Kapının önünde soluklanıp sakinliğimle içeriye bir adım attım. Gözlerim hemen Jimin'e gittiğinde o da bana bakıyordu zaten. Bakışlarımı hızlıca kaçırıp sırama geçtim.
"Selam"
Cümleye başladığım an kafasını pencereye çevirip dışarıyı izlemeye başlamıştı. Cevap vermeyeceğini anladığımda nefesimi bıraktım.
"Selam"
Yerimie hemen oturmadan önce duyduğum isteksiz sesle dudağımın ucu kıvrılmıştı. Bana ne kadar kızgın olsa da koyamıyordu sarı.
Çantamı masama bıraktığımda beklemeden arkamı döndüm fakat gözleri benı bulduğunda hızla, konuşmama izin vermeden yerinden kalkıp sınıftan çıktı.
"Uv, çok sinirli."
Joohyun'un sesiyle önüme döndüm.
"Çok abartıyor! Bu kadar sinirlenmesine gerek yoktu!"
Joohyun, Soo-young'a kesik bir bakış atıp bana geri döndü.
"Sabah saçma sapan konuştum, özür dilemem lazım diyip duruyordu. Senden özür dilemek için seni beklerken öyle görünce böyle sinirlenmesi çok normal.. Jimin seni çok önemsiyor bilmiyor musun. Sana zarar gelsin istemiyor..."
Biliyordum. Her zaman öncelikle beni düşüyordu zaten. Yemek yerken sevmediği yemeği de benim için yerdi, istemediği ortamlara benim için de girerdi. Hep en iyisini, geriye kendisine kötüsü bile kalsa bana verirdi.
" Ah, Jimin. Ondan başka arkadaşım olmayacak mı ama? Yine de.. Abartıydı o tepki. Bu da..."
Sooyoung soru soran bakışlarıyla bana bakınca bakışlarımı kaçırmak zorunda kaldım.
"Biraz abartıyo, yalan mı?"
Hala bakışlarını çekmeyin e pes etmiştim.
"Tamam çok çok azıcık abartıyor"
Kızların ikisi de gülmeye başlayınca ikisine kötü bakışlarımdan atıp pencereye dönüp bahçeyi izlemeye başladım. Aslında anında görüş açıma giren Jimin ve gülümseyerek konuştuğu kızı izlemeye..
✖
Tebeşir gıcırtısını son kez duyduğumu ümit ederek elimi tekrar kafama vurdum. Rehber öğretmen tahtaya kocaman yazdığı 'D-3' yazısını bitirip sınıftan ayrılışının izlerken rahat nefes aldım.
"Hiç gitmeyecek sandım!"
Kafamla, bıkkınlıkla soluyan Sooyoung'u onayladım. Arkamdaki hareketlenme ile kafamı çevirip Jimin'e döndüğümde eşyalarını toplayıp çantasını takıyordu. Bana baktığında tam bir şey söyleyeceğini sanmıştım fakat söylemedi.
"Ben spor salonundayım Joohyun."
Ve, bana bakmadan sınıftan çıktı. Oflayarak önüme döndüğümde kızların anlamsız bakışılarını gördüm
"Ne?"
"Kızım bu salak ya."
Ben yokmuşum gibi birbirleriyle konuşunca Joohyun'un koluna vurdum.
"Sensin salak. Ne oluyor be!"
"Peşinden git diye söyledi bize spor salonundayım diye salak. Gitsene"
Gözlerim istemsiz kapıya gitti. Gerçekten de o yüzden mi söylemişti ki. Aslında, Jimin hiç şuradayım buradayım diyen biri değildi ama yine de. Emin olamadım.
"Gerçekten mi?"
"Tabi ki salak git özür dile çocuktan. İkiniz de saçma salak triplerdesiniz. Baydınız beni!"
