Herşeyin bir vakti vardı, herşeyin bir zamanı. Büyüyordum, her geçen gün büyüdüğümü hissediyordum. Her günün her salisenin dahi bana ne kadar çok şey kayıp kaybettirdiğini hissediyordum hemde en derinlerimde.
Biraz önce çok sevdiğim bir haftadır hayatıma ses getirmiş olan, güzel müzikler dinlediğim radyoyu tekmeledim gereksiz bir sinir havliyle mesela. Sonra birden çöküp ağlamaya başladım, sonra önünde dizlerim üzerinde kapanıp ne olur beni affet, evet ben bir pisliğim ama hamam böceklerinin dahi kalbi vardır, benim de var, lütfen affet diye yakardım. Şimdi yine açık. Bu sefer çalan şarkı ise... Bana bir arabadaymışım gibi hissettiriyor. Öylece gidiyorum. Hava kapalı, öyle güneşli bir Hollywood da gibi değil, daha çok soğuk Alaska da ama deniz kıyısındaki uzun bir yolda üzeri açık bir arabada gibi hissettiriyordu. Gülmüyorum ya da ağlamıyorum, hiçbir şeyin bir önemi yok gibi. Şarkıları sahiden seviyordum. Bu şarkı... Bütün duyguları yaşatıyordu. Galiba artık en sevdiğimdi.
(Medya'da şarkı.)
Bugün mimoza çiçeğine yazmayacaktım. Kendime bunun hakkında bir söz vermiştim, ama yazdım.
Gönderen; Park Jimin
Gönderilen; Mimoza çiçeği- bir haftadır bütün şarkıları dinlemek isterken seninle bu gün ilk kez yanlız dinlemek istiyorum.
- büyüyorum.
AGAPE!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mimoza | Jikook
Teen FictionPark Jimin, birgün bir numara salladı. Kim olduğundan habersiz. Sadece yazdığı şey ; - bana masal anlat, mimoza çiçeği. - kim olduğunun bir önemi yok.