1.4

760 54 4
                                    

"Ronald Weasley,ben senin büyüne öyle kaptırdım ki kendimi,bu rüyadan nasıl uyanacağımı bilmiyorum.
Pansy Parkinson,uyanmayalım o zaman,sonsuz mutluluğumuza hapsolalım."

Pansy ve Ron balo salonuna geri döndüklerinde ikisinin de maskesi yoktu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Pansy ve Ron balo salonuna geri döndüklerinde ikisinin de maskesi yoktu.Buna rağmen el ele girdiler içeri.Onlara bakan şaşkın gözlere rağmen dans ettiler.Slytherinlilerin fısıltılarını duyabiliyordu Pansy. "Bir kanıbozukla mı?İğrenç."
Gryffindorlar da konuşuyordu. "Pansy Ron'a Amortentia vermiş olmalı.O berbat biri,Ron asla aşık olmaz ona."
Pansy'nin gözleri dolmuştu,Ron'un ellerini bırakıp kaçmak istedi.Ron daha sıkı tuttu kızın elini. "Pans,ay ışığım,lütfen dayan.Onları ben de duyuyorum ama direnmek zorundayız.Başında böyle olacağını biliyordun,değil mi?"
Pansy kafasını salladı.Etrafa baktı ve tek gerçek dostuyla,Draco'yla,göz göze geldi.Draco ona gülümsedi ve Hermione'nin yanına gitti. Hermione'yi dansa kaldırmak istedi.Herkesin gözü önünde.
Hermione başta zarifçe reddetmeye çalıştı ama Draco onu belinden tutup kendine çekti ve dans etmeye başladılar.Gülüyorlardı ve mutlu görünüyorlardı.İnsanların yargılayıcı bakışlarına aldırmadan dans ediyorlardı.Draco'ya kimse bir şey diyemezdi zaten,çünkü o bir Malfoy'du.Hermione ise hiçbir şeye aldırmıyor gibi görünüyordu.Pansy bundan cesaret alarak Ron'un omzuna yasladı kafasını.Yıllardır Ron'la beraber olmayı bekliyordu ve iki üç insanın sözleri yüzünden aşkından vazgeçmeyecekti.
Gecenin sonunda Ron'la vedalaşmak zor gelmişti Pansy'ye.İstemeye istemeye gitti ortak salonuna.Makyajının ve elbisesini çıkardı.Draco'nun odasına gitti.
Draco telefonla konuşuyordu ama Pansy girince telefonu kapattı.
"Sen ne kadar şanslı bir insansın,sana platonik olan kişi aslında platonik olduğun çıkıyor.Tabi bu durumda platoniklik ortadan kalkıyor,karşılıklı bir sevgi var çünkü."
Pansy hiçbir şey demeden Draco'ya sarıldı.
"Karagöl'de öpüştük."
Draco kızın gözlerinin içine baktı.
"Mutlu musun peki?"
Pansy "Evet." dedi. "Hiç olmadığım kadar."
Gözlerini boşluğa dikerek konuştu.
"Peki sen mutlu musun Hermione'yle?"
Draco'nun gri gözleri sevinçle parladı. "Evet.Hem de çok."
Pansy hüzünle iç çekti. "Bir gün ayrılmak zorunda kalacağınızı bilmene rağmen mi?"
Draco kafasını salladı. "Ayrılmayacağım."
"Haha,komikmiş,Lucius'un haberi var mı bundan?"
Draco güldü. "Yakında öğrenecek.Seninkiler de.Yılbaşı balosuna veliler de davetliymiş."
Pansy şaşkınlığıyla bir küfür savurdu. "Hay Merlin'in donu!"
Draco'nun ters bakışlarıyla kendine çeki düzen verdi. "Babam sorun değil ama annem duyarsa biterim.Ron'u öldürür.Bunu gerçekten yapar,biliyorsun."
Pansy doğruyu söylüyordu.Annesi Ron'u gerçekten öldürebilirdi.Freya,kaçığın tekiydi.
"Annemin öğrenmemesi lazım." dedi Pansy.Ardından odadan çıktı.Draco onun bu tuhaf tavırlarını anlayabiliyordu,annesi gerçekten kaçığın tekiydi.Blacklerden biriydi ve kuzeni Bellatrix'le tam anlamıyla bir katliam yapmışlardı.Daha önce kanıbozuk olduğunu düşündüğü için Sirius Black'e saldırmış, Black ailesinin onurunu kirlettiği için sevgili kuzenini öldürmeye çalışmıştı.Ardından Sirius'un bir muggle kadınla ilişkisi olduğunu öğrenince kadını,hamile olmasına acımadan,öldürmüştü.Bellatrix bu olaydan sonra onu daha çok takdir etmeye başlayınca birlikte muggle dünyasını bombalamışlardı.Hakkında hem muggle hem de büyücü dünyasında aranma kararı çıkınca görüntüsünü değiştirmiş,nüfuzlu Bay Parkinson ile evlenmiş ve kendine "Juliet Demetria Parkinson" adını almıştı.
Şimdi çok sevgili kızının erkek arkadaşının bir muggle sevdalısı olması onu delirtecekti.
Draco kestiremiyordu,hangisi daha zararlı olabilirdi?Oğlunun bir bulanıkla sevgili olduğunu öğrenen Lucius mu, yoksa kızının bir kanıbozukla sevgili olduğunu öğrenen Juliet mi?
Draco düşüncelerinin arasında uykuya daldı.
Pansy ise Ron'a ayrılmaları gerektiğini nasıl açıklayacağını düşünüyordu.En azından baloya birlikte gitmemeleri gerekiyordu.Pansy Parkinson neden tam mutluluğa kavuşacağını düşündüğü anda bunlarla mücadele etmek zorundaydı ki?Zaten hayatı yeterince katlanılmazken,onu yaşanabilir kılan tek şeyi,Ron'u,biricik aşkını,kaybetmek üzereydi.
Bu sırada Ron'dan bir mesaj geldi.

Ron:Senin bana hissettirdiğin şeyleri ya da güzelliğini tanımlayacak sözcükleri bulamıyor olabilirim ama hayatımın geri kalanını aramak için harcayabilirim Pansy Parkinson.

Pansy'nin gözleri dolmuştu.Cevap yazmadan uyudu.Ron'u kaybetmek istemiyordu ama annesiyle mücadele edebilecek kadar güçlü olduğunu hiç sanmıyordu.

𝙺𝚊𝚕𝚘𝚙𝚜𝚒𝚊| 𝚁𝚘𝚗𝚜𝚢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin