1. Bölüm

172 12 6
                                    

Yolculuğum başlamıştı. ' Özel Güzel Sanatlar Lisesi'nden Anadolu Lisesine giriş yapıyordum. Okulumdan ayrılmak istemesemde bu okula gitmek zorundaydım. Canımı sıkanda bütün bu saçmalıkların nedeninin Ulaş Altun olmasıydı. Ben Doğa Gürsoy. Kendimi bildim bileli ruhumu resime adamıştım. Resim yapmak benim için bir ihtiyacımı karşılamak gibi bir şeydi. Beni daldığım düşüncelerimden ayıran babamın gür sesi olmuştu. " Doğa" " Efendim baba" " İşte yeni okulun" babam tebessüm ederek eliyle gideceğim okulu gösteriyordu. Okul oldukça büyük ve gördüğüm kadarıyla bahçesi de genişti. "Emin misin Doğa" tekrar babama döndüğümde tebessüm ettim. "Bunları konuşmuştuk baba" "Kararlarına saygı duyuyorum kızım ama bu okula alışabilecek misin?" "Alışırım babacım merak etme. Hem bu okulda da resim aktiviteleri oldukça etkin." Zorunda kalmasaydım bu okula bir adımımı bile atmazdım. "Seninle gelmemi ister misin birtanem?" " Baba" babama ' ilkokul çocuğu değilim , büyüdüm artık' bakışlarımı yolladım. Kemerimi çözdüm ve kapımı açtım. "Görüşürüz baba" " Görüşürüz kızım" babama sarıldıktan sonra arabadan indim. Okul bahçesinden içeri girdiğimde okulda yeni olmanın etkisiyle birkaç göz bana çevrildi. Bakışlar neden buraya geldiğimi sorgular gibiydi. Okula giriş kapısına doğru ilerlerken fısıldaştıklarını sanan insanlara ters ters bakıp göz devirdim. Hadi ama! Birkaç kelimeyi seçebiliyordum. Yeni kız! Çirkin! Uzun bacaklı! Eleştiriye açıktım ama bu kadarıda fazlaydı yani. Koluma aniden topun çarpmasıyla irkildim. Topun geldiği yöne baktığımda kahverengi saçlı, kısa boylu ve hafif kilolu bir kız bana bakarak alaycı bir şekilde gülüyordu. "Topu atar mısın" Konuşmaya bak! Ağzını yayarak konuşan insanlardan nefret ederdim. Topu ayağımla geldiği yöne gönderdiğimde bana alaycı şekilde gülen kızın bacağına sert bir şekilde vurmuştu. Tesadüfen olmuştu ama iyiki de vurmuştu. Bu kızı hiç sevmemiştim. "Ne yapıyorsun sen!" Bacağına vuran top canını acıtmış olmalıydı ki kuyruğuna basılmış gibi cırlıyordu. Hızlı adımlarla yanıma geldiğinde rahatlığımı bozmadım. "Topu atar mısın dedin bende attım." "Bilerekten yaptın değil mi!" Uf! Neden cırlıyordu bu kız! Tek omzumu umursamazsa silktim ve yürümeye yeltendim ki kız beni kolumdan tuttu. Kolumu sertçe kurtardığımda lafa girdim. "Ne yaptığını sanıyorsun" "Tatlım seni şimdiden uyarıyım bana bulaşma" kızı baştan aşağı iğrenen bakışlarımla süzdüm. Söylediklerini uygulamaya sunamayacak sadece atıp tutacak gibi bir tipi vardı. Ondan korkmamı falan mı bekliyordu? Alaycı bir şekilde gülümsedim. "Seninle vaktimi boşa harcayacak değilim tat-lım" Tatlım derken vurgu yapmıştım. "Cansel!" Sesin geldiği tarafa baktığımda uzun boylu, kıvırcık ve kumral saçlı bir oğlanla göz göze geldim. "Ne var Burak?" Adının Burak olduğunu öğrendiğim çocuk Cansel denilen sinir bozucu kızın kulağına bir şeyler fısıldadı ve birlikte yanımdan uzaklaştılar. Böyle gereksiz insanlara Ne kadar tahammül ederim bilemiyorum. Eski okulumda hiç böyle şeyler olmazdı. Pek kavgacı bir tip değildim aslında ama damarıma basılınca biraz zor zapt ediliyordum.

Düşüncelerimden ayrıldım ve okul kapısından içeri girdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Düşüncelerimden ayrıldım ve okul kapısından içeri girdim. Müdürün odası neredeydi acaba? Nöbetçi masasını bulmuştum fakat öğrenci falan yoktu burada. Sonunda okul haritasını gösteren tabelayı gördüm ve müdürün odasını zoraki buldum. Okul fazlasıyla büyüktü. Derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı tıkladım. "Gir!" "Merhaba hocam—" "Acele et öğrenci işim var." Bu ne kabalık! "Ben yeni gelen öğrenci Doğa Gürsoy" Okul müdürü gözlerini önündeki dosya yığınından çekip bana baktı. "Ah sen miydin Doğacım" "Evet sınıfımı öğrenmek için gelmiştim de." "Kusura bakma biraz kaba karşıladım seni. Bu aralar o kadar yoğunum ki." "Önemli değil" Okul müdürünün bu duygu değişimine anlam verememiştim. Önemli değil demiş olsamda aslında yaptığı kabalık benim için önemliydi. Ne kadar sonrasında özür dilemiş olsada pek alışık olmadığım durumlardı bunlar. Dosyaları karıştırdıktan sonra "11-A ders matematik. Sayısal sınıf. Demek matematiğine güveniyorsun." Tebessüm ederek cevabımı verdim. " Evet." Matematiği seviyordum ama sayısal sınıfı seçmemin asıl sebebi kimya dersiydi. "Sınıfını bulabilecek misin Doğa?" "Evet bulurum. Teşekkürler hocam." "Rica ederim iyi dersler." Gel şimdi koca okulda 11-A' yı bul. Neye güvenerek sınıfımı bulabilirim dedim acaba? Biraz bakındıktan sonra sonunda 11. sınıfların olduğu koridora gelmiştim. Beni yiyecekmiş gibi bakan gözlere bakmamaya özen gösterdim. Ne var? Niye öyle bakıyorlardı ki? Fısıldaşmalar burada da devam ediyordu. Nihayet 11-A'yı bulmuştum. Arka sıralarda, cam kenarında boş bir yer bulduğumda oraya yerleştim. İçeriye Burak girdiğinde aynı sınıfta olmamıza şaşırmıştım. Arkadaşlarıyla selamlaştıktan sonra yanıma doğru geldi ve sıramın yanında durdu. "Pekala burası benim ve Kaya'nın yeri ama yeni olduğun için bu seferlik oturabilirsin." dedikten sonra göz kırptı. Ne alaka? Bu ne samimiyet? "Senin yerin mi?" "Evet. Neden öyle tuhaf tuhaf bakıyorsun?" "Çünkü tuhaf." Yer meselesi mi yapıcaktı şimdi yani. "Tuhaf olan ne?" "Yer meselesi." "Özel okuldan geldiğini bu kadar belli etme." "Özel okul ne alaka? derin bir nefes aldım. Sence de fazla uzamadı mı bu yer meselesi?" "Bencede." İçeriye matematik hocasının gelmesiyle atışmamıza son verdik. Özel okuldan geldiğimi nereden biliyordu ki? Hocanın gözleri beni bulduğunda tebessüm etti ve konuşmaya başladı. "Aramıza yeni gelen öğrencilerden biri sensin demek." Biri derken başka biride gelecekti demek ki. "Peki tanıyalım bakalım seni." "Adım Doğa...Doğa Gürsoy" "Hangi okuldan geldin Doğacım?" "Özel Güzel Sanatlar Lisesi'nden geliyorum." "Senin için zor olmayacak mı?" "Sanmıyorum çünkü üniversite sınavı için gerekli olan dersleri özel ders olarak alıyordum zaten." "Anladım canım. Peki neden bu okulu tercih ettin?" İşte hiç sorulmasını hatta açılmasını istemediğim bir konu. "Özel bir mesele hocam." Biraz utanmıştım. Kim bilir neler düşüneceklerdi? "Umarım matematiğin iyidir." "Evet hocam iyi." "Sevindim. Pekala Doğacım hoşgeldin buyur oturabilirsin." "Teşekkürler." Sınıfta fısıldaşmalar artmıştı aslında meraklı birisi değildim ama şuan benim hakkımda neler düşündüklerini merak etmiştim. "Şşşt! Sessizliği bozmayın arkadaşlar!" Fısıldaşmalar arttığı için matematik hocamız sınıftakileri uyarmıştı. Umarım hakkımda kötü şeyler düşünmüyorlardır. Sıkıldığımı anladığımda camdan dışarı baktım. Bahçeden içeriye siyah, uzun saçlı, esmer, orta boylu ve zayıf bir kız girdi. Gözlerim çok iyi görürdü ki kızın yüz ifadesini bile seçebiliyordum. Oldukça gergin ve sinirli gözüküyordu. Nedenini bilmediğim bir şekilde onunla tanışmak istemiştim. Anlamsızca kendine çekmişti beni. Umarım anlaşabiliriz çünkü bu okulda anlaşabileceğim kimse yok gibi.

Seçilmiş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin