10- {Yakamoz'un olmayan gençliği, Jongin.}

2.3K 169 115
                                    

Sehun beyaz gömleğinin ilk birkaç düğmesini araladı. Boğuluyordu. Yıllardır tüm sorumluluklarını biriktirdiği bu ev, o an onu boğuyordu. Sehun gömleğinin geri kalan düğmelerini de araladı. Bir tanesinde takılı kalınca sinirlendi. Beyaz sert kumaş, Sehun'un güzel ve kemikleri parmakları arasında sıkıştı. Bir hışımla iki yana doğru çekiştirdiği gömlekten kopan düğmeler, histerik tıkırtılar ile çarptı Sehun'un tüm sırlarına ortak olan sararmış duvarlara.

On yedi yıldır her gün bakıştığı bu tavan, konuşulmuşluklarla dolu bu duvarlar üzerine üzerine geliyordu. En büyük sırdaşları onun üzerine oynuyordu sanki.

Derin bir nefes aldı güçlü bedeni büyük bir gürültüyle yere çökmeden önce. Dizleri üzerinde oturdu.

Noen yeni bir sayfa demişti. Yenilenmek gibi, hafiflemek gibi. Sehun oğluna inanmıştı. Noen ne dese inanırdı zaten o. Sehun bir an buna olan açlığını düşündü. Hafiflemeye, yeni başlangıçlara olan açlığını. Bu kadar mı yorgun düşmüştü? Bu denli mi incitmişti yaşanmışlık onu? Sehun geniş omuzlarının aşamayacağı dert olmadığını sanırdı. Yenilgiye çöken beyaz omuzlarının gölgesinden çığlık sesleri yükseliyordu. Genç Sehun'un çığlıkları. On yedi yaşında, kucağında uyuyan bir bebekle beraber sokakta kalmış genç Sehun'un çığlıkları.

Charlotte. Güzeller güzeli, genç ve asil bir hanımdı. Saçları yumuşacıktı, oyuncak bebekleri anımsatırdı Sehun'a. Renkleri o kadar acık bir sarıydı ki, utanarak da olsa beyaz sanırdı onları Sehun. Sehun'un tenine benzer, porselen bir tene sahipti. Bedeni bir melodi gibiydi, Noen zarif kıvrımlarını annesinden almıştı. Bir peri masalı, gerçekleşen bir dilek. Charlotte Cardin.

Sehun'un biricik dostu. Çocukluğundan beri her haliyle onu kabul eden tek kişi. Onu yönelimi, zevkleri, yaşantısı ile kabul eden tek kişi. Sehun zaman zaman durur, onun yokluğunun bedenini hala bu denli üşütebilmesine hayret ederdi. Özlemin aptal insanlara yaptırabildikleri onu hep ürkütürdü.

Yağmurlu bir sonbahar günüydü. Sehun evde tekti o saatlerde. Charlotte bunu çok iyi biliyordu. Sehun elinde kitabıyla kendi odasına giderken duyuldu zilin sesi. Her zamanki neşeli melodi bu sefer keder doluydu. Sanki zil haykırıyordu. Sehun kaşlarını çatmadan edemedi. Kapıya ilerledi. Yüreğine serpilen endişe adımlarına da yansıyordu. Sonunda kapıyı açtığında daha ne olduğunu anlamadan burnunda buram buram lavanta kokusu tütüyordu. Charlotte.

Genç kız yağmurun sert damlalarının gazabına uğramış. Kuru bir yaprak misali titriyordu. Her zamanki gibi ilk Sehun'a koşmuştu. Başka kimseleri yoktu ki zaten. Sehun kucağına atılan ince bedeni sımsıkı tutmak için elindeki kitabı yere bırakıverdi. Bir eliyle zaten sırılsıklam olan kızın daha fazla üşümemesi için kapıyı örttü. Diğer elini de Charlotte'nin ince beline sardı. Genç kız nefes alamaksızın ağlıyordu. Hıçkırıkları Sehun'un göğsünde patlıyor, dayanılmaz bir acı veriyordu oğlana. Sehun onu hep kız kardeşi olarak görürdü. Kendi kanından gibi severdi. Onun acısını hissedebiliyordu.

O gün Charlotte, Sehun sorsa bile hiçbir şey söylemeden oğlanın göğsünde ağladı. Sehun onun üzerini değiştirdi, ipek saçlarını kuruttu. Güzelce taradı. Charlotte'nin hafif tombul, al yanaklarında yağmurlar bir türlü dinmedi. Sehun ne yaptıysa da ağladı güzel kız. Gökyüzüyle bir husumeti var gibi, fırtınaya rakip çıkar gibi ağladı. Sehun deliriyordu o an, elinden hiçbir şey gelmiyordu. Birkaç saat sonra Charlotte güçsüz düştü, hüzün yoruyordu onu. Sehun zayıf bedeni kucaklayıp yatağına koydu. Uyuyana dek başında oturdu. Lavanta kokulu ellerini tuttu. Charlotte o gece hiç uyumadı, uyusa da kabuslardan uyandı. Sonunda Sehun tam çıldıracaktı ki Charlotte güç bela söyledi. Ağzından çıkanlar sözcük değil de, cam kırığı gibi söyledi. Kanayarak.

Kendisi Yakamoz Güzeli|| SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin