Bir sonraki gün Aksel erkenden kahvaltıya indi.Açık büfe sırasına girdi, istemsiz bir şekilde tabağına yiyecek birşeyler doldurdu.
"Sabahın 9'unda brokoli salatası mı?" dedi ve hafif kıkırdadı bir ses.
Kafasını kaldırdığında bu kişinin iskeledeki kız olduğunu farketti.Gülümsedi.
"Dalmışım bir an, öylesine dolduruyordum tabağı."
"Farkettim, acılı ezme ve brokoli salatası en az ben ve matematik kadar uyumsuz bir ikili olmuş."
Sonra ikiside bir an birbine bakıp gülmeye başladı.
"Aksel ben" dedi ve elini uzattı.Tam Melis'de ismini söyleyecekti ki en arkadaki masadan annesi "Melis telefonun çalıyor!" diye bağırdı.
"Ve bende gitmem gerek" dedi Melis, ismini bile söylemeden.
Arkasından gülümsedi.Hayatında gördüğü en güzel kadınlardan biriydi sanırım.Düşüncelerini bir kenara bırakıp tabağını aldı ve bir masaya oturdu.İçinden sebebini bilmediği bir coşku ve enerji vardı, bu sahil kasabası ilk kez ona bu denli güzel gelmişti.Akşam 9 gibi Aksel'in kapısında Çisem ve Emir belirdi.Ara vermeden kapıya vuruyorlardı, Aksel'in buna çok sinirleneceğini biliyorlardı fakat Aksel kapıyo gülen bir yüzle açtığında ikiside şok olmuştu.
"Emir, sanırım dünyanın sonu geliyor.En nefret ettiği hareketi yaptığımızda bize gülerek kapıyı açan bir Aksel Varol, bizim bildiğimiz Aksel Varol olamaz.Sen kimsin ve Aksel'e ne yaptın?"Aksel, Çisem'in söylediklerinede kahkaha atınca Emir ve Çisem olayı kavramaya başladı.Aksel Varol bir kızdan mı hoşlanıyordu yoksa?İkisininde aynı anda aklına bu gelince birbirlerine baktılar ve muzipçe gülümsediler.
Biraz konuştuktan sonra Aksel'e, onu bardaki partiye götürmek için geldiklerini söylediler.Emre'nin "Belki senin ismini bile bilmediğin aşkında orada olur." demesi ile karnına bir yumruk yemesi bir oldu."Ahh! Bu acıttı" dedi gülerek.
...
Bara indiklerinde gözü hep onu arıyordu.Bir yandanda yanına gelen genç kadını dinlermiş gibi yapıyordu.
Çisem ve Emir eğlenirken barda birşeyler içiyordu, gözleri hep kapıdaydı.Bir zaman sonra kapıya bakmayıda bıraktı, birşeyler içiyordu sadece.Barda yanına gelen hatun, Aksel'in sıkılmış olduğunu farkederek yanından ayrıldığında Aksel hoca bir oh çekti.
Birden yine o ses "Sen beni mi takip ediyorsun?" dedi, ciddi yüz ifadesini takınarak.
Sesi duyar duymaz gözleri parladı Aksel'in.Ama anlamadı.
"Ne?" dedi.
"Şaka yapıyorum sadece" diyerek güldü.Akselde onun gülüşüne güldü kafasını öne eğerek.
Bardaki ortamdan, oradaki insanlardan konuşup gülüştüler ve birşeyler içtiler iki saate yakın bir zaman boyunca.
Melis saate bakıp "Şuanda gitmem gerek ama istersen yarın kahvaltı yapabiliriz."dedi.
Aksel gülümsedi, kafasını salladı.
"Çok isterim" dedi.
Melis'de ona gülümsedi, arkasını dönüp giderken Aksel birşeyi unuttuğunu farketti.
"Ama ben senin ismini hala bilmiyorum"!"
Durdu Melis, kafasını çevirip Aksel'e baktı.
"Melis" dedi yumuşak bir ses tonuyla.
Aksel yine gülümsedi.Melis giderken sessiz bir şekilde ismini tekrar etti.Tüm akşamdan geriye kalan tek şey onun sözleri ve gözleri oldu.Uyuyamıyordu bile, şarkı söylüyordu bir yanda.Balkona çıkıp biraz hava almak istedi, gülümseyerek çıktı balkona.Derin bir nefes aldı.
Ve zamanın geçmesi için uyumasının doğru olduğunu düşündü.Uzun zamandır mutlu bir şekilde uyumuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Giden Yıldızlar
Teen Fiction"Sen ve ben, ikimiz şuan kayıp giden yıldızlar gibiyiz.Kimse bizim farkımıza varmıyor çünkü kimse gökyüzüne bakmıyor."