-bu bölümün isminin bölümle alakası yok ama şarkının adı böyle ve şarkıyı melis ve annesine ithaf ettim bu bölüm-
Belki aşk değildi, belki basit birşeydi.Fakat ikiside birbirine iyi geliyordu.İkiside farkında değildi neler döndüğünü fakat hislerinin peşinden gidiyorlardı.Melis herşeyin farkındaydı, sonunu biliyordu ama gidiyordu yinede.
O gün, Aksel'in onu öptüğü gün.Beklemiyordu böyle birşeyi.Durdu.Bıraktı Aksel'in elini.Gitmesi gerekiyoru ve gitti.Tek kelime etmeden koşmaya başladı otele doğru.Ağlayarak tüm gücüyle koşuyordu.Kendi seçimi değildi böyle bir hastalığa sahip olmak ama bedelini fazlasıyla ödüyordu.Aşk ne demek bilmiyordu çünkü o güne dek kimseye aşık olmamıştı.Sadece ona iyi gelen insanları biliyordu ve Aksel'de onlardan biriydi.Otel lobisine girdi, sırılsıklamdı.Gözyaşları ve yağmur birbirine karışmıştı.Oturdu lobideki koltuklara, eğer yukarı çıkarsa annesine uzun bir süre açıklama yapmak zorundaydı.Aksel'in gelmesini istemiyordu eğer gelirse kopamayabilirdi.Lobide oturmak istemiyordu, insanlar sırılsıklam şekilde koltukta oturup düşünmesine garip gözle bakıyorlardı.Otelin arka tarafındaki geniş bahçeye gitmeye karar verdi.
Sallanan bahçe salıncaklarından birine oturdu.Küçükken bayılırdı bu salıncaklara, daha uzun süre kalmak için hep uyuma numarası yapardı.Bu aklında gelince gülümsedi.
"Keşke hep çocuk kalsaydık" dedi tanımadığı bir ses.
"Her yaşın kendi zorluğu var, o zamanda başka problemlerim vardı ve büyümek istiyordum." dedi Melis.
Arkasına döndü, tanımadığı bir yüzdü bu.Tahminen kendisiyle aynı yaşta bir kızdı.Omuzlarından biraz aşşağıya kadar gelen dalgalı kahverengi saçları ve iri gözleri vardı.Kız yaklaşınca yüzü tanıdık gelmeye başlamıştı.Evet, bu Aksel'in yanındaki arkadaşlarından birisiydi fakat ismini bilmiyordu.
Çisem yaklaştı, iki kişilik salıncağın diğer tarafına oturdu.Elini uzattı.
"Çisem." dedi.
"Melis"
Kısa bir sessizlik oldu.Melis, birisi yanındayken rahatça düşünemiyordu.Hastalığı yüzünden düşünürken bile kendini sesli şekilde sakinleştirmesi, teselli etmesi gerekiyordu ve insanların yanında bunu yapamıyordu.Melis, düşünmeye ve kendini içten içe sakinleştirmeye çalışırken sessizliği Çisem bozdu.
"Hep böyle konuşkan mısın?" dedi iğneleyici bir ses tonuyla.
Ses tonu Melis'in dikkatini çekmiş olacak ki sinirlendi.Zor bir durumda olduğumun farkında değil miydi? Hayır anlamıyorsada yüzüme baksa anlardı ağlamış gözleri ve kızarmış burnu, diye geçirdi içinden.
"Bak zor dakikalar geçirdim az önce, düşünmeye ve sakinleşmeye çalışıyorum.Ki bu tahmin bile edemeyeceğin kadar zor.Akselle ilgili birşeyler söyleyeceksen ben şimdiden söyliyeyim.İstemiyorum.Akselle ilgili birşey söyleme bana.Bunları gidip ona anlatacağını biliyorum bu yüzden onunla ilgili bir sorun olmadığını, tüm sorunun bende olduğunu söylersen sevinirim.Söyleyecek başka bir şeyin yoksa görüşürüz."
Nefessiz söylemişti bütün bu cümleleri bu yüzden ikiside şaşkındı.Böyle bir tepki beklemiyordu Çisem.Aslında Melis'in hiç kaba ve kırıcı bir yapısı olmamasına rağmen bazen kırabiliyordu insanları elinde olmadan.Çisem daha fazla üstüne gitmek istemedi bu yüzden ayağa kalktı.
"Peki" dedi.
Tam giderken Melis ayağa kalktı.
"Şey.Bak özür dilerim, kaba davranmak istemezdim ama gerçekten ne olduğunu bilmiyorsun ve anlatabileceğim birşey değil."
![](https://img.wattpad.com/cover/27079828-288-k472221.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Giden Yıldızlar
Novela Juvenil"Sen ve ben, ikimiz şuan kayıp giden yıldızlar gibiyiz.Kimse bizim farkımıza varmıyor çünkü kimse gökyüzüne bakmıyor."