Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım. Son üç ayım planlar ve araştırmalarla geçiyordu. Doğru düzgün bir uyku çekemediğim için gözlerimin içi yanıyordu. Bir insanın hayatı üç ayda ne kadar değişebilirdi ki?
Benim değişti. Annem vahşice öldürüldükten sonra benim hayatım çok değişti. Eskisi gibi bakmıyor, gülmüyor, konuşmuyordum. Herşeyden, herkesten nefret ediyordum. Sadece babam ve arkadaşım Elif hariç... Ama en çokta annemi öldürenlerden nefret ediyordum.
Kim öldürdü, annemden ne istediler bilmiyorum ama bulursam çok farklı planlarım ve oyunlarım vardı. Üç ay geçmesine rağmen polisler hâlâ o katili bulamadılar ve temennim bulamamalarından yanaydı. Çünkü polislerden önce ben bulup cezalarını ilk ben kesmek istiyordum, annemin intikamını deli gibi almak istiyordum, deli gibi...
Üç ay... tek bir günüm huzurlu ve rahat geçmemişti. Kapının tıklatılmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp başımı kapıya çevirdim. İçeri babam girdi. O da en az benim kadar kötüydü. Hatta benden daha berbat olduğuna emindim. Ayakta zor duruyor gibiydi."Kızım kalkmışsın, bugün şirkete dönmeliyim. Çok aksattım işleri. Gidip bir kontrol edeyim. Sende çık dışarıya biraz hava al, iyi gelir belki." Sesi o kadar ruhsuz ve robotumsu bir sesti ki içimden bir şeyler koptu. Ama son zamanlarda duygular yüzüme yansımıyordu, tıpkı şuan olduğu gibi. Buz gibi bir yüz ifadesiyle baktım babamın çökmüş suratına. Gözlerini yere indirdi ve sessizce çıkıp kapıyı çekti arkasından.
Yataktan hemen kalkıp lavaboya gittim. Yüzüme birkaç kez su vurup tekrar odama girdim ve sakladığım plan kağıtlarını çekmeceden çıkartıp masanın üzerine koydum. Bunlar bulduğum birkaç ipuçlarıydı. Plan kağıtlarını yan yana koyup defalarca kez incelediğim ipuçlarını bir kez daha inceledim. Polislerin gözden kaçırdığı ve onlar görmeden benim aldığım bir çok şey vardı ve bunları sadece ben biliyordum. Bunları kamera karşısına geçip bilmem kaçıncı kez adamın eve nasıl girdiğini izlerken, annemi salonda kanlar içindeolan yerde saatlerce otururken bulmuştum ve alıp planım için bir kenara saklamıştım. Plânımı annemi kanlar içinde gördükten ve ipuçlarını bulduktan hemen sonra kurmuştum bile.
Telefonum çaldığında umursamayıp incelemeye devam etmek istedim ama ne mümkün! Telefon ısrarla çalmaya devam ediyordu. Açmak için yatağa doğru sinirle ilerledim. Elif arıyordu.
"Efendim!" sesim yine buz gibi çıkmıştı. Sessizliğinden biraz afalladığını anlamıştım. Ama bu fazla uzun sürmedi.
"Miray evde misin? Baban aradı dışarı çıkın diyor. Ne dersin çıkalım mı biraz? Hem sana da iyi gelir." Sesi beni ikna etmek ister gibi çıkmıştı ama ben bugün evde kalmak istiyordum. En azından bir süre daha...
"Hayır." Dedim düz bir sesle. Net ve soğuk bir tondaydı bu. Telefonun karşısından bir ic çekme geldi. Sıkılmaktan çok üzüntülü bir ic çekişti.
"Ama hava almak sana da iyi gelecek. Kendine gelirsin. Miray biraz kafa dağıtmalısın."
"Sana hayır dedim. Ben zaten kendimdeyim. Bana deli muamelesi yapma." Dedim ve karşı tarafın cevabını beklemeden aramayı kapatıp telefonu sessize aldım. Niyetinin tamamen beni düşündüğü için olduğunu bilsemde bu şekilde söyleyip konuyu kapatmak istemiştim. Tekrar masanın başına geçtim ve eğilip alttan bir kutu çektim. Kutuyu açıp içindeki karta baktım. Bu kartı ben eve geldiğimde annemi kanlar içinde yerde yatarken avucunda sıkı sıkı tuttuğunu görmüştüm. Cansız bedeni bu kartı bir kanıt gibi sımsıkı tutuyordu. Şoku atlattığımda ambulans ve polisler gelmeden hemen önce annemin ellerinden alıp cebime koymuştum.
Tuhaf bir hisle yapmıştım bunu ama şimdi iyi ki yapmışım diyorum. Eğer yapmasaydım benden önce polisler bulur ve direk hapse atarlardı ben hiç bir şey yapamadan hemde...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM
Teen Fictionbir canın ailesinden birisiyle yanmasının intikamı sır dolu bir yaşam. yerle bir oluşun hikayesi. ölümün kokusu...