9| Lavanta Cenettinde Açmış Menekşeler

14.8K 1.4K 2.2K
                                    

6k'lık bir bölüm ve bölüm içinde dikkat etmeniz gereken yerler olduğundan rahat bir kafayla okumanızı tavsiye ediyorum.

Ve ayrıca yorum yaparsanız da beni çok ama çoook mutlu edersiniz 😔

Taehyung'un bölümdeki kıyafetlerini de koyuyorum;

Taehyung'un bölümdeki kıyafetlerini de koyuyorum;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar!

°°°

Mutluluğa hasretim hiç tükenmezdi, yüreğimde kor gibi yanan ateşler içinde kavrulur ancak yine de ne onunla olur ne de onsuz yaşardım. Öyle bir özlemdi ki benimkisi, her gözlerimi kapattığımda kalbimde taşıdığım eksik sevgiler omuzlarıma ağır gelir, kirpiklerime asılı hakaretler kulaklarımı sağır ederdi. Yine de asla vazgeçmezdim beklemekten; diyet yaparken, canımı acıtan lensleri kullanırken, her yeni müzik aletinde acıyan parmak uçlarımla birlikte beklerdim annem gelir belki saçımı okşar, babam yaptıklarımla gurar duyar diye. Acizdim, hep acizdim; içimde yaşayan ve öldüremediğim o yanım hep bir parça buruk ve renksiz kalacaktı.

Lakin yine de şanslı sayılırdım. Doğarken avcuma sıkıştırılan şansı ilk kez altı yaşında kullanmıştım. Sıcak bir yaz günüydü, tarih zihnimde puslu olsa dahi o günü asla unutmaz, unutamazdım; zira o gün bana en değerli varlığımken acım olan Yoongi'yi getirmişti. Annem ve babam her zaman ki gibi evde yoklardı, okuldan yeni gelmiş ve ödevlerimi hemen bitirerek bakıcılardan uzak bir köşede oyuncaklarımla oynuyordum. Evimizin giriş katındaki dinlenme alanı olarak kullanılan odanın üç duvarı da cam olduğundan tüm bahçe ve bahçenin ardındaki saklı dünya çitlerin arasından gözüküyordu.

Henüz altı yaşında bir çocuk olmanın verdiği merakla arabalarımı bir kenara bırakıp cama yaklaşmış, korka korka dışarıyı izlemiştim önce; korkumun sebebiyse cama değince çıkan parmak izlerimin annemi kızdırmasıydı. Bu yüzden uzaktan bakmıştım, daha önce bu bahçeden başka bir yer görememek o zamanlar bile yüreğimi hep daraltır ve içimdeki çocuğun aç merakını beslerdi. Bir kulağım hep kapıda çitlerin arkasını izlemeye dalmışken daha önce görmediğim bir şey olmuş, aynı benim gibi küçük bir silüet çitlerin arkasındaki bahçede koşturmaya başlamıştı. Heyecanlanmıştım, evimizin yanında varlığından haberdar olmadığım bir çocuk muhtemelen oyun oynarken hangi güç benim gibi sıkılmış bir çocuğu o evde tutabilirdi ki?

Ben de durmamıştım tabi ki; dadıların salonda konuşmasını fırsat bilerek mutfaktan bahçeye açılan kapıdan gizlice çıkmıştım. Küçük ayaklarımla yeşil çimlere basarken öylesine heyecanlıydım ki dadıların beni yakalarlarsa kızmasını bile önemsemiyordum. En sonunda yan evle bahçelerimizi ayıran çitlere yaklaştığımda kulağıma dolan sesler neşeyle gülmemi sağlamıştı, okulda yaşadığım yalnızlık o an gözüme hiç üzücü gelmemişti; ne olmuştu yani arkadaşlarım yoksa, benim de evimin yanında edinebileceğim yeni bir arkadaşım vardı.

Belki beni görünce oynamayı bırakır diye küçük bedenimi duvarın önündeki sandalyenin arkasına sakladım ve merakla belli belirsiz görüntüyü seyrettim. Fakat beni daha mutlu eden şeyse bir çocuğun değil, iki çocuğun sesinin gelmesiydi. İzlemeye devam ettim, meraklı gözlerle yan bahçede oradan oraya koşturmalarını seyrederken hiç beklemediğim bir şey olmuş, kulağıma hırçın sesler ulaşmıştı. Anlayamamıştım ilk başta, yoksa bu bağrışmalar da mı oyunlarının bir parçasıydı? Gitgide daha da meraklandım, en sonunda hiçbir şey umursamadan çitlere yapışarak küçük aradan çocuklara baktım. İki çocuk vardı, küçük olan büyük olana hile yaptığını söylerken diğeri de buna itiraz ediyordu; tam kavrayamadığım kavganın sebebini düşündüğüm vakit yapılı olan küçük olanı öyle sert ittirmişti ki betona değen kollarının acısını ben bile hissetmiştim.

The Minus | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin