Sabah saat 10:20 Mustafa erkenden uyanmış salonda masanın hazır olmasına rağmen oğlunu ve gelinin bekliyordu.. Aslıhan sabahtan mahkemesi olduğu için erkenden çıkmıştı evden
Muzaffer ise erkenden kalkmış duşunun alıp üzerini değişir ıslık çala çala odasından çıkıp salona gelir
M:günaydın baba etrafa bakınarak sorar Mustafa gülümseyerek
Mus:sana da diyecem de öğlen oldu paşa hazretleri kalkmasaydınız... Biz kahvaltıyı odanıza yollardık zahmet ettiniz buraya kadar!
Muzaffer başını yukarı kaldırır nefes alıp babasına bakar damarına basar
M:maşallah babacım bu yaşta bu enerji bende yok valla Mustafa da altta kalmaz
Mus:orası belli zaten bu saatte kalkmandan 😏 arkasına yaslanır muzaffer cevap verecekken müsaade etmez
Mus:tamam hadi yeter sıkıldım senden.. git kızımı da çağır da kahvaltı yapalım artık muzaffer saatine bakar
M:inmedi mi daha Allah Allah merdivenlere doğru ilerler
Mus:tencere kapak işte oğlum niye bu kadar şaşırıyorsun
Muzaffer aldırmaz devam eder nefisenin odasına gelir.. Kapıda durup üstünü başını düzeltir kapıyı tıkla.. İçersen ses gelmeyince tekrar tıkla yine ses gelmez.. Yüzünde gülümseme ile konuşur
M:nefisee bak giriyorum
Yine ses gelmez kapıyı yavaşça aralar içeri adımını attığı anda gördüğü manzarayla olduğu yerde kalır öylece yutkunamaz bile.. Adım atmak yaklaşmak ister ama yapamaz sanki olduğu yere çakılmıştı.. Gögsü daralır nefes almıyordu şu anda ama toparlanmalıydı.. Bir iki adım atıp durur diz çöker ellerine dokunmak ister sonra vazgeçer.. Sesinin en kötü haliyle
M:n ne nefi-se adı bile parça parça çıkar ağzından
Nefise ise dizlerini karnına kadar çekmiş elleriyle satılmıştı ,sırtını duvara yaslamış, gözleri artık ağlamaktan şişmiş, ama artık ağlamayı bırakmıştı gözlerini sadece karşısında ki duvara dikmişti.. Az önce muzafferin adını seslenmesini bile duymamıştı
Muzaffer biraz daha yaklaşır bu sefer tam önüne oturur şevkatle merhametle bakar hali onu da çok etkilemişti ama sağlam durması gerekiyordu
M:nefisemm.. Canımm kollarını iki yana açar hüzünle gülümser
M:gel hadi
Nefise duvardaki bakışlarını muzaffere yöneltir.. Muzaffer bu bakışlarla paramparça olur yabancı gibi bakıyordu kadın.. Sanki o değilde başkası vardı karşısında onun kadınının bakışları değildi ki bu
Toparlar kendini yavaşça dizlerinin üzerindeki ellerinin üzerine bırakır elini.. Naif ve güven vererek yaklaşır, korkutmadan, incitmeden.. Ellerini dizilerinden alıp sımsıkı tutar.. Cevabını bildiği soruyu sorar
M:güzelimmm iyi misin?
Nefise yine cevap vermez.. Muzaffer bu durumdan korkmaya başlar sakinliğini koruyarak yaklaşır yanına gelip oda sırtını duvara yaslar ama ellerini hiç bırakmazBiraz böyle oturur çünkü napacağını bilemez haldeydi.. Başkalarının dertlerine derman olmak kolaydı onun için ama iş kendisine gelince heleki iş sevdiği kadına gelince ezbere bildiği herşeye yabancı kalıyordu.. Başını hafif södürünce kadının ağlamaktan bitap düşmüş yüzüyle karşılaşır
M:canımm konuşmak ister misin? Nefise ellerindeki sıcaklığın sahibine döner yani yani algılamaya başlar dediklerini biraz bakışırlar.. Kadının içinde kopan fırtınaları adam gördükçe parça parça oluyordu karşısında.. Kadın yine konuşmaz
Gözlerini kapatır korkuyordu şu anda hemde deli gibi ne konuşuyor ne de yüzünde bir mimik oynuyordu.. Tereddüt etsede yavaşça kolunu beline sarıp sarılır.. Üşümüştü kadın buz gibiydi vücudu biraz daha kendine çekip kadının başını göğsüne yaslar