Adalar

5 0 0
                                    

Sabahın erken saatlerinde atlarını ve erzaklarını hazırlayıp yola çıktılar, yol ayrımında Ceruna ve kuzenleri ile vedalaşıp ayrıldılar, Sivta , Muara, Samir ve Borken sağlam gemilerden birine binip uzaklaşmaya başladı. Güverteye bir sessizlik çökmüştü ki " Yeğenim Sivta , seni tanımak isterim, bana kendinden bahset," dedi Samir yeğenine doğru bakarak.

Borken atını hızlandırarak yanlarına geldi ve " Anlatıcak ne var ki , babasının eski hallerini biliyorsun , iştei tıpatıp aynısı, ne eksik ne fazla."

Sivta gülümseyerek babasına baktı, acaba gençken oda kendisi gibi meraklı ve duygusalmıydı? yoksa sadece dış görünüşü gereği ona benzettikleri için mi öyle diyorlardı. Babası ve eski arkadaşlarının anılarını dinlemeye bayılıyordu, Borken'in deniz canavarını nasıl öldürdüğünü, Samir'in gençken aldığı yaraları, avcılıkları ve savaşçılıklarını dinlerken kedini çok neşeli hissediyordu. " Eğer istersen seni artık ben eğitebilirim " dedi Samir yeğenine, " Nede olsa babanı da ben eğittim diyerek kahkahayı bastı.

Aldırış etmeyen Muara yolun nereye olduğunu az çok anlamıştı, Yol en iyi denizcilerin olduğu adalara çıkıyordu, Borken'in dostları oradaydı, en iyi gemiciler ve denizciler o adalardan çıkardı, ne yöneticileri vardı ne de bir liderleri, kendileri için çalışır kendileri yerlerdi. Bir klan sayılmayan bu adamlar neden bize yardım etsinler ki ? diye düşündü Muara. Sivta kollarını sancak tarafındaki tahtalara yaslamış ve derin düşüncelere dalmıştı, acaba rüyaları ne anlama geliyordu, kehanetle bir alakası var mıydı, kendi öfke problemi bu karanlık sese mi dayanıyordu? diye düşünürken Muara yanına geldi ve oğlunun omzuna kolunu atıp;

'' Günlerdir bir garipsin oğlum, bir sıkıntın mı var? Bak bu yol hepimizi yordu biliyorum ve seni anlıyorum , henüz pek insan tanımamışken birden bu insanlar sana ağır geldi fakat kılıcı bulduğumuzda her şey yoluna giricek oğlum, sana söz veriyorum'' dedi ve gelecek yanıttan korkarcasına bir adım yana çekildi, fakat Sivta beklenenin aksine sakince babasına dönüp;

'' Bunlar sorun değil baba, asıl sorun kılıcı bulduktan sonra ne yapacağımız, her şey düzelse ve klanları birleştirsek bile ne olacak? mutlu olacak mıyız? Ne annem ne de başkaları geri gelecekler mi? Hayır...'' diyerek yeniden tuzlu mavi sulara gözlerini dikti. Muara oğlu için üzülüyor olsa da onu rahat bırakmanın en iyisi olacağını düşündüğünden kamarasına gidip biraz dinlenmek istedi ve merdivenlerden aşağı indi. Zırhını çıkarttıktan sonra yavaşca yumuşak yatağına yattı. Düşünceleri aklını karıştırıyor, zihnini allak bullak ediyordu, bunca arkadaş, hepsinin bir anda ortaya çıkması, yıllardır tek sert kelime bile konuşmayan oğlunun babasına karşı gelmesi, kehanet, üstündeki yük, kılıç, klanlar, hatta Jao bile onu endişelendiriyordu. Derin bir uykuya merhaba demek üzereyken kılıç sesleri ile irkildi. Karnı kazınmış olmalı ki yanına bir parça ekmek alıp yukarı çıktı. Tam da tahmin ettiği üzere Samir Sivta'yı eğitmeye başlamıştı. Samir kılıç savuruyor ,Sivta kaçıyordu, daha sonra Sivta savuruyor , yaşlı savaşçı kalkanı yardımı ile onu durduruyordu. Sivta çevikliği sayesinde baş edebiliyordu, daha doğrusu buna Samir izin veriyordu, yoksa tecrübeli savaşçı tek hamlede onu devirebilecek kapasitede biriydi. Sıra Samir'e geçti ve atağını yapmak üzere kılıcını savururken Sivta rüyasında gördüğü karanlık silüeti gördü ve dikkati dağıldı ve koluna yediği darbe ile afallayıp iki adım sağa savruldu. Aldırış etmemeye çalışıyordu fakat sesleri yine duymaya başladı, Bu sefer ''ölüm'' değildi, kulak verdiğinde anladı ki korkunç silüetin söylediği şey farklıydı, ''Varis'' diye seslendi. Duyduğuna aldırış etmeden eğitime dönmek için toparlandı ve kılıcına iki elle sarıldı. Amcası Samir'e bakıp derin bir nefes aldı. Üstüne doğru koştu ,tam kılıcını savuracaktı ki silüet bu sefer önüne geçti ve bağırdı, ''Varis!'' Sesle irkilen Sivta ,Samir'in ikinci darbesi ile yere yığıldı, bir anda gelen öfkesi içindeki bütün gücü çıkarttı ve sanki kendine ait olmayan sesle ''Defol Git Burdan!'' diyerek silüete kılıcını savurdu, fakat farketmediği bir şey vardı, silüetin arkasındaki amcası, Samir'e öyle bir güçle vurmuştu ki , yaşlı savaşçı gemiden üç metre uzağa , tuzlu suyun içine doğru düşmüştü. Muara ve Borken hızlıca suya atlayıp Samir'i çıkardı.

MUARA''Geçmiş hayatımın hatıraları''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin