Fall in love

46 8 1
                                    

"Hergün yüzünü görmek ne kadar berbat bir şey biliyor musun seni aptal!?"

"Rosé...sana ne yaptım,neden bana böyle-"

"Iyy boşuna demiyorum prenses bozuntusu diye. Yine ağlayıp zırlayacak,masum iyi kız triplerine gireceksen ben gidiyorum."

Rosé arkasını dönüp gideceği sırada Jennie bileğini tutarak ona engel olmak istemişti. Ancak yalnızca Rosé'nin öfkeli bakışlarını üzerine çekip nefretini kusması ile karşılaşmıştı.

"Çek o pis ellerini üzerimden seni fahişe!"

Rosé ardına dahi bakmadan 'prenses bozuntusu' diye adlandırdığı kız kardeşini odasında bırakarak orayı terk etti. Jennie yatağının yanında iken bir santim bile ilerleyemeden yere çöktü. Tüm göz yaşları yüzünü sicim sicim işgal ederken yumruklarını sıkarak tırnaklarını avuçlarına geçirdi.

Kalbi acıyordu ve elinden ağlamaktan başka birşey gelmiyordu.'Bir dakika' dedi kendi kendine,göz yaşları durmamıştı ama az da olsa yavaş yavaş akmaya başlamıştı. Birden güçsüz bir şekilde ayağa kalkarak dolabındaki çantayı kaptığı gibi içine anahtarını,telefonunu ve kıyıda köşede gizlice biriktirdiği parayı sıkıştırdı.

Koşar adımlarla odasından çıktı ve merdivenler aracılığı ile kısa sürede o boğucu ritüellerin gerçekleştirildiği evden kurtuldu. Üzerindeki kot pantolon ve askılı siyah bluzu oldukça basit bir konbin oluşturuyordu. Kısa bir süre için annesinin onu böyle basit bir konbinle dışarı çıkmış olduğunu bilseydi kim bilir neler zırvalayacağını düşündü.

Ama umrunda değildi,şuan birinin yanına gitmeliydi. Çünkü azıcık ta olsa huzurlu olmak istiyordu. O tanıdık kapıya yaklaştı,paslı kötü görünümlü eski bir kapı. Zor da olsa öğrendiği şifreyi hatırladı. Kapıya ritmik ve hızlı bir şekilde vurdu. İki yavaş yukarı,bir aşağı,üç hızlı sağa. Paslı kapı kulakları sağır eden gıcırtısı ile açılırken kız hızla içeri girerek merdivenlere yöneldi. Ancak kolundan tutulması ile neye uğradığını şaşırmıştı.

Yarı ayık olan kumral bir genç tutmuştu kolunu. Yakışıklıydı.

"Yenisin galiba güzellik"

"Ah pardon elinizi çeker misiniz lütfen"

Kumral çocuğun yanına ne ara geldiği belirsiz birkaç erkek yüksek sesle gülerken kız kolunu hızla çekti. Ancak bir ise

"Woah hırçın bir hatunmuş!"

Ortada çirkin bir sohbet dönerken Jennie'nin gözleri dolmuştu bile. Ah ne de kırılgan bir kızdı!?

Pürüzlü,ortamı sessizleştiren bir ses yayıldı bir anda sigara,ter ve viski kokan ortama.

"Ne yaygara kopartıyorsunuz yine?"

Princesses Don't Cry❃Jennie KimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin