kaldırırken gözlerimi sımsıkı kapatıp büyük bir yudum içtim. Sanki boğazımdan patlayan şekerler geçmiş gibi oldu ve güzel bir tat verdi. O sigarasını söndürürken bir koca yudum daha aldım. Gittikçe güzelleşiyordu. O görmeden bir yudum daha ve bir yudum daha...
----
"Bir de, bir yudum alıcaktı."
Ona bakarak göz devirdim.
"kessene sen sesini."
"İçkimi içtin yoksa yürek mi yedin?"
Gözlerimi devirip kafamı başka yöne çevirdim. Barda değildik. Etrafımı görebildiğim kadarıyla yine o evdeydik. Samir kulaklığını takmış telefonla birşeyler yaparken bende aval aval onu izliyordum. Göz kapaklarım ağırlaşınca uykum geldiği kanısına varıp ayağa kalktım. Dengemi sağlayamadığım için salak gibi tekrar düştüm. Piç beni görmezden geliyordu birde. Kendi kendime konuşmaya başladım.
"Ne kadar piç bir insan olduğunun farkında mısın? Evet, farkındasın. Ama yakışıklı ve karşı koyulmaz bir piçsin. Gıcıksın, beyinsizsin. İnanabimiyor musun? Sana karşı gelemiyorum. Beynimle düşünmek yerine kalbimle düşünüyorum. Aptalım çünkü."
Dengemi sağlayıp ayağa kalktım ve uyuduğum odaya doğru gitmeye başladım. Samir'in yanından geçerken kolumdan tutup beni aşağı çekti ve kucağına düşmemi sağladı.
"Evet, aptalsın."
Kaşlarım çatıldı. Beni duymuşmuydu?
"Beni mi dinliyordun?"
"Önemi yok, yarın birşey hatırlamayacaksın nasıl olsa."
Kalkmaya çalıştım ama izin vermedi.
"Hala onu seviyor musun?"
Eliyle önüme gelen saçımı kulağımın arkasına itti.
"Ne?" Dedim anlamayarak.
"Poyraz."
Gülmeye başladım ve kafamı Samir'in boynunun girintisine koydum.
"Poyraz...O böyle kokmuyor."
Dedim esneyerek.
"Tabii bu sana karşı bir olumluluk hissettiğim anlamına gelmez."diye ekledim.
"Poyraz'ı sileceksin Demet."
"Silemem ki. Çok değerli."
"Ben sana sildiririm."
"Sen anca dıştan silebilirsin. ben her zaman onun yanında olacağım."
"ya o seni istemezse?"
"O zaman, tutunacak bir dalım kalmaz."
"Sadece ben kalırım ve sende bana tutunmak zorunda kalırsın."
"Ne saçmalaıyorsun?"
Kafamı kaldırıp ona baktığımda, o da bana baktı. Tek eliyle ensemi kavrayıp yüzümü kendine yaklaştırdı. kafamı geri çekmeye çalıştım.
"Yapma." dedim kaşlarımı çatarak.
"Beni Poyraz olarak farz et. Onu nasıl öptüğünü merak ediyorum. Benim gibi olmadığına eminim."
"Evet, senle olandan daha iyi olduğuna emin olabilirsin."
Piercingini çıkarırken onu izledim. Kendimi sürtük gibi hissettim.
"Göster o zaman."
Anlık sinirle dudağına kapandım. Kirli sakalları çeneme battığında sırf onlara dokunmak istediğim için ellerimi yanağına götürüp sakallarının avcuma battığını hissettim. Dudaklarını piercing olmayınca daha iyi hissediyordum. Onu Poyraz yerine koyamıyordum. O Samir Çağan'dı.
Bana böyle hissettirdiği için onu parçalamak istiyordum. Kimse bana böyle hissettiremiyordu. Hücrelerimi titretiyordu. tüylerim diken diken oluyordu. Beynim bulanıyordu ve düşünemiyordum. Ne yapsa kabulümdü.
O sinirle alt dudağını ısırdım. Boğuk bir şekilde inleyince dudaklarından ayrılıp kahkaha attım.
"Gördün mü?" Hala gülüyordum. Şimdi sinirlenmesi gerekiyordu ama sinirlenmemişti. Aksine çarpıkça gülüyordu. Ciddileştim.
Uzanıp dudağımı öptü.
"Git uyu. Yarın gereksiz bir yere gideceğiz."
"Yine o iğrenç bar mı?"
"Okul."
Gözlerimi devirip yavaşça ayağa kalktım ve odaya doğru yol aldım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 23, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Buz KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin