20-{Jongin'in felaketi oldu, yakamoz güzeli.}

2K 157 133
                                    

Jongin karanlık salonda emin adımlarıyla yürüdü. Aşina olduğu evinde her bir santimetreyi ezbere biliyordu. Özellikle de kıymetlisinin, biricik oğlunun odasının yolunu. Çok büyük sayılmazdı ev ama bir baba ve oğul için yeterliydi. Ne Jongin ne de Chase bu konu hakkında hiçbir şikayet etmemişti bu zamana dek.

Jongin birkaç adımda Chase'in odasının önüne vardı. Saat çoktan gece yarısını geçtiğinden, delikanlı uyuyor olmalıydı. Jongin onun artık yetişkin bir birey olmaya gün gittikçe yaklaştığını biliyordu. Yine de ilk doğduğu anları aklına getirip minik bebeğinin hala minik olduğundan vazgeçiremiyordu kendini.

Kapıyı usulca araladı. Esmer tenine yansıyan bebek mavisi ışıkla duraksadı. Gözleri kısılmıştı. Chase karanlıkta uyuyamıyordu. Bebekliğinden gelen bir özelliğiydi bu. Jongin doğduğu ilk aylarda çok zorlanmıştı. Chase ne kadar sallasa bile uyumuyor, babasının kucağından indiği gibi ortalığı yıkıyordu. Jongin onu görebilmek için ışığı açtığında ağlaması hafifliyor, babasının geniş göğsüne yatınca ise tamamen sakinleşiyordu. O günden beri Chase uyusa bile yattığı odada mutlaka mavinin en masum tonları yanardı odasında.

Jongin sessizce odaya girdi. Noen'in aksine uykusu pek hafif değildi Chase'in. Noen tıpkı babası gibi en ufak bir sese hemen uyanırdı. Chase ise yine babası gibi biraz derin uyuyordu. Jongin gülümsedi. Noen'i birkaç gündür görmüyordu. Diğer oğlunu özlemişti. Cezaları biter bitmez hepsini beraber bir yemeğe çıkarmayı not etti aklına.

Chase her zamanki gibi derli toplu uyuyordu. Jongin gülümsedi. İçi bir anda tarif edilemez bir huzurla doldu. Eğilip oğlunun kıvırcık saçlarına daldırdı esmer ellerini. Usul usul dolaştırdı aralarında. Uzandı ve açıkta kalan alnına sulu bir öpücük bıraktı. Burnunu biraz kaldırıp kıvırcık tutamların arasına soktu. Oğlunun şekerli kokusunu içine çektikten sonra onu ne kadar özlediğini fark etti. Chase şu ceza olayından sonra bir hayli soğuk davranıyordu babasına ve bu ölüm gibiydi. Jongin bir ara mutlaka Sehun'la konuşmalı ve ceza işini değerlendirmeliydi.

Jongin onu rahat bırakıp doğruldu. Üzerindeki yorganı düzeltti. Tam odadan çıkma kararı almıştı ki onun bir şeye sımsıkı sarılarak uyuduğunu fark etti. Kaşları usulca çatılırken yaklaştı. Eli yumuşak görünen şeye uzandı. Chase'in sanki hayata tutunur gibi tutunduğu şeyi delicesine merak etti. Onu uyandırmamaya çalışarak kendine çekti yumuşak şeyi. Ama istediği gibi olmadı. Chase sanki en sevdiği oyuncağı elinden alınan bir çocuk gibi daha da sarıldı ona. Jongin birkaç kez daha denedi ancak Chase elindeki şey herneyse onu canı pahasına tutmakta kararlıydı.

Jongin her ne kadar içi kuşku ile dolsa da daha fazla zorlamamakta karar kıldı. Son kez eğilip oğlunun yanağını öptükten sonra doğruldu ve yavaş adımlarla odadan çıktı. Sabah ilk iş Chase'in odasına girecek ve onun ne olduğuna bakacaktı.

Gözlerini ovuşturup odasına ilerledi. Aslında biraz gergindi bugün. Gergin olduğu olduğu günlerde evin minik balkonuna çıkar, sigarasını dolgun dudakları arasına alır ve geceye sarardı dumanını. Jongin kendini bunun onu rahatlattığına inandırırdı. Gece bir örtü gibiydi. Simsiyah bir çarşaf gibi. Tüm günahların, duyguların, düşüncelerin örtücüsü gibi. Jongin severdi ay ışıklarının yüzünü okşamasını. Sigarasının dumanının geceyle dans edişini.

Ama bugün istemiyordu. Hemen uyumak ve hemen uyanmak istiyordu. Zaten Sehun ile son konuşmalarından sonra dün gece uyumamıştı. Uykusuz ve yorgun başladığı günün acısını yakamoz güzeline bol bol sokularak geçiririm, diye düşünmüştü ancak ani gezi planı bu hayalini seve seve suya vermişti. Zaten gerginken birde aptal Baekhyun'un galerisinde Sehun'un o iştah kabartıcı fotoğrafının olduğu düşüncesi ile Jongin kafasını parçalamak istiyordu. Yarın ilk iş mutlaka o bücürü ayak altına alacaktı.

Kendisi Yakamoz Güzeli|| SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin