8

2.2K 149 69
                                    


Alışveriş işi ikimizin de işine gelmişti çünkü birlikte vakit geçirmek her şeyimize iyi geliyordu. Ruhumuza, bedenimize, düşüncelerimize... Bebeğimizi anneme bırakmıştık ve annemin ona çok iyi bakacağından emin olmasam asla bırakamazdım. Oğlumuz konusunda çok hassas olmuştum artık çünkü o benim bu aralar tamamen kendimi verebildiğim tek şeydi. Taehyung yine çok yoğundu tabii...

Girdiğimiz özel yapım takım elbiseler satan mağazada en ufak ayrıntısına kadar inceleyerek kendi zevkine göre bir takım arıyordu Taehyung. Bu işi öyle ciddi yapıyordu ki, onun en ufak işe bile verdiği bu büyük özen çok hoşuma gidiyordu. Seçici bir yapısı vardı ve en doğrusunu bulana kadar bırakmazdı ucunu. Sonuçta o kadar kişi arasından ben gözüne çarpmıştım. Doğru karar da buydu ya zaten.

"Sevgilim, sen yine düşüncelere dalıp alışverişe odaklanamayacaksan olmaz ki ama." Taehyung'un hafif yakınırcasına söylediği cümlesiyle yüzüne baktım. O kadar güzel bakıyordu ki gülümsemeden edemedim.

"Seni düşünüyordum."

Dediğim şey ile Taehyung da gülümsedi. Kendini dikleştirerek ellerini ellerime kenetledi. Gözlerimin içine bakarak konuştu, "Bende her an seni düşünüyorum ama, şimdi senin için güzel bir takım bakalım. Çok güzel olduğunu ve sadece benimle olduğunu birileri görsün istiyorum. Bilirsin işte, 'o benim' hallerini falan herkes yaşamak ister sonuçta." Dedikleri ile ikimizde küçük kahkahalar attık. Bu her düşündüğünü söylemesi de çok hoşuma gidiyordu. Onun her şeyi benim için çok hoştu.

"Hadi takımlara bakalım. Arkadaki çalışanlar bizi izleyip gülümserken adapte olamıyorum." dedim gülümsemem yüzümden düşmezken.

"O zaman şimdi bunu da izlesinler." dedi ve dudağıma öpücük kondurdu. Anın etkisiyle gözlerim kapandı. Açtığımda Taehyung elimden beni çekiştirmeye başladı.

...

Takımları denememiz ve Taehyung ile birbirimize ettiğimiz iltifatlarla geçen 2 saatin sonunda bir yemek yerinde yemek yemiş ve şimdi sohbet ediyorduk.

"Acaba oğlumuz şu an napıyordur?" dedim hafif mırıldanarak.

"Eminim seni çok özlemiştir." dedi Taehyung yine yüz hatlarımı incelerken. Bunu hep yapıyordu ve sanırım fark etmediğimi düşünüyordu ama ben onun her yaptığını izliyordum.

"Seni daha çok özlediğine bahse girebilirim." dedim kaşlarımı kaldırarak.

Biraz daha konuştuk, gülüştük, bakıştık. Saatlerce sadece sohbet ettik. Konuşacak konularımız o kadar birikmişti ki hiç sıkılmadan oturduk orada. Defalarca birbirimizi çok sevdiğimizi söyledik. Onu her şeyden ve herkesten çok seviyordum ve bu sonsuza kadar değişmeyecekti. Değiştiğini düşünemiyordum bile.

...

Aldığımız kıyafetleri eve bırakmak için eve çıktım. Kapıda bebeğimle beni bekleyen Taehyung bebeğe havuzda oluşan görüntüleri gösteriyordu. Üstümü daha rahat şeyler ile değiştirip bebek için mama ve birkaç kıyafet koydum çantasına.

...

"sahiden uzun zaman oldu" dedim, önümdeki tatlıdan bir çatal alırken. Yemeğin sonuna yaklaşmış, önümüze gelen bulunduğumuz kafeye ait olan tatlıyı yiyorduk. Yarın düğün olduğu için eve erkenden gidecek, ardından bizimle birlikte kalacak Jimin ile vakit geçirecektik.

Jimin

neredesiniz dondum amk

Jungkook

yarım saate geliyoruz

Jimin

eğer biraz daha geç gelirseniz götüm buza dönüşecek
her neyse
Taehyung
yanında mı?
ona söylemem gereken bir şey var
ya da eve geldiğinizde
neyse gidiyorum ben
cevap vermiyorsun ve ben
şizofren gibi hissettim amk

...

Eve geldiğimizde, kapının önünde bir demir gibi duran Jimin yavaşça kafasını kaldırdı, "sadece götüm donmadı-" "şşş ayıp gerizekalı" İçeri geçince, kucağımda uyuyan bebeğimi odasına çıkardım. Üstündeki kıyafetleri çıkarıp bezini değiştirdikten sonra, ağzına mavi emziğini verip daha rahat kıyafetler giydirdim. Odanın ısısını ayarlar iken, Taehyung'un birkaç kez bağırdığına şahit oldum. Muhtemelen, her zamanki gibi Jimin ile animasyon izleyip heyecan yapıyor, ardından bağırıyorlardı. Kendi üstümü de değiştirip merdivenden inerken ayakta duran Jimin ve Taehyung'u gördüm. Beni gördüğü an Taehyung'u uyardı, ardından hızlıca konuyu değiştirmeye çalıştı. "bensiz neler karıştırıyorsunuz?" dedim gülerek fakat, Taehyung'un yüzü kıpkırmızı olmuş, Jimin ise gözlerinden birkaç yaş silmişti. "hiçbir şeyi mahvetmeye hakkın yok, burada kalmaya da. Şimdi çantanı alıp gidebilirsin" dedi eliyle kapıyı işaret ederken. Yanına yaklaştığım Taehyung'un elinden tutup sordum "cidden, ne oluyor Taehyung? Jimin neden ağlıyor? ne yaptınız yine?" elindeki çantasını aldığı gibi dışarı fırladı.

...

Yaklaşık 1 saattir hiç konuşmadan yastığı dikleştirdiği konumda oturuyordu. "bebeğim bana bak" ellerimle yüzünü kavrayıp bana bakmasını sağladım. "neler oldu? kavga ettiniz, hm?" birkaç saniye durduktan sonra ağzını yavaşça açtı, fakat tekrardan kapatıp kafasını sağa sola salladı. "ne oluyor amına koyayım? hiçbir şeyden haberim yok ve yalnızca bilmediğimle kalıyorum, haksızlık ediyorsun bana, çok Taehyung" bu sefer ellerimin altından ellerini çekti. Ellerimi kavrayıp "güzelim" "ne var?" "belki de yanlış anladım, ki umarım öyledir.." "neyi?" "Jimin-" "Jimin olduğunu biliyorum zaten evde ağlayan kişi Hoseok değildi Taehyung" "umarım bundan sonra da Hoseok olmaz" dediği şey ile bir anda ürkmüştüm. Ciddileşen ses tonuyla devam etti,

"Jimin, Yoongi'yi seviyormuş. Uzun bir süreden beri, hm, yaklaşık 6 yıl olması lazım"

Kim's Family | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin