Can Ozan - Sar Bu Şehri
Sezen Aksu - Küçüğüm
⭐⭐⭐✨
4. BÖLÜM: GEÇMİŞİN ERVAHI
Küçük bir kafesin içinde yaşayan ruhumun serzenişini duyuyor musunuz?
Kaçtığım tek konu geçmişimken, geçmişime daha da çok çekiliyordum. Geçmişim, kaçtığım her yerde karşıma çıkıyordu. Beynime dövme gibi kazınan anılar aklımdan hiç çıkmıyordu. Geçmişimin acısını yaşayarak ölmekten korkuyordum artık. Birinin çocukluğum ve benim çığlıklarımı duymasını ve bizi artık kurtarmasını istiyordum. Aşamayacağım korkularım, unutamayacağım anılarım ve çocukken attığım çığlıklar zihnimin dört bir yanında geziniyordu. Unutmak elimde olan bir şey değildi. Ve ben unutamıyordum.
Hayat, insanları affedecek kadar iyi değildi. Acımasızdı. Yaşattığımızın ve bize yaşatılanın karşılığını elbet bir gün verirdi. İnsanları acımasız yapan da, onları kötü olmaya zorlayan da hayattı; hayatın yaşattıklarıydı.
Ruhumda emareler vardı; acının, gözyaşlarının, çığlıkların, korkuların, nefretin, öfkenin, sevgisizliğin ve yalnızlığın emareleri. Hiçbir zaman yaşadıklarıma baş kaldırmadım, savaşmadım. Çünkü çok küçüktüm, çok masum ve kimsesizdim. Nasıl savaşacağımı bilmiyordum ki... Vücudumda ise ayak ve el izleri vardı; tenime kazınan bu izler, beni her gün biraz daha yıpratıyordu.
Kendi içimde düşüncelere dalmışken, "Nira!" diye seslendiğini duydum Öznur'un. İrkilip kendime gelirken kafamı kapıya çevirerek yeni tanıştığım arkadaşlarıma baktım. Hepsi sınıf kapısında durmuş, beni bekliyorlardı. Kapıda sadece Nil ve Öznur duruyordu ama göremesem de diğerlerinin orada olduklarını biliyordum. "Hadi, gelmiyor musun?"
Gülümsedim, ya da gülümsemeye çalıştım. Şuan bunu sorgulayamazdım. Zaten bunu sorgulamayı yıllar önce bırakmıştım, şimdi sorgulamanın ne manası vardı? "Siz gidin, ben gelmeyeceğim."
"Sen ne yapacaksın ki burada?" diye sordu Nil, ince kaşları çatılmış sorgulayıcı bir ifadeyle bana bakıyordu. Göremiyor olsam da Ege'nin beklemekten sıkıldığından, Onur ve Bora'nın birbiriyle uğraştığından kesinlikle emindim. Çünkü Bora'nın, "Hoşt ulan, ayı!" dediğini duyabilmiştim. Konuşmuyor, neredeyse bağırıyordu. Sesi boş koridorda yankı yapıyordu. Bora'nın bitmek bilmeyen bir enerjisi vardı. Bazen ne konuşmalarına ne de davranışlarına yetişebiliyordum, fazla hareketliydi ve bu beni ara sıra yormuyor da değildi. Ve sonra ardından gelen ayak sesleri... Koşuyor olamazlardı, değil mi?
"Müzik odasından bahsetmiştiniz, orayı merak ediyorum." dedim. Sesim kısık çıksa da aramızdaki mesafeye rağmen beni zorlanmadan duymuşlardı.
Öznur gülümsedi, "Peki. Sana eşlik etmemizi ister misin?"
Buna ihtiyacım yoktu. Tek başıma gitmem daha iyi olurdu benim için. "Hayır," dedim teklifini geri çevirirken, "Nil bir ara konuşurken bahsetmişti. Kendim bulabilirim, teşekkürler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERMEST
Teen FictionSenden bana iyi geldiğini sandığım ne varsa yalan çıktı her defasında. Biliyor musun, kaçtığın gerçeğin esiri olursun. Sen bunu hiç fark etmedin ve en sonunda kaybettin. 00:01 "Dinle, üç kelime; benden önce vazgeçme." 16/01/2020