BÖLÜM 8

16 2 0
                                    

Vasiyet

Ağırlıkların altın ezilmiş bir ceset gibi
Kalbimi göğüs kafesimden kazıyorum

Beni sıkan vicdanım mı ?
Yoksa aldığım beddualar mı ?

Belirsizlik, yolumu şaşırmışım
Atımın dizginleri boşalmış
Uçurumun kenarında
Bir
Çocukla
Bakmaktayım

Bir
Mavi denizi görenler
Karanlığın çocuklarını
Boşa yanan sokak lambalarını
Cami avlusunda yatanları
Anlayamazlar

Ki, ben kendimi göremiyorken
Mavi okyanuslara nasıl bakmalıyım

O iğreti yüzleriyle buruşmuş yüz hatları
Kalbime bir şeyler söylüyor
Abime söyledim
Konuştu
Kalbim sanki biraz yumşadı

Ölmeli miyim ?

Yaşamak
umrumda değildir
Aldığım her  nefes
İsraf galiba
Vasiyetimdir
Ağlamayın...

Yaşamalı mıyım ?

Ölmek
Umrumda değildir
Almadığım her nefes
Birine ait
Vasiyetimdir
Yaşarken ağlayın...

Damarlarımda gezen kan
Bekletilmiş, ekşimiş kızılcık şerbeti miydi
Kalbimi böyle uyuşturan
Bilinmeyen, unutulmuş bir günahın eserimiydi

Güneş bulutların arasında sıyrılsaydı eğer
Gün nedir ne demektir öğrenecektik

Ama
Gün
geldi
güneş
bizi
geceye
terk
etti

Şimdi ay bulutların ardında
Işık nedir söyleyin bana
El yoklamasıyla tespit ettiğim yol
Sonu, ya çıkarsa uçuruma ?

Ayaklarımı pencere pervazından uzatır gibi uzattım
Havayı döver topuklarım
Atlarını dört nala kaldırıp
Yüzüme çarpan rüzgar
Ve yol çizen aklım, kalbim 
Beni Yalnız bıraktılar..

Bir ıslık ritmi tutturup gezeliyorum
Beynimin içinde bir ambar
Ve içinde aç kalmış akbabalar var
Bu leş kokusuda dostlar

Herşeyden geçip yazıyorum
Küflü kelimelerimle
Ve çürümüş bir fikirle
Kardeşlerim
Vasiyetimdir
Yaşarken ağlayın
Gülerken ölün.

BLOGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin