| 2. Bölüm |

115 10 4
                                    

sevval12ozkan' a ithafen💜

Karanlıkta, heyecanlı bir müzikle okumanızı tavsiye ederim...

Güzel okumalar, güzel okurlarım...✨

☘☘☘

İnkar edemediğimiz anların sonu kabullenmekten geçiyordu çoğu zaman. Vazgeçişimizin ilk yudumlarını içiyorduk o anlar. Aslında kendimizi kandırıyorduk. Bunları bildiğimiz halde veryansınlar ve kafamızda kurduğumız bir sürü inkar cümlesi kendimizi rahatlatma çabalarımızdı. Kendimizi sürüklediğimiz yalanların sonunda biz vardık yine. Kendimize söylediğimiz yalanlar bir süre sonra küsüyorlardı ve kafamızda kurguladığımız cümleler yalanlarımızdı. Gerçeklik payı aslında hiç olmayan, kendimizi rahatlattığımız düşüncesi içerisine girmeden, çekinmeden söylediğimiz peşi sıra yalanların en büyük hedefi ise bizdik. Bendim...

Bir gün, gerçekler gün yüzüne çıkarıldığı vakit, işte o vakit kendimize kızan yine biz oluyorduk. Ne acı ki bunun pişmanlığı bir an olsun yanmıyordu içimizde. Kendimize yalan söylemekten bir an olsun çekinmiyorduk çünki. Ve sonunda o acı his sarıyordu benliğimizi. İnkar ediyorduk. Ne acanısı ki kabullenmekte bir o kadar da acıtıyordu.

Kendimize yalan okurken bazı şeyleri inkar etmesek bile gökyüzünden düşen damlaları yeis biliyorduk. Üzüntüyü ve acıyı o sıralada en derinden tadıyorduk.

İşte o an vazgeçişin son yudumu takılıyordu boğazımıza.

Yutkunduk.

Ve bitti.

Ve bir acı gerçek daha.

Bitmedi.

Sadece bir süreliğine geçti.

Yine kandırdık.

İşte bende bu noktadayken, boğazıma takılan son yudumun gerçeklik payı yakıyordu canımı. Aslında son değildi. Öyle inandırılmıştım kendimi, öyle inanıyordum.

Boğazıma takılan o yudumu göndermeye çabaladığım sırada, içimde ki acının yanında neredeyse bir hiç olan uyuşmuş bileğimin sızısını hissetmemeye başlamıştım. Göz yaşlarım çaresizliğimi gün yüzüne çıkarmak ister gibi dökülmeye devam ediyordu. Geçirdiğim duygu yoğunluğunu ve biraz da buna sebep olan psikolojim beni istemediğim durumlara sokuyor bazen kendimi tanıyamayacak raddeye geliyordum. Şu anda olduğu gibi sanki kendimi yıllar önce pes etmiş bir savaşcının esir alınması gibi hissetmek, kendimi başka biri olarak hissetmeme, kendi içimde olan savaşların alevlenmesine sebep oluyordu. İşte bende şu an kendimi bilmiyor, yabancı bir ruhla iç çatışmaya giriyormuş gibiydim. Psikolojimin bu derece bozuk olduğunu bilmek bile adlandıramadığım bir hisse tekamul ediyordu duygularım.

Hissizce geçirdiğim bir sabaha gözyaşlarım dahil olmazdı hiçbir zaman, o gününün akşamı ise bu şekil de bir anda duygusala bağlamak, eskilerin çiziklerini ruhumda bıraktığı acı tadını ağlayarak atmak da daha önce de tattığım bir gerçekti. Bir kaç gündür içim de ki duygulara rağmen göz yaşlarımın varlığını unutmuşken şimdi şu anda böyle olması beni gafil avlamıştı. Anı anına tutmayan bir kız olaraktan aslında pekde şaşırmamam gereken bir durumdu.

Şu anın berbatlığı ise kendime kızmama sesbep oluyordu çünkü şu an güçsüz kalışımın tek sebebi bendim. Duygularımdı. İçimde ki her şeye itiraz eden ve hiç bir gerçeği kabullenmeyen savaşcı ruhu bedenimi terk etmiş yerine, sanki yıllardır savaşmış ancak bir türlü kazanamamış,  bunun üzürine pes etmiş ve kendini tüm olacaklara hazırlamış olan yaşlı bir savaşcı gelmişti. O savaşcı hayat savaşcısıydı. Savaşlar ise hayatımızda yaşadığımız olaylar veya durumlardı. Bu ruh değişimi beni boyun eğdirirken bunun kısa sürmesini dilemiştim. Sadece anlık bir duygu olmasını diliyordum ve bu değişimin bir an önce geçmesini umuyordum. Başka bir şey yapmak gelmiyordu içimden. Sanki şu an başıma silah dayasalar 'tamam' diyecek durumdaydım.

MAHURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin