1.3

1.4K 190 251
                                    

Jisoo- Part 1 

Kızıl saçlarımın dalgalarını düzeltirken aynadan kendimi süzdüm. Üzerimde siyah kumaşa pembe yazıyla 'Kız Gücü' yazan bir kazak ve altında ise yine siyah bir pantolon vardı. Yüzüme hafif bir makyaj yapıp geçiştirmiştim. İyi göründüğüme kanaat getirdiğimde arkadaşlarıma döndüm.

Hepsi benim gibi giyinmişti ve son hazırlıklarını yapıyordu.

Müdürümüzün uyarısıyla beraber Seokjin ve ben tüm hünerlerimizi ortaya dökmeye başlamıştık. O, indirimli yemek gibi klasik bir hamle yaptığında daha farklı bir şeyler denemek istemiştim. 

Kızlarla bunu düşünürken kantindeydik ve yan masamızdaki öğrencilerden biri "Bu sene de aynı kulüplere gideceğiz sanırım," diye yakınmıştı. Sonra diğeri ona karşılık aynı yakınma sesiyle konuşmuştu."Ben istek kutusuna 'Yeni kulüpler açılmasını istiyorum,' yazıp atmıştım geçen sene ama kimsenin kâle aldığı olmadı."

Bu sözler ışık hızıyla aklıma girmiş ve beynim, ben daha farkına varmadan planı kurmuştu.

İlk işim istek kutusunun yerini bulup içindekilere bakmaktı. Çoğu saçma salak şakalarla doluydu ama hatırı sayılır derecede farklı kulüpler isteyenler vardı. Bazıları ise Seokjin'e küfürler saydırıyordu.

'Berbat bir başkansın, okulumuzu rahat bırak!'

'Tanrım, o salağı nasıl seçtik? Yaptığı tek şey göt yayıp, havalanmaktan başka bir şey değil!'

Pekala, ne kadar ona sinir oluyor, çekemiyor gibi duruyorsam da bunlar fazlaydı. Çünkü onun, okul için yaptığı çoğu şeyden haberim vardı.

Okulun imajını düzeltmek için herkesi düzene koymaya çalışması, yeni bir saha için müdürle kavga etmesi, yemeklerin miktarının düşürüleceğini duyduğunda grev yapması...

Bunların hepsi kulağıma gelmişti. Başarılı veya başarısız olsa da büyük bir emek sarf etmeyi gerektiriyordu. Bu da iyi bir başkan olduğunu gösteriyordu.

Seokjin'in yerine başkan olmayı aslında istemedim. Cidden, onu üzecek hiçbir şeyleri kalpten yapmazdım ben.

Benim tek derdim; Seokjin'in beni bir kereliğine bile olsa görmesiydi. Bir kereliğine herkese baktığı gibi değil de, kalp gözüyle bakmasını istedim.

Ama asla öyle bir şey olmadı.

Biz hep birlikteydik onunla. Ailelerimizin üniversite arkadaşı olmasından dolayı; mahallemiz, anaokulumuz, orta okulumuz hep iç içe olmuştu. Lisede ise erkeklere özel bir okula gitmesiyle daha az görüşmeye başlamıştık.

Küçüklüğümüzü hatırlıyorum da, ona ilk aşık olmaya başladığım zamanlar mahallemizdeydik ve  benden başka kızlarla konuştuğu için Seokjin'in saçlarını çekmiştim. Çok çocukça, biliyorum ama o zamanlar aşk nedir bilmediğim için kendimi göstermeye çalışma çabalarım hep Seokjin'e saldırmakla sonuçlanmıştı ve bu, aramızdaki yarış, benim yüzümden çıkmıştı.

Bu yarış, şimdi bile sürüyordu. Onun okulunun karma bir liseye dönüşmesiyle beraber fırsatı kaçırmadan gelmiştim ve kaydımı aldırmıştım. Ona daha yakın olmak, gözünün önünde olmak için. Ama o hala kör olmuşcasına beni göremiyordu ve bu delicesine sinirlendiriyordu. Böylece bencil biri oluyordum, kötü biri. 

Gözümü hırs bürüyordu o anlarda, canını yakacak en büyük şeyleri yapmak istiyordum ve başkanlığa aday koymak da bunların en ilkiydi.

Başkanlığın, onun için önemli olduğu tüm o yaptığını bildiğim işler bile gösteriyordu. Ki bunun çevresindeki herkes farkındaydı. Her ayın 15. gününde yaptığımız aile yemeğinde konu onun başkanlığına geldiğinde gözlerindeki ışıltıyı gören ben, hayatında en zevk aldığı şey olduğunu fark ederdim ve hayran olurdum.

dear aurora▪︎jinsoo✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin