Giriş

98 24 28
                                    

Tokyo, Japonya

Tokyo'nun kalbinde yer alan bir plazanın 27. katında yabancı bir kadın devrik cümleler dolu bağırışlarıyla tüm evi inletiyordu. Evde var olan herkes kadının yakarışlarından bunalmış durumdaydı. Ancak yakarışların yöneltildiği kişi olmasına rağmen olan bitene tepkisiz kalan tek bir kişi vardı.

Kadının kendisinden 16 yaş büyük olan kocası Doktor Akira Kato.

Mutfak bankosuna koyduğu diz üstü bilgisayarında açık olan ekrandan bir saniye bile gözünü ayırmayan adam karısını büyük bir sabırla yok sayıyordu.

Birkaç saniye diye geçirdi içinden, sadece birkaç küçük saniye..

"Nasıl emin olabiliyorsun?" diye bağırdı kadın kocasına bozuk Japoncasıyla. Kadının kendinden geçerek bağırmasına tepkisiz kalan adam avucundaki siyah kaseye metal yemek çubuklarını daldırdı.

Ekranda, Birleşik Devletler'e denk düşen alanda beliren kırmızı nokta ile keyfi yerine geldi. Kocaman kıtanın güney ucundaki yanıp sönen minik bir nokta Akira'nın beyninde yankılanan kadının sesini bastırmıştı.

Ekranın altındaki sıralı Dünya saatlerine bakarken her şeyin plana uygun gittiğini bir kez daha teyit etmiş oldu.

Kuryeler söyledikleri gibi sorunsuz bir teslimata imza atmışlardı. Çinlileri sevmezdi ama işlerini iyi yaptıkları su götürmez bir gerçekti.

Ağzını pirinçle doldurup, gözlerini ekrandan ayırıp salonu adımlayan karısına yöneltti. Sonraki nokta için birkaç dakikası vardı, durmadan söylenen karısını sakinleştirmek için de öyle.

"Bu işler böyle yürür, alışsan iyi edersin Eugine. Banka hesaplarını seviyorlarsa bana ve benim gibilere iyi bakmak zorundalar.." diye mırıldandı ağzındaki pirinç yumağına aldırmadan. Ne zannediyordu bu kadın, düşünmeden harcadığı parayı oturup evde bastığını mı?  Beş senedir hiçbir şeyin fiyatına bakmamayı adet edinmesinin bir bedeli olmadığını düşünüyor olamazdı.

Dalgalı sarı saçlarını bileğindeki lastikle gelişigüzel toplayan kadın derin bir nefes aldı. Rahminde yüzen bebek akciğerlerini zorluyordu. Her ne kadar küçük bir Japon'un genlerini almış olsa da o birkaç aya doğacak olan o minicik şey kadının canını fazlasıyla yakabiliyordu.

Bir duvara söylenmeye alışkın olduğu için aldığı tepki onu şaşırtmıştı. Birkaç dakika boyunca adamın yüzüne şaşkınlıkla bakmayı sürdürdü. Midesi bulanıyordu, adamın tatsız tuzsuz lapasını garip sesler çıkararak yemesi de hiç yardımcı değildi bu konuya.

"Bu saçmalık Akira, hepimizi öldürebilirler. Artık sadece kendini değil, karnımdaki çocuğu ve beni de düşünmelisin!"

Ekrandaki haritada bir yerin daha işaretlenmesi ile elindeki kaseyi bankoya bırakan adam muzur bir şekilde gülümseyerek karısına baktı. Sadece son bir kişi kalmıştı. Son ve en önemli kişi.. Üzerinde Güneş batmayan ülkede öğlen olmak üzereydi, biraz sonra yanıp sönecek olan kırmızı nokta ile harita tamamlanacaktı.

"Bu altın yumurtlayan tavuğu kesmek olur, o insanlar aptal değiller. Hadi biraz rahatla ve gidip kendine bir şeyler al.."

Aralarındaki ilişki büyük bir aşka dayanıyordu; kadının yarını yokmuşcasına para harcama, adamın ise güzellik aşkına.. İkisi de aşkın farklı cehpelerinde olmaktan rahatsız olmuyorlardı.

Kato'nun ölçülemeyen IQ seviyesi aptal bir adam olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Belki de Dünya'nın en zeki aptalı olan bir Japon, her şeyi değiştirecek olan fitili ateşlemişti..

Ve sonunda Tokyo'nun kalbinde yer alan bir plazanın 27. katındaki bir bilgisayar ekranında bir kırmızı nokta yanıp sönmeye başladı...

YakalanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin