Luhan'ın ağzından
Dost.. bir kelime benim canımı daha önce hiç bu kadar yakmamıştı.
Dost olmak elbette ki kötü bir şey değil fakat.. siz anladınız işte.
Dün gece Sehun'un bana, içten bir şekilde dost demesi içimden bir şeyleri koparıp attı. Sığındığım liman yanmış gibi hissettirdi bana. Limanla beraber alev alev yanarken ben, gözyaşlarım yangını söndürmek için akıyordu.
Ama yine her şeyi ateşe veren kişinin söndürebileceği bir yangındı bu, başka hiçbir şey fayda etmiyordu.
Gözümün önüne telefonda konuşması geldi bir anda. Benim odadan çıktığımı zannederek rahatça konuşmuştu Kris ile. Masumca dost olmak kötü bir şey mi diye sormuştu..
Canımı ne kadar yakarsa yaksın ona kızamıyordum. Daha önce aşkı yaşamamıştı hiç. Ama ona ben her şeyi yaşatacaktım.
Eğer Sehun beni kabul ederse.
Ama onun karşısında oturup beni sevmesini beklemem ne kadar mantıklıydı?
Hazırladığım kahvaltı masasına son kez göz gezdirip adımlarımı küçük ama sıcak evde Sehun'un odasına yönlendirdim.
Kapıyı yavaşça araladığımda, elini camdan içeri süzülen güneşe ışınlarına doğru uzatmış halde buldum. Küçük bir bebek gibi elleri keşfe çıkmıştı.
En mutlu sesimle konuştum. "Günaydın."
Elini yavaşça indirip bana doğru kafasını çevirdi ve hafifçe gülümsedi. "Günaydın."
Ona doğru yaklaştım. Yüzüne düşen saçları hiç tereddüt etmeden geri taradım. Artık ona istediğim gibi dokunup kendimden izler bırakacaktım. Biraz olsun kalbinin hızlanmasını istiyordum.
"Sanırım benim güneşimsin."
Ama benim kalbim hızlanıyordu. Teniyle değil sözleriyle kalbimde izler bırakıyordu. Ona şaşkınca baktım. Beni görebiliyormuş gibi derinden bakan gözlerine baktım. "Neden öyle düşünüyorsun?"
"Hem çok sıcak hemde çok yakınsın."
Ona istediğim gibi dokunacağımı söylemiştim değil mi? Ah hayır.. ona şuan deli gibi sarılıp, öpüp koklamak istesemde hayali eller beni tutuyordu.
"Sehun." Dedim o elleri geri çekmesini istercesine.
Kaşları merakla kalktı. "Efendim?"
"Sana sarılabilir miyim?"
Sorumun üzerine bir kaç saniye aynı şekilde kaldıktan sonra yavaşça oturur pozisyona geldi. Bende yatağının kenarına oturdum. Bu hareketini evet olarak algıladığım için kollarımı hızla boynuna sardım.
Sesli bir şekilde yutkunduktan sonra elleri yavaşça belimi buldu. Başta hafifçe tuttuğu elleri, ben boynunda kaldıkça sıkılaşmaya başladı.
Kokusunu içime çektim. Yağmur sonrası kokan toprak gibi huzur verici kokusu vardı.
"Bana dokunduğun her seferde, kalbim çıkacak gibi atıyor."
Güldüm.
"Ve her gülüşünü duyduğumda.." doğru kelimeyi arar gibi bir süre durdu. "Mutlu oluyorum."
Ellerimi daha çok sıkılaştırdım ve dudaklarımı açık tenine bastırdım. Vücudunun bir anda kasıldığını hissettim ve göğsümde hissettiğim kalp atışlarınında hızlandığını..
Tekrar yutkundu. Dudaklarımı boynundan çekmek istemesemde konuşmak için kafamı yana çevirdim ve omzuna yatmış oldum.
"Bende seni her gördüğümde kalp atışlarım hızlanıyor Sehun. Dokunduğumda ise.." kalp atışlarımı dinledim. "Duruyor."
Yavaşça geri çekildim. Yüzüne bakmak istiyordum çünkü. Elleri hala belimde duruyordu. Ben ise tek elimi boynundan çekip dağılan saçlarına soktum.
"Kalbim sana karşı tıpkı küçük bir bebek gibi. Seni gördüğümde, duracak gibi atıyor ve dokunduğumda duruyor. İstediği şeyi elde etmek için kendini yırtan, istediğini elde edince de sakinleşen bir bebek gibi."
Tebessüm etti. Gözüm dudaklarına takılınca, onları istiyorum diye bağırmaya başladı içimdeki bebek.
"Seni görünce.. benim kalbimde mı bir bebek olacak?"
Söylediği şeyle bu sefer tebessüm eden bendim. Fakat acıyla.
"Bilmem. Beni görünce ya beni sevmezsen?"
Tebessüm yavaşça soldu. Kaşları hafifçe çatıldı ve kafasını hızla iki yana salladı. "Seveceğim. Sen benim için çok önemlisin. Görünüşün umurumda değil!"
Tekrar güldüm. Kapı açılma sesiyle kafamı çevirdim. Bir kaç saniye sonra odanın kapısında Kris belirdi.
Şaşkınlıkla baktım. "Kris?"
"Abi?"
En az benim kadar şaşkın bakışlarla bakıyordu bize Kris. Sehun hızlıca ellerini belimden çekince bende hemen ayağa kalktım. "1 hafta kalacağını sanıyordum."
"Öyleydi. Ama bir şeyler ters gitti ve ben buradayım."
"Ah.. anladım."
Kris kafasını çevirip mutfağa baktı. "Sanırım kahvaltı yapacaktınız?"
Hep beraber kahvaltı masasında oturmuş sessizce kahvaltı yapıyorduk. Kris az önce bizi o halde görmemiş gibi davranıyordu.
"Yavaş yavaş kabuğundan çıktığını öğrendim Sehun.. 3 günde." Mutlu bir tonda konuştu Kris.
Sehun'un kafası öne eğik şekildeyken kafasıyla abisini onayladı.
"Saçların çok yakışmış. Çok beğendim."
Eliyle yavaşça masada bardağını kavrayarak suyundan büyük bir yudum aldı.
"Luhan'ın yanında rahatım."
Kris ağzına büyükçe bir dilim ekmek atmadan önce konuştu. "Benim yanımda olmadığın kadar."
Sehun, yavaşça sandalyesinden kalkınca Kris'e masanın altından bir tekme geçirdim. O sessizce acıyla kıvranırken ben Sehun'a bakıyordum.
"Sehun, bir şey yemedin."
"Doydum. Biraz bahçede oturacağım."
Onun yavaş adımlarla bahçeye çıkışını izledim.
Sinirle Kris'e döndüm. "Neden öyle konuşuyorsun?!"
Hayretle ellerini iki yana açtı. "Bir şey demedim ki!"
Sinirle saçlarımı karıştırdım. "Onunla bu şekilde konuşmaya devam edersen tabiki senin yanında değil, benim yanımda daha rahat olur."
Kris bana şaşkınca bakarken devam ettim. "Ona sıradan bir insan gibi davran Kris. Ona yardımcı olma. Yaptığın iyi bir şey biliyorum fakat bu durum ona.. hiçbir işe yaramaz biri gibi hissettiriyor."
"O işe yaramaz biri değil!"
"İşte bu yüzden onunla böyle konuşma! Her şeyi kendin yapmak yerine onunla beraber yap!"
Kris dudaklarını ısırıp önündeki tabağa baktı.
"En son Sehun'la beraber ne yaptın Kris?"
Gözlerini acıyla kapatıp kafasını iki yana salladı. Acı ve sinirle güldüm.
"Ona bir şey olmasından korktum."
"Kris.." dedim bana bakması için sertçe. "O sadece kör. Salak değil."
Kafasını bahçeye, köpeğiyle oynayan kardeşine çevirdi. "Ameliyat olma konusunda.."
"Olacak."
Hızla ve şaşkınlıkla bana çevirisi kafasını. "Beni görmek istediğini söyledi."
Kris'in bakışları yumuşadı. Tekradan bahçeye doğru baktı. "Sanırım seni sevdi."
Bende bahçeye çevirdim kafamı. "Bende onu seviyorum Kris.. onun gözleri olacak kadar çok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness // HunHan
Romance"Sana gökkuşağını anlatamam ama, onu hissedecek kadar mutlu edebilirim. Sana güneşi anlatamam ama, içini onun gibi ısıtabilirim. Asla bitmeyecek karanlığında sana ışık olabilirim. Ben senin gözlerin olmaya hazırım peki sen, sen benim olur musun?"