Siyah taytımın üzerine beyaz tshirt ve üzerine logo detay çekedimi giymiş beyaz spor ayakkabılarımla kombini tamamlamış her sabah olduğu gibi koşuyordum. Kızıla kaçan saçlarımı at kuyruğu şeklinde tepeden toplamıştım. Kulaklığımda çalan müzik beni motive ediyordu. Karşıdan gelen kişiyi görmemle gözlerimi devirmem bir oldu. Muhtemelen bir daha burada koşmayacaktım. Sonunda Ulaş karşımda geçmemi engelleyecek şekilde durduğunda bende kulaklıklarımı çıkartıp koşmayı bıraktım. Sırıttığı o pis yüzünü kan kaplayana kadar yumruklamak istiyordum. Bu gereksizden kaçış yok muydu? "Naber Anadolu Lisesinin güzeli?" Anadolu Lisesini bastırarak söylemişti. Gerizekalı! Terim soğumadan buradan kurtulmalıydım. "Rahat bırak beni Ulaş!" "Bende seni özledim Doğa." "Ne istiyorsun yine?" "Doğa..." Ulaş koluma dokunduğunda etrafın tenha olması beni tedirgin etmişti. "Dokunma bana!" Kolumu sertçe elinden kurtardığımda Ulaş arkamda bir yere bakıyordu. Arkamı döndüğümde Arya'yı görmeyi beklemiyordum. "Doğa neden bağırıyorsun? İyi misin?" Sinirli bir şekilde Ulaş' a bakıyordu gözleri beni bulduğunda yardım et bakışlarımı ona yolladım. "Aslında sana rastladığım iyi oldu Doğa bir işimiz vardı ya hani" "Bulundu mu?" Arya beni buradan kurtarmak için bir şeyler ürettiğinde ona eşlik ettim. İyi ki buradaydı. "Evet bulundu hadi hemen gitmeliyiz." Arya beni kolumdan tuttuğu gibi bir araya soktu. Başımı hafiften çıkartıp Ulaş' ı kontrol ettiğimde bana sırtı dönük bir şekilde gidiyordu. "Oh!" Rahatlamıştım. Onu görünce geriliyordum. Arya bugünki kurtarıcım olmuştu. Sahi beni nasıl bulmuştu? Kendimi sonunda toparladığımda Arya'ya baktım. 'Neler oluyor?' Dercesine bakıyordu bana. Onu fazla tanımadığım için gerçekleri anlatmaktan emin olamamıştım. Ama sonuç olarak beni Ulaş belasından kurtarmıştı. Zaten Ulaş meselesini biraz daha içime atarsam bir gün çok kötü patlayacaktım. "Teşekkür ederim Arya. Sen bu semtte mi oturuyorsun?" "Rica ederim. Evet şuradaki sitede oturuyorum." Eliyle gösterdiği siteye baktığımda bizim eve çokta uzak olmadığı fark ettim. "Bende iki sokak geride oturuyorum." Konuyu dağıtmaya çalışıyordum. "İyi misin?" "Evet." Evet dedim ama iyi olduğum konusunda pek emin değildim. "İstersen ilerideki kafede soluklanabilirsin." "Yok ben en iyisi eve geri döneyim. Ama yarın müsaitsen çok yakın bir arkadaşımın kafesine gidebiliriz. Malum sana da borçlandım." "Saçmalama Doğa borçlandığın falan yok." "O zaman teşekkür mahiyetinde olsun." Sözlerime samimi bir anlam katmıştım tabii ikide bakışlarımla. "Peki." Arya'nın onayını aldıktan sonra numarasını aldım ve vedalaştık. Allah'tan Arya Ulaş konusu hakkında bir şey sormamıştı ama soracağına emindim. Numarasını verdiğine göre Arya bana güveniyordu. Kulaklığımı takıp 'ölsem yeridir' şarkısını açtım ve eve dönüş yolunda koşmaya başladım. Sonunda eve geldiğimde kendimi ılık duşun altına attım. Gözlerimi kapattığımda Ulaş'ın pis suratı gözümde beliriyordu. Ondan nefret ediyordum. Nereden bulmuştu beni? Düşüncelerimden kurtuldum ve duştan çıktım. Üzerimi giyindikten sonra kahvaltı için -odam üst katta olduğundan- aşağı indim. Abimin kahkahası tüm evi sarıyordu. Yanlarına gittiğimde hepsine sırayla günaydın deyip yanaklarından öptüm. Babam her zamanki gibi masanın başında, annem babamın hemen sağ çaprazında , abim ise annemin yanında oturuyordu. Annemin karşısındaki sandalyede ben otuyordum. Masadaki her şey çok güzel gözüküyordu. Kahvaltıyı kesinlikle babam hazırlamış olmalıydı. Genellikle cumartesi günleri kahvaltı hazırlamak ona aitti. "Canım akşam geç geldiğimiz için soramadık yeni okulunda ilk günün nasıldı? Okulu beğendin mi?" İlk soru annemden gelmişti. "Güzeldi annecim. Okul gayette büyüktü." Soruları sadece geçiştiriyordum. İlk günden kavga olduğunu onlara anlatamazdım yoksa eski okuluma dönmek konusunda ısrarları başlayabilirdi. "Anladım birtanem. Senin adına sevindim." "Bende beğenmene sevindim kızım." Babam ima dolu bakışlarını bana yolluyordu. Abimle göz göze geldiğimizde ikimizde gülümsedik. "Bu arada bugün Arda gelecek haberiniz olsun." "Ne zamandır gelmiyordu hayırdır kardeşim?" "Bu aralar kafede işleri yoğunmuş ama yine de geliyor. Yani siz evde olmadığınız için görmüyorsunuz." "Hım. Doğrudur." Bu arada Arda demişken çocukluğumdan beri her şartta yanımda kalan, yanında çocuklaştığım, birçok kez birlikte yurt dışına çıktığım tabiri caizse yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen; kahverengi saçlı yine kahverengi gözlü, uzun boylu hafiften yapılı her şeyimi bilen tek dostumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seçilmiş
ChickLit"Her ne kadar hayallerimize giden yolda karşımıza engeller çıksada biz vazgeçmedik" Doğa ve Arya önceden tanışmış olmasalar bile kısa süre içerisinde aralarındaki bağ güçlenir. Hayallerinden vazgeçmek üzere olan bu iki arkadaş Yaman ve Savaş 'ı...