36-{Yakamoz nereden geliyor?}

1.7K 110 37
                                    

Flashback

"Şurası sakin gibi, orada oturabiliriz."

Sooyoung elindeki bira şişelerinin müsaade ettiği kadarıyla parmağını kaldırdı ve denize neredeyse sıfır olan bir noktayı işaret etti.

"Her yer sakin, gecenin ikisinde hangi yarım akıllı sahile gelir ki zaten?"

Chanyeol üzerindeki hırkaya daha sıkı sarındı. Seul'ün keskin soğuğu delikanlının inci gibi cildini bir bıçak misali deşip geçiyordu. Aslında yaz mevsimindelerdi ve rüzgar ılıktı ancak Chan soğuğu hiç sevmezdi. Yaklaşık bir saat önce Sehun evde çok sıkıldığını söylemiş ve sahilde buluşmayı teklif etmişti. Bu harika bir fikirdi ve tamda Sehun'un naif ruhuna göreydi. Tek sıkıntı saatin gece yarısını bile geçiyor olmasıydı Chanyeol'e göre. Haricinde sahilde içmek gayet parlaktı. Elbette Sooyoung'da geleceğini söylemişti, hayır bu Chanyeol'u buraya getiren asıl neden değildi elbette.

Neden yaz mevsiminde olmalarına rağmen Sooyoung üşür diye yanında yedek hırka ve atkı getirsindi ki?

"Rüzgar bile ılık Yeol, sakin ol soğuk yemez seni."

Jongin konuştu. Bu arada Sooyoung'un seçtiği yere doğru yürüyorlardı. Rüzgar nemli ve ılıktı. Henüz gençliklerinin bağında olan bu dört insanın arasında dans ediyor, onları minik minik diriltiyordu. Jongin ılık rüzgarları severdi, Sehun'u sevdiği kadar olmasa da severdi. Esmer olana göre sevginin tanımı Sehun'dan geçiyordu ve istemsizce kendini diğer her şey ve ona olan sevgisini kıyaslarken buluyordu.

Bir süre sonra sıcak kumlara oturdular. Gece bir battaniye misali hepsini örtmüştü. Gece örterdi zaten. Aslında tam olarak dost olmayan bu insanların kendilerine sakladıkları hislerini, bakışlarını. Yıldızlar genliğin bağrına dökülüyordu pıtır pıtır, geleceklerinde aydınlık yollardan yürümelerini temenni ediyordu gökyüzü. Gece herkesin dostuydu, gece herkesin saklanma yeriydi. Gece, asla yalnız olmadığınızı ve hatta yalnız olsanız bile daima aynı gökyüzünün altında yaşlandığınız birisinin olduğunu vaad ederdi.

Jongin elindeki açacağı kullanarak sırayla hepsinin içeceklerini açtı. Metal kapaklar ufak patlama sesleri ile yerlerinden kalkıyor, sıcak kumların üzerindeki yerini alıyordu. Jongin düşen kapakları aldı ve cebine attı. Bunları saklayabilirdi, insanlar büyüyüp yaşlansa bile hatıralar daima gençti nasıl olsa. Jongin gençliği saklamanın bir yolu olarak ona dair anıları saklamayı bulmuştu. Böylece Sehun kaybolan gençliğini aramaya giriştiğinde Jongin tişörtünün önünde doldurduğu şangır şangır sallan metal kapaklarıyla onun önüne gelir ve konfeti misali kafasından aşağı dökerdi. Sehun anılarında bulurdu gençliğini belki.

Sooyoung derin bir nefes aldı. Katran karası saçları rüzgarın şekilli ellerinde ahenkle ritim tutuyordu. Genellikle çok az bile olsa makyajlı olurdu. Bugün gecenin ellerine bırakmıştı kendini. Utanma yok, umursama yok, teninin tüm çıplaklığı ile soyunmuştu geceye. Üzerinde hatlarını günahkarca saran, tatlı kırmızı bir elbise vardı. Tüldendi ve rüzgar her estiğinde yıldız tozu sürülü tenini ortaya çıkarıyordu. Ay'ı önünde selama durdurur, geceyi kendine taptırırdı meal-i hatun. Yalnızca geceyi de değil üstelik. Kocaman bedeniyle eşdeğer olan bir kalbe sahip, sürekli üzerinde olan gözlerin sahibini de.

"Sehun."

Diye seslendi. Sehun önündeki denizi izlemeyi bırakıp biricik dostuna döndü. Onu ayrı bir severdi henüz yakamoz ismini almamış Sehun. Yakamoz diye tasfir etmeye alışkın olduğumuz bu güzel oğlanı bu şekilde yazmak biraz incitti yazarı, hemen hikayeye girmeli ve Sehun'a en yakışan o isim hemen dökülmeliydi esmerin tapılası dudaklarından.

Kendisi Yakamoz Güzeli|| SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin