Av Başlıyor

277 15 7
                                    

Kızıl saçlı, güzel olduğu kadar seksi olan kadın, karanlıkta büyük tahtta oturan kırmızı gözlü adamın önünde acı çekerek eğildi. Ve korkarak kırmızı gözlere baktı.

Ay ışığı Lamia'nın pürüzsüz, kirli yüzünü aydınlattı. Elleri kan içindeydi ve üstü başı yırtılmıştı.

Lamia, "Efendim, ben..." diye söze başladı.

Kırmızı gözlü adamdan kısa boğuk bir hırıltı geldi. Lamia adamın gözlerinin içine bakıp korkuyla, "Tabii! Tabii lordum. Yeter ki siz isteyin," Lamia gözlerini kırmızı gözlerden kaçırıp kafa salladı ve acı çekerek ayağa kalktı.

Topallayarak büyük tahta kapıdan dışarı çıktı. Ve ona kapıyı açan iki iri adama kötü gözlerle bakıp durdu. Çevik bir hareketle önce sağdakinin üstüne atladı ve bütün kanını birkaç saniyede emdi, o anda diğeri Lamia'nın üstüne atlıyordu ki, Lamia tek eliyle adamı boğazından tuttu ve parmaklarını sıkarak boğazını parçaladı. Birinci adam bitince ikincisinin kanını emmeye başladı ve birkaç dakika sonra dağın tepesindeki taş kaleden dışarı çıktı.

Sapasağlamdı ve yeterince güçlüydü. Dolunaya baktı, gözleri bir anda tahtta oturan adamın gözleri gibi kırmızı oldu. Sonra derin bir nefes alıp yukarıdan onu izleyen uzun, siyah saçlı, açık mavi gözlü gizemli bir erkeğe baktı. Adam kafasını 'evet' anlamında salladı. Lamia tekrar içeriye girdi. O içeri girerken aynı anda adamda balkondan içeri girdi. İçeriden bir kaç acı çığlık duyuldu. Gösterişli tahta tahttan beyaz taş zemine yavaşça kan süzülüyordu.

10 ay sonra Bursa

Evren karanlık ormanda hızla koşuyordu. Elinde her zaman ki kısa namlulu tüfeği vardı. Önünden ise genç bir kadın koşuyordu. Kadın bir kütüğe takılıp düştü ve o kalkana kadar Evren genç kadının başına gelmişti bile. Kadın hırlayarak uzun keskin dişlerini gösterdi. Elinin üstündeki dövme açıkça onun kurtadam olduğunu gösteriyordu. Kadın yalvaran gözlerle Evren'e baktı, ama o gözünü kırpmadan kadına iki kere ateş etti. Ve gerisin geriye ormanda koşmaya başladı.

Motel odasının kapısını yavaşça açtı ve onun içeri girmesi ile ışıklar açıldı. Cem ve Nina, kapıdan giren Evren'e bakıyorlardı. Yüzlerinde ciddi bir ifade vardı. Tartışma öncesinde olan ifade. Evren alaycı bir şekilde, "Ne o beni mi beklediniz?" diye sordu.

Nina sert bir şekilde, "Evet," diye cevap verdi.

Cem de aynı sertlikte, "Yine mi avlanmaya çıktın?" diye sordu.

Evren tartışmaya hazır bir halde elindeki çantayı odanın bir kenarına fırlatıp, "Evet, bir sorun mu var?" dedi ve yatağa oturdu.

Cem sinirlerine hakim olmaya çalışırken, "Evet var, onlarda birer canlı, unutma," diyerek Evren'e çıkıştı.

Evren sinirinden hafif bir kahkaha atıp öfkeyle baktı, "Evet, dolunayda masum insanları parçalayıp, ziyafet çeken canlılar. Onlar birer katil. Hannibal'dan ya da testere'deki manyak heriften ne farkları var, bana söyler misin, Yaratık Hakları Koruyucusu?"

"Senin türün," Cem'in kızgınlığı gözlerinden okunuyordu.

"Doğru, lanetliler ve canavarlar hepsi benim türüm. Onlar birer cani, bunu sizde biliyorsunuz. Benim kadar sizde iyi biliyorsunuz. Bu bizim işimiz, ister beğenin ister beğenmeyin ama karşıma geçip, biz iyi avcıyız rolünü oynamayın. Çünkü acıyan avcı yoktur. Bütün avcılar acınası birer katildir."

"Peki o zaman bana açıkla, sende bu şekilde avlanırken, seni onlardan nasıl ayıralım? Seni tanıyamıyorum Evren. Kan isteyen bir katil gibi davranıyorsun. Sana ne oluyor?" dedi Nina öfkeyle.

GÖLGELER SERİSİ - 3 - CADI KAZANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin