-Yorumlarınız için çok teşekkür ederim Beğenmemiz için elimden geleni yapacağım. Multi : Demi Lovato - In Case-
Vücudumu titreten esinti gözlerimi büyük bir acıyla açmama sebep oldu. Boynum... Yanıyordu. Etraf karanlıktı. Sadece cam açıktı ve rüzgar eşliğinde perde uçuşuyordu. Gözlerimi odada gezdirdim. Burası yabancı biryerdi. Yattığım yatak iki kişilikti. Duvarlara baktım. Heryerde fotoğraflar vardı ama karanlık olduğundan sadece yansıttığı pencereden gelen ışıklar vardı. Gözlerimi yana kaydırdığımda Sandalyeye oturmuş, siyahlar içinde, öne eğilmiş, dirseklerini dizlerine yaslamış, yüzünün yarısına karanlık düşmüş olan, tam bana bakan birini görmemle yerimde sıçramam bir olmuştu. Tabii yerimle sıçramamla da yaramın daha da acıması. Acıyla yüzümü buruşturdum. Ne olmuştu da ben bu haldeydim? Beynimi zorladım.
"nerdeyim ben?" Diye kendi kendime mırıldandım. "Benim yanımda." dedi karşımda oturan kişi ifadesiz bir sesle. Sesini tanımam bir saniyemi almıştı. Samir. Tuttuğumun farkında olmadığım nefesimi bıraktım.
Vücudum buz kesilmişti. Yarama aldırmadan aceleyle yerimden kalktım ama kalkmamla Samir'in üstüme gelmesi bir olmuştu. Üstüme geldiği için yatağa çarpmamak için biraz yana kaydım ve geri geri gitmek zorunda kaldım. Kalbim göğsümü delecek kadar hızla çarpıyordu ve vücudum fazlasıyla adrenalin ve korku salgılıyordu.Duvara çarptığımda hala üstüme geliyordu. Beni duvarla arasına aldı. Gözlerim dolmuştu bile. Neden güçlü değildim? Hep sulugözlük yapıyordum.
"Nereye?"
Yutkundum. Tek yol yalvarmaktı. Boğazımdaki yumruyu yutmaya çalışarak konuştum.
"Bırak gideyim. Bana yaşattıkların yetmedi mi?" Diye sordum çatallaşan sesimi yükseltmeye çalışarak.
"Gayet mutlu gözüküyordun!" Deyip dolaba yumruğunu geçirince irkildim ama belli etmedim. O bana sesini yükseltebiliyorsa bende yükseltebilirdim. o kimdi ki! Sinir damarlarımda kan akışı hızlanmıştı. Onu parçalamak istiyordum.
"Aptal! Neler çektiğimi bilmiyosun! Ben bir sene boyunca rehabilitasyon merkezlerinde süründüm! Sırf seni unutabilmek için! Her Kış geldiğinde, Her kar yağdığında kalbim acıdı! Her gece ağlayak uyudum! Hayatımı mahvettin Samir! Karşıma çıkma dedim!"
"Sanki benim hayatım düzene girdi! Şimdi neyim biliyor musun! Her istediğini elde edebilen, Zengin bir piçim! Bunun sorumlusu da sensin!"
"Dalga mı geçiyorsun! Seni öyle olman için ben zorlamadım! Sen kendin bu yolu seçtin! Ben Poyraz'la mutluyum! Seni istemiyorum! Git oynayacak başka bir oyuncak bul!"
"Poyraz? O piçi-"
"Onun hakkında düzgün konuş. Piç olan biri varsa, o kişi sensin." dedim dişlerimi sıkarak. kaşları kalkmıştı ve çenesi kasılmıştı. Onu daha da sinir edeceğini bilsem de devam ettim.
"O beni güldürdü, hep yanımda oldu, uçurumdan düşecekken beni kurtardı. En önemlisi seni unutturdu!"
Aniden kolumu kavrayıp beni hızla yatağa itti.
"Sana kendimi hatırlatmamı ister misin? Tişörtünü çıkarmakla başlayabilirsin."
Cevap veremeden kendi tişörtünü çıkardı. Ne yapacağını bilmediğimden korkuyla yatağın diğer tarafından dolanıp koşmaya başladım. Karşıma çıkan ilk odaya girdim. Girmemle birlikte şok olmuştum. Odanın her yeri benim fotoğraflarımla doluydu. Rehabilitasyondayken bile fotoğrafım vardı, uyurken, yemek yerken, gülerken.
Etrafı incelerken belimde iki kol hissettim. Burnu saçlarımın arasında yavaşça dolanıyordu. Gözlerimi kapatıp, yaşların düşmesini sağladım. Kulağımda nefesini hissettim.
"Seni, bana hiçbirşey unutturamadı. Karşına çıkmamak için çok direndim. Seni hep uzaktan takip ettim. Bugün orada seni öyle mutlu görünce dayanamadım. Canını yakmak istedim. Benim canımı yaktığın gibi."
Aslında o benim canımı yakmıştı. Tahmin edemeyeceği kadar canım yanmıştı. Ona teslim olmayacaktım. Kendimi ona teslim edersem beni aptal yerine koyacaktı. belki de tekrar beni kullanacaktı. Buna izin veremezdim. Ondan intikam almalıydım.
"Samir, lütfen yapma. Tam hayatım düzene girecekken daha da çıkmaza sürükleme beni. Tam seni unutacakken..."
Devamını getirememiştim. Dişlerimi birbirine bastırdım. Ağlıyordum. Acizin tekiydim. Kollarından kurtulup ona döndüm.
"Seni bırakmam Demet! Ne yaparsan yap, ben istediğim zaman yanımda olacaksın! Saçının tek bir teline kadar benimsin."
"Anlamamakta ısrar ediyorsun! Sen bana sadece acı veriyorsun Samir!"
Bir süre beni izledikten sonra kapının önünden çekildi. Bir süre ona baktım ve gözlerindeki duyguları anlamaya çalıştım, neler hissettiğini, sinir ve nefretle parlıyordu. Hızla odadan çıktım. Dışkapıdan çıkacakken, tam arkamdan konuştu.
"Eğer o kapıdan çıkarsan çok değer verdiğin birine son vedanı edeceksin."
Beni Poyraz'la mı tehdit ediyordu? Bunu yapar mıydı? Bu kadar düşebilir miydi? Boynuma ne yaptığı aklına gelince gözlerimi sinirle kapadım. Lanet olası. yapardı. Emin olmak istediğim için,
"Blöf yapıyorsun. Böyle birşey yapamazsın." Dedim.
"Artık eski Samir yok dediğimi hatırlıyorum."
Bu o kadar boktan bir durumdu ki! Lanet olsun! Ondan ölümüne nefret edip, dediklerini yapıyordum!
Ayaklarımın yönünü değiştirip uyandığım yatağa gidip uzandım. Sinir damarlarımda fazlasıyla kan dolaşıyordu ve gerçekten çok sinirliydim.
Bir süre sonra arka tarafım aşağı doğru çöktü. Yanıma yattığını anlamıştım. Gözlerimi kapadım. Burnum sızlamaya başlamıştı ama ağlamayacaktım. Biraz da olsun güçlü kalmalıydım. Ellerini belime koyduğunda, "bana dokunma." diye uyarı dolu bir sesle konuştum. Beni dinlemeyip kendine çekti. Ondan uzaklaşmaya çalıştım ama bana sımsıkı sarılmıştı.
"Bana dokunma!" Diye bağırdım dayanamayarak. Yapamazdı! Herşey bu kadar kolay değildi! İstediği zaman istediğini yapamazdı!
"Bana sormadan bana dokunamazsın Samir!"
Bana dokunması beni deli ediyordu. Kişiliği ondan yeterince nefret etmemi sağlamıştı zaten.
Tek hamleyle üzerime çıkınca ne yapacağımı şaşırdım. Kalbim son hızla göğsüme vurmaya devam ediyordu. Korkuyordum. Kahverenginin hakim olduğu gözleri pencereden yansıyan ışık sayesinde kendini belli ediyordu.
"Benim olan şeye dokunurken sana mı soracağım?"
Olduğum yerde ölebilirdim! Samir, insanı olduğu yerden çileden çıkarabilecek türden bir insandı ve gerçekten tam bir piçti.
Sinir damarlarımda hızla akan kanların hakkını vermeliydim değil mi?
"Senin malınmışım gibi konuşma!"
"Saçının tek bir teline kadar benimsin cümlesinin neresini anlamadın?"
"Sen öyle düşünebilirsin ama be-"
Dudaklarıma kapanarak cümlemi bitirmemi engellemişti. Ellerimle onu göğsünden ittirmeye çalıştım ama çok güçlüydü. Karşılık vermeyecektim asla. Kalbimin ne kadar hızlı attığına aldırmadım. Ayrıldı ve yüzüme baktı.
"Karşılık ver."
Kesin bir dil kullanmıştı. O kadar kolay değil Samir. Yapmayacağım. Tekrar dudaklarıma yapıştı. Yapmayacaktım. İsterse burada beni öldürebilirdi.
Tek eliyle elimi kaldırıp kendi ensesine koydu. Ensesindeki saçları yolmak istiyordum.
Ayrıldığında gözlerine baygınlık ve Rahatlık hakimdi. Derin bir nefes aldı.
"Pekii. Öyle olsun. Nasıl olsa daha benimlesin, aceleye gerek yok değil mi?" Dudağının yanı yukarı doğru kıvrıldı.
Tekar eski yerine yattığında yerimden kalktım ve evin içinde banyo aramaya başladım. Sonunda bulduğumda suyu açıp dudaklarımı yıkadım. Ellerimi bastıra bastıra yıkıyordum. Suyu kapatıp kuru peçeteyle yüzümü sildim. Banyodan çıkacakken cebimde olduğunu farketmediğim telefon titredi. Hızla telefonu çıkardım. Samir, kendini çok akıllı sanıyordu ama o kadarda akıllı değildi. Ekrandaki resmi görünce burnum sızladı. Beklemeden telefonu açtım.
"Poyraz? İyi misin? Çok özür dilerim hepsi ben-"
"Şşş. Hiçbirşey senin suçun değil Demet. İyiyiz biz. Sen neredesin?"
"Bilmiyorum. Bir evdeyiz. Beni bu psikopattan kurtarın lütfen."
Ağlamaya başlamıştım. Beni kurtarmalarını istiyordum.
"Ağlama. Sana dokundu mu? Yüzünü gördün mü? Tanıyor muyuz?"
Çok yakından tanıdığımız biri.
"Demet! Cevap ver! Sana-"
Birden kapı açıldı, içeri Samir girdi ve telefonu elimden aldı. Elim havada Samir'e bakakalmıştım. Bir süre karşı tarafı dinledi.
"Evet. Dokundum. Senin dokunamadıpın kadar. Şimdi kapatırsan kaldığımız yerden devam edeceğiz."
Telefonu kapadı ve bana bakmaya başladı.
"Nerede kalmıştık?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz Kokusu
Diversos"Hayat ne tuhaftı, bize zarar veren şeyler aynı zamanda huzur bulduğumuz trk şey olabiliyordu." /Azra Kohen/