Uzunca bir süredir mimoza çiçeğinden de haber gelmiyordu. Nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Gitmiş miydi? Duvardaki yazı siliniyordu. Neden? Canım yanıyordu, neden?
O an dışarı çıkma kararı almıştım işte. O kadar boğuluyordum ki, bu yıkık bana benzeyen duvarlarım en iyi dostlarım olan hani bana benzediği için, öyle boğuyorlardı ki beni. İçim içime sığmıyordu bunlar yetmez gibi içimde ardı arkası kesilmeyen ağlama ve çığlık atma isteği vardı, ne çare... Yapamıyordum ve yapamayacaktım. Yine de... Belki sahil iyi gelebilirdi, benim her zaman derdimi dinleyen, umudum olan gülümsemelerim olan, göz yaşlarını, haykırışlarımı saklayan deniz.
Üzerime öyle kalın birşey almadan, bir tshirt bir pantolon ile çıkmıştım dışarıya. Soğuk işliyordu tenime, bunu hissediyordum ama sorun olmuyordu.
Kayaklıklara gelip otururken korkuyordum, biraz daha yaklaştım yine de. Yine korktum, biraz daha yaklaştım.
Sonra deniz'e baktım. Deniz... Ben Deniz'i yazacaktım, yanımdaki ve karşımdaki Deniz'i. O gün ben yalnız değildim. Deniz vardı.
Deniz, sahiden bir su parçası mıydı?
Deniz, bana onun su parçasından ibaret olmadığını fısıldadı. O gün işte, yazmaya başladım yine.
Agape!
Mimoza çiçeği devam edecek, nasıl devam edecek bilmiyorum ama jungkook... Onu yazar bile tanımıyor. Biraz gel-gitli herifin teki. Yine kayıplara karıştı varlığın dibine vuran genç.
Şimdi, Deniz'i yazacak gerçekten Jimin.
Deniz'i okur musunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mimoza | Jikook
Teen FictionPark Jimin, birgün bir numara salladı. Kim olduğundan habersiz. Sadece yazdığı şey ; - bana masal anlat, mimoza çiçeği. - kim olduğunun bir önemi yok.