Baekhyun yatak odasının penceresinde durmuş yağmurdan sırılsıklam olan geceye bakıp cesaretini toplamaya çalışıyordu. Su damlaları pencere camına sonsuz, kalp atışlarına benzer darbelerle vuruyordu.
Baekhyun sigarayı dudaklarına götürüp içine çekti. Dumanın keskin tadı boğazını yaktı. Elini tekrar kendine doğru çektiğinde parmakları öyle şiddetli titriyordu ki sigaranın üstünde çırpınıp duran küller sert tahta zemine döküldü. İçki, diye düşündü aniden. Şöyle güzel, kuvvetli bir içkiye ihtiyacı vardı. Tökezleyerek mutfağa doğru ilerledi dolabın en altlarında sakladığı şişeyi bulup çıkarttı. Kapağını açıp uzun bir yudum içti. Gözlerini kapatıp bekledi. Bu gece böyle geçecekti.
Büyük bir yudum alıp ağzını koluna sildi. Şişeyi tekrardan sakladığı yere koydu. Yatak odasına geçip, yatağın kenarına oturup mavi yünlü örtüyü vücuduna sardı.Gözlerini cama dikti. Sağanak yağmurdan nefret ediyordu. Bir de... yalnız kalmaktan.
O sırada telefon çaldı.
Telefonu hemen açtı. "Alo?"
"Abi?" Iseul'un sevimli, sıcak sesi kulaklarını doldurduğu an gözleri doldu.
"Merhaba güzelim." dedi kesik kesik.
"Ulsan'da yağmur yağıyor,o halde evde durum daha fenadır diye düşündüm. Düşündüm ki... yani senin için endişelendim." Baekhyun gözlerini kısıp derin bir nefes aldı.
"Endişelenecek bir şey yok güzelim. İyiyim ben. Asıl sen nasılsın?" Kardeşinin rahatlayıp iç geçirdiğini duydu.
"Çok iyiyim abi, burası çok güzel bir yer. Yarın dışarı çıkıyoruz. Rehber Bay Jeon burayı çok iyi biliyor. Yiyecek bulmak için pusulamızda var. Kamp kurup uyuyacağız.Dolayısıyla keşiften dönene kadar seni tekrar arayamam." Bu kelimeler Baekhyun'un hazırlıksız yakalamıştı. Eve bir an dönmesini yine beraber vakit geçirmek istiyordu.
" Sorun olur mu abi? "Iseul'un sesi kaygılı çıkmıştı. Baekhyun o kaygılı sesten dolayı kendine kızdı.
"Olmaz. Boşuna buna hayatta kalma eğitimi demiyorlar sonuçta." Iseul kahkahayı bastı. İşte bu ses Baekhyun'a ilaç gibi gelmişti.
"Seni özledim abi."
"Bende seni bebeğim."
"Abi... kendine iyi bak, olur mu?" Baekhyun, Iseul evdeyken asla içmediği sigaraları ve bir kaç dakika önce diktiği şişeyi düşündü. Utanç ve pişmanlık duygusuyla irkildi. Denerim, demek istedi. Gerçekçi olarak verebileceği, ümit edebileceği tek söz buydu. İyi kalpli,on üç yaşında bir kıza yetmezdi bu.
"Bakarım Iseul. Benim için endişelenme. Eğlenmene bak."
"Hoşça kal abi, seni seviyorum."
"Ben de seni seviyorum."
Tık. Bağlantı koptu. Gözlerini sımsıkı kapatıp gözyaşlarının verdiği o bildik acıyı hissetti. Yatağının yanındaki uyku haplarını el yordamıyla buldu. İlaç şişesinin kapağını açıp bir iki (Belki de ikiden fazla dikmeliyim,diye düşündü.) kapsülü avucuna döktü ve komodinin üstündeki bulanık, ılık suyla midesine indirdi.
Yatağa uzanıp yıldızlarla dolu gece mavisi tabana baktı. Kardeşi ile beraber boyamıştılar. Odası yetişkin odasından daha çok çocuk odasını andırıyordu. Bu oda onu yatıştırıyor, koruyor ve yıldızların ışığına boğuyordu. Burada her zaman güvendeydi.
Yatakta dönüp duruyor, gözlerini açıp kapatıyordu. Bıkkınlıkla yataktan doğrularak, dizlerini kendine doğru çekti. Bu gece uykusu yoktu anlaşılan. Yatağının kenarında ezilmiş paketine uzanıp son kalan sigarasını yaktı.Neden bu halde olduğunu iyi biliyordu. Yıllardır uyku hapları ile idare etmeye çalışıyordu.
"Düşünme bunları." diye fısıldadı yüksek sesle. Düşüncelerini başka bir yöne aktarmalıydı korkusunu ve yalnızlığını unutturacak bir tarafa.
Kitap.
Hışımla ayağa kalkarak çalışma masasına doğru ilerledi. Bilgisayarı açıp, titreyen ellerini klavyede gezdirdi. Kitabın hemen on altıncı bölümüne gelip dün kaldığı yeri buldu.
"Artık kaçmak zorunda değiliz Momo. Burada istediğimiz kadar kalabiliriz.Yemin olsun ki seni hep koruyacağım."
Momo sıcak yaşlarla dolu gözleri ona baktı. "Kalamam, keşke kalabilseydim." Heechul onun korkusunu, boğazını sıkan soğuk el gibi hissetti. "Yakında biri aramaktan vazgeçecekler. Unutacaklar. Burası her şeyin unutulduğu yerdir.Çoğumuz gerçek ismimizi bile kullanmayız."
Baekhyun gözlerini kapatıp yorgunlukla iç geçirdi ve başını eğdi. Bu kitabın konusunu seviyordu. Kitaptaki gibi bir yer keşke var olabilseydi. Her şeye yeniden başlayabileceği, istediği gibi bir insan olabileceği, özgürce sevebileceği bir yer... kurallarını kendisinin koyduğu bir yer.
Rüzgar aniden kocaman, çekip darbesini andıran bir sesle cama vurdu. Yağmur camları tırmalarken, duyulan gök gürültüsü ile etraf bir anlığına beyaza boyandı.Bilgisayardan çıkan mavi ışık Baekhyun'un yüzüne vurdu. Bilgisayarın tuşları ısınmış, Baekhyun'un parmak uçlarını yakıyordu. Elini çekmeye çalıştı ama hareket edemiyordu. Bilgisayardan alçak bir güm sesi geldi.
Baekhyun çığlık atmak istedi ama sesini çıkaramadı. Ensesinden aşağıya doğru sıcak bir şeyin yayıldığını hissetti.Öne doğru düşmeye başladı.Alnını klavyeye çarptı. Kum tanesi gibi teker teker uçtuğunu hissediyordu.
Yavaş yavaş, sonu olmayan karanlığın içine düşmeye başlamıştı bile.
________
Tüm bölümler bir günde yüklenmiştir.Umarım beğeneceğiniz türden yazmayı başarabilmişimdir.
Kendinize iyi bakın ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cowboy//Chanbaek
General FictionByun Baekhyun'un hayatı büyülü şimşeklerin çaktığı fırtınalı bir gecede tamamen değişir. Aşk romanları yazarı ve geçmişte çok zor bir hayat yaşamış olan Baekhyun, bahçesine düşen yıldırımla gözlerini bir yüzyıl öncesinde açar ve kendi kitabındaki k...